Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU


Hukuk Genel Kurulu 2009/3-174 E., 2009/235 K.

Hukuk Genel Kurulu 2009/3-174 E., 2009/235 K.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASI

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 2 ]
"İçtihat Metni"

Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin düğün tarihinde SSK'lı olarak işe yeni başladığını, 120 günlük sağlık sigorta süresinin dolmadığını, davacının, babasının sağlık sigortası güvencesinde bulunduğu için resmi nikah istemediğini, sigorta süresi dolunca resmi nikah işlemlerine başladığını, ancak davacının resmi nikaha yanaşmadığını, baba evine gittiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının resmi nikah istemediği, evden de kendi isteği ile ayrıldığının tanık beyanları ile anlaşıldığından sözedilerek MK.2/2 md.göre hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağından davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Somut olayda; nişanın bozulduğu tarihe kadar, davalı ile resmi nikah yapılacağını uman davacı, davalı ile karı koca hayatı yaşamıştır.

Mahkemenin kabulü, (davacının resmi nikaha yanaşmayıp, evden kendi isteği ile ayrıldığı hususları) davacı kadının nikahsız yaşama gibi kendi aleyhine olan bir hususda ısrarcı olması anlamına gelir ki, bu durum hayatın olağan akışına ve dinlenen davacı tanık beyanlarına da aykırı bir durumdur.

Davacının, bir süre sonra resmi nikah yapılacağı düşüncesiyle davalı ile en az 6 ay karı-koca hayatı yaşamış (dolayısıyla cinsel ilişkide bulunmuş) olması ve dul sıfatına sokulması nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığının kabulü ile uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekir.

Açıklanan nedenlerle, mahkemece davanın tümüyle reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğu...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı vekili, tarafların 2004 Kasım ayı içerisinde nişanlandıklarını ve 05/06/2005 tarihinde resmi nikah olmaksızın düğün yaparak evlendiklerini, ancak davalının bir türlü resmi nikah yapmaya yanaşmadığını bu nedenle evde huzursuzluklar çıktığını, ardında da resmi nikah yapmayacağını belirtmesi üzerine davacının da ciddi sağlık sorunları çıkması nedeniyle evi terk etmek zorunda kaldığını, bu nedenle nişanın bozulması hükümlerine dayanarak 3.000 YTL maddi, 10.000 YTL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, tarafların düğün yaparak evlendiklerini, davalının düğün tarihinde SSK'lı olarak yeni işe başladığını, 120 günlük sağlık sigorta süresinin dolmadığını, davacının babasının sağlık sigortası güvencesinde bulunduğundan davacının ailesinin isteği üzerine hemen resmi nikah yapılmadan tarafların birlikte yaşamaya başladığını, bilahare davalının nikah işlemlerine başladığını ancak davacı kadının müşterek konutta yaşamayacağını söyleyerek konutu terk ettiğini ve nikaha yanaşmadığını, davalının ne nişanı bozduğunu ne de nikahtan kaçtığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin davanın reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece resmi nikahın yapılmamasının davacının isteğinden kaynaklandığı, evden çıkıp gitmesinde ise davalının kusurunun tespit edilemediği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık davacının kendi isteği ile mi yoksa davacıdan kaynaklanan nedenle mi evliliğe yanaşmadığı ve evi terk ettiği noktasındadır.

Öncelikle kamu düzenine ilişkin olmakla, davaya bakma görevinin aile mahkemesine mi, yoksa genel mahkemeye mi ait olduğu hususunun çözümü gerekmektedir.

Somut olayda; davacı ile davalı nişanlandıktan sonra düğün yaparak gayri resmi şekilde bir araya gelmişler ve uzun süre birlikte yaşamışlardır. Bu durumda nişandan ve yasal olarak korunması gereken bir birliktelikten söz edilmesi mümkün değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık haksız fiil olarak nitelendirip buna göre çözümlenmesi gerekir.

Bu durumda davanın dayanağı haksız fiil olup, haksız fiilden kaynaklanan uyuşmazlıklara genel mahkemede bakılması gerektiğine göre; Yerel Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle işin esasına girilmeksizin öncelikle görev yönünden bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K. nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre esasa yönelik temyiz sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 03.06.2009 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

UYAP Entegrasyonu