Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU


Hukuk Genel Kurulu 2009/1-260 E., 2009/303 K.

Hukuk Genel Kurulu 2009/1-260 E., 2009/303 K.
TAŞINMAZLARA EL ATMANIN ÖNLENMESİ

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 683 ]
"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “

“El atmanın Önlenmesi”

” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.12.2007 gün ve 2006/292 E., 2007/443 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi nedeniyle Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nce davanın kabulünün gerektiğine işaretle hükmün bozulmasından sonra, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.11.2008 gün ve 9703-12079 sayılı ilamı ile;

"...Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 335 ada 47 parsel sayılı taşınmazın müstakil mülkiyet olarak davacıya ait olduğu, davalının taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Davacı, maliki olduğu çekişme konusu yere, davalının haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın elattığını ileri sürerek eldeki davayı açmış ise de, 28.12.2007 tarihli oturumda “

“davalının dava tarihinden sonra çekişme konusu taşınmaza elatmadığını”

” bildirmiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sırasında davacının taşınmaza ilişkin kilidi değiştirdiği tanıklarca ifade edilmiştir.

Çekişmeli yere ait anahtarın davalıda bulunması, davacının Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan taşınmazı kullanma, tasarruf etme ve yararlanma haklarını ortadan kaldıracağına göre, kilit değiştirme tarihine kadar davalının dava konusu taşınmaza elattığının kabulü gerekir. Kilit, dava sırasında değiştirildiğine göre, davalının bu tarihten sonra taşınmaza giremeyeceği, bu nedenle de davanın konusuz kaldığı açıktır.

Hal böyle olunca; “

“konusu kalmayan dava hakkında karar ittihazına yer bulunmadığına”

” karar verilmesi gerekirken mahkemece davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

Davacı vekili; davalının, kayden müvekkiline ait olan 335 ada 47 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın üçüncü katında bulunan dairenin anahtarını ele geçirdiğini, Manisa’ya geldiği zaman geceleri kalmak suretiyle daireyi fuzulen işgal ettiğini ve haklı bir sebep olmaksızın müdahalede bulunduğunu ileri sürerek, el atmanın önlenmesine ve anahtarın müvekkiline teslimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; annesi V..... B..... A....’den kendisine, kardeşlerine ve davacı olan babasına veraseten intikal eden dava konusu taşınmaz üzerinde kendisinin de hakkı bulunduğunu, eldeki davayı açmakla kendisini cezalandırıp mağdur etmeyi amaçlayan davacının iddialarının gerçekle bir ilgisinin bulunmadığını, dairenin anahtarını ele geçirmesi söz konusu olmadığı gibi daireyi kullanmadığını, ancak daireyi kullanmış olsa dahi kendisinin burada hak sahibi konumunda bulunması nedeniyle davacının buna karşı koyamayacağını savunarak, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin; “

“davalının çekişmeli daireyi kullandığına dair her hangi bir delil bulunmadığı ve bu itibarla davanın kanıtlanamadığı”

” gerekçesiyle “

“davanın reddine”

” dair verdiği karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce önce, “

“davalı niza konusu taşınmazda hak sahibi olduğunu belirterek muaraza yaratmakta ise de tapu kaydına göre taşınmazın malikinin sadece davacı olduğu, bu nedenle mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan davanın kabulü gerektiğine”

” işaretle bozulmuş; davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Daire, yukarıda metni aynen alınan gerekçeyle hükmün bozulmasına ve ilk bozma kararının kaldırılmasına karar vermiştir. Yerel Mahkemenin, davanın reddi yönündeki direnme kararı, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Bilindiği üzere, çap iptale kadar geçerlidir. Kişi, çap kapsamındaki yerini her türlü el atmadan ve muarazadan (sataşmadan) uzak olarak, kanunların izin verdiği ölçüde, dilediği gibi tasarrufta bulunmaya yetkilidir. Bu yetki mülkiyet hakkının zorunlu bir sonucudur.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesi ile mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin neler olduğu gösterilmiş olup; anılan maddede:

“Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.

Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.”



Hükmü öngörülmüştür.

Bu açık hüküm karşısında malikin, taşınmaz üzerindeki zilyetliğini hukuksal bir nedene dayanmadan bozan üçüncü kişiye karşı, taşkınlığı gidermek, durdurmak, el atmaya son vermek ve önlemek için el atmanın önlenmesi davası açabileceği kuşkusuzdur.

Burada hemen belirtilmelidir ki; bir taşınmaz üzerinde hakkı olduğunu iddia etmek, o taşınmaz sahibine karşı muarazada (sataşmada) bulunmaktır. O nedenle, hak sahibinin, hak iddia eden kimsenin bu iddiasına karşı muarazanın men’ini mahkemeden isteyebileceği; mülkiyet hakkına dayalı dava hakkının yalnız fiili işgal ile doğmuş addolunamayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.

Somut olayda;

Dava konusu 335 ada 47 parsel sayılı taşınmazın kayden müstakil mülkiyet olarak davacıya aittir.

Ne var ki davalının, çekişmeli taşınmazın annesinden miras yoluyla kendisine ve davacı babasına intikal ettiğini ve daireyi kullanması halinde davacının buna karşı koyamayacağını iddia etmek suretiyle muaraza (sataşma) ortaya çıkardığı ve davalı tarafından yaratılan muarazanın (sataşmanın) halen devam ettiği belirgindir.

Bu durumda, davalının taşınmazda kayden ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı sabit olmakla, çıkarılan muarazanın (sataşmanın) haklı olduğundan söz edilmesi olanaklı değildir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, davalının çekişmeli taşınmaz üzerinde hakkı olduğunu ileri sürmek suretiyle, kayıt maliki davacıya karşı muarazada (sataşmada) bulunduğu ve muarazanın halen devam ettiği göz önünde tutulmak suretiyle, mülkiyet hakkına dayalı olarak açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

2- Bozma nedenine göre, davalı vekilinin harç ve vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: 1- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı değişik gerekçeyle H.U.M.K nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

2- Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek bulunmadığına,

İstek halinde temyiz peşin harçlarının taraflara geri verilmesine, 01.07.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu