Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU


Hukuk Genel Kurulu 2009/21-309 E., 2009/322 K.

Hukuk Genel Kurulu 2009/21-309 E., 2009/322 K.
YAŞLILIK AYLIĞI ALMAYA HAK KAZANDIĞININ TESPİTİ

506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 60 ]
506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 81 ]
"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki muarazanın meni (yaşlılık almaya hak kazanıldığının tespiti) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.04.2008 gün ve 2007/1013-2008/402 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24.11.2008 gün ve 2008/9420-18158 sayılı ilamı ile,

(“

“...1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin yurt dışında çalışmaya başladığı ve 18 yaşını doldurduğu tarih olan 03.08.1978 olduğunun tespitine ilişkin verilen karar yerinde olduğu anlaşıldığından davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Dava; davacının yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece davacının 01.03.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç doğru değildir.

Davacının Sigortalılık başlangıç tarihinin 03.08.1978 olduğu ve tahsis talep tarihi olan 24.02.2005 tarihi itibari ile 3201 sayılı yasa kapsamında Almanya'da geçen 03.08.1978-12.10.2004 tarihleri arasındaki çalışmalarını kuruma borçlanarak 26 yıl 4 ay 21 gün sigortalı ve 6320 prim ödemesi bulunduğu konusunda ihtilaf yoktur. Uyuşmazlık davacının yaşlılık aylığı şartlarının yurt dışı borçlanmasını yaptığı tarih olan 24.02.2004 tarihinde yürürlükte olan 506 sayılı yasanın 60/A-b maddesi uyarınca mı yoksa 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı yasanın 17 maddesi ile 506 sayılı yasaya eklenen geçici 81 hükümlerine göre mi belirleneceği noktasında toplanmaktadır.

506 sayılı Yasa'nın geçici 81/A maddesi; Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanacağını kabul etmiştir. Yurt dışı hizmet borçlanmasının yapıldığı 12.10.2004 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı yasanın 60/A-b maddesi ile ise sigortalının yaşlılık aylığından yararlanabilmesi için kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması, 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 4500 gün prim ödemesi gerektiğini kabul etmiştir.

Somut olayda davacı, 3201 sayılı Yasa kapsamında Almanya'da geçen 03.08.1978-12.10.2004 tarihleri arasındaki çalışmalarını kuruma 22.11.2004 tarihinde ödemiştir. 4447 sayılı yasanın 17 maddesi ile 506 sayılı yasaya eklenen geçici 81 maddesinin yürürlüğe girdiği 08.09.1999 tarihinde Türkiye'de Sosyal Sigortalar Kapsamında sigortalı olarak çalışması bulunmadığı gibi 3201 sayılı yasa kapsamında yapılmış bir borçlanma da bulunmamaktadır. Bu durumda davacının yaşlılık aylığı bağlanma koşullarının 3201 sayılı yasa kapsamında Kuruma borçlanmanın yapıldığı 22.11.2004 tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı yasanın 60/A-b maddesine göre değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...”

”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, Hukuk Genel Kurulu’nun 30.03.2005 gün ve esas: 2005/10-138, karar: 2005/221; 15.03.2006 gün ve esas: 2006/21-36, karar: 2006/80 sayılı kararlarının da aynı yönde bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 08.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu