Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU


Hukuk Genel Kurulu 2007/20-139 E., 2007/137 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/20-139 E., 2007/137 K.
TAPUYA KAYITLI OLMAYAN TAŞINMAZLARIN TESPİTİTARIM ALANINA DÖNÜŞMÜŞ YERLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ]
2924 S. ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMES... [ Madde 11 ]
3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 14 ]
"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “

“tapu iptali tescil ve zilyetlik şerhinin silinmesi“

“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 3.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.09.2004 gün ve 2002/1103 E- 2004/413 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 20.10.2005 gün ve 2005/7250-12546 sayılı ilamı ile; (...Davacı Cemile H...., Gaziler Köyü 989, 1035 ve 1264 parsel sayılı taşınmazların 1960 yılından önce taşınmazı kendisine devreden zilyet Süleyman Genç'in imar ve ihya ettiği, o zamandan beri de tarım alanı olarak kullanıldığı, daha sonra kendisinin satın aldığı, malik sıfatıyla zilyet ettiği, bu taşınmazların 1952 yılında makiye ayrılmakla ormanla olan ilişkisinin kesildiği, yeniden orman sınırları içinde aplike edilip Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmasının yasal dayanağı bulunmadığı iddiasıyla, Hazine adına oluşturulan tapu kayıtlarının ve bu kayıtların beyanlar hanesinde bulunan zilyetlik şerhinin iptalini taşınmazın adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1946 tarihli ilk orman kadastrosu ile 1981 yılında yapılıp, 06.04.1981 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2.madde uygulaması vardır.

1)İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritaları, arazi kadastro paftası ile makiye ayırma tutanaklarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazların tamamının, 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken, 1952 yılında makiye ayrıldığı, 1963 ve 1970 yıllarında yapılan genel arazi kadastrosunda ise orman olarak tapulama dışı bırakıldığı, 1981 yılında orman sınırları içinde aplike edilerek, 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Hazine adına tapuya tescil edildiği belirlenip, maki tefrik komisyonunun yasada öngörülen sayı ve nitelikte elemanı bulunmadığı. bu nedenle kuruluşu yasaya aykırı olduğu gibi, makiye ayrılan yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği (HGK 27.02.2002/1-19 E., 97 K. Sayılı Kararı), bu tür yerlerde özel yasaları gereği oluşturulan tapulara değer verileceği, davacı tarafın böyle bir tapusunun olmadığı, 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların, yasalar gereği Hazineye kalan taşınmazlardan olduğundan kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilemeyeceği; kaldı ki, taşınmazın 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2.maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılma işleminin kesinleştiği 1982 yılından, taşınmazın Hazine adına tapuya tescil edildiği 1992 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığı gerekçe gösterilerek Hazine aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2)Davacı gerçek kişinin beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Davacı gerçek kişi taşınmazlara kendisinin zilyet ettiğini, beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin doğru olmadığını da iddia ettiği, keşifteki tanık ve yerel bilirkişi bu hususu doğruladıkları halde, taşınmazların belediye sınırları içinde bulunup bulunmadığı, davacının Gaziler köyü nüfusuna kayıtlı olup olmadığı, bu köyde oturup oturmadığı, oturuyor ise kaç yıldır bu köyde oturduğu araştırılmamıştır.

O halde, 4127 Sayılı Yasanın 1.Maddesi ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11.Madde 3.Fıkrasının “

“...Kadastro çalışmaları sırasında, fiili kullanım durumuna göre sınırlandırması Hazine adına tesbiti yapılacak bu yerler üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir…

…” hükümlerine göre tasarruf edenleri belirlenerek tapunun beyanlar hanesinde gösterilmelidir.

Ancak, tasarruf edenlerin beyanlar hanesinde gösterilmesi, bu tür taşınmazların 2924 Sayılı Yasanın 11/I-III maddesi hükümlerine göre kullanan kişilere satılmasını gündeme getireceğinden, taşınmazda tasarruf ettiklerini iddia eden davacı gerçek kişinin,

a)Orman köyü nüfusuna kayıtlı olup olmadığının,

b)Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten geriye doğru en az beş yıldır o yerde ikamet edip etmediğinin,

c)3402 Sayılı Yasanın 14.Maddesindeki taşınmaz edinmedeki sınırlamaların araştırılması,

d)Bu araştırmanın yargıcın doğru sicil oluşturma görevi cümlesinden olduğu, 2924 Sayılı Yasanın 1, 11/I-III, 6831 Sayılı Yasanın 2/B, maddeleri, HGK. 09.06.1999 gün ve 1999/8-187-492 sayılı ve 10.11.1999 gün ve 1999/7-903 -944 sayılı kararları gözetildiğinde, Orman Bakanlığına verilmiş bir görev olarak değerlendirilmeyeceği ortadır.

Açıklanan hususlar gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 4127 sayılı Yasanın 1.maddesi ile değişik 2924 sayılı Yasanın 11.maddesi hükmü karşısında araştırma yapılmasına yönelik Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 14.03.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu