Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2009/9-78 E., 2009/140 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/9-78 E., 2009/140 K.
TAKSİRLE ÖLDÜRME

5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 150 ]
5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
5560 S. ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞK... [ Madde 21 ]
647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 6 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 455 ]
2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 118 ]
"İçtihat Metni"

Taksirle öldürme suçundan sanık M....Y....’ın, P.... Asliye Ceza Mahkemesince 17.03.2005 gün ve 13-82 sayı ile, 765 sayılı TCY’nın 455/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis ve 445,62 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ve 2918 sayılı Yasanın 118/5. maddesi gereğince sürücü belgesinin takdiren 1 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiş, sanığın temyizi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca 06.06.2005 gün ve 85863 sayılı yazı ile iade edilmiş, iade üzerine lehe yasa değerlendirmesi yapan P.... Asliye Ceza Mahkemesince 14.07.2005 gün ve 85-235 sayı ile;

Sanığın, 765 sayılı TCY’nın 455/1. maddesi uyarınca 2 yıl hapis ve 440 YTL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasanın 4 ve 5. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına, cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine 2918 sayılı Yasanın 118/5. maddesi gereğince sürücü belgesinin takdiren 1 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

Sanığın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 15.11.2006 gün ve 4495-6164 sayı ile;

“Sanığın, üzerine atılı suç için yasa maddesinde öngörülen cezanın üst sınırının 5 yıl hapis olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nun 150/3. maddesi gereğince müdafii tayini gerektiği gözetilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması,”

” isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel mahkeme ise 29.03.2007 gün ve 313-57 sayı ile;

“5560 sayılı Kanun ile değişik CMK’nun 150. maddesine göre alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlardan dolayı kovuşturmada sanığın istemi olmaksızın kendisine bir müdafii tayini gerektiğinden, olayımızda, sanık M....Y...’ın üzerine atılı taksirle ölüme neden olmak suçunun alt sınırı sanık hakkında uygulanılan 765 sayılı TCK.m. 455/1’e göre 2 yıl olduğundan, sanığa müdafii tayini zorunlu olmadığı...”

” gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının 25.11.2008 gün ve 140501 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilen dosya, Özele Dairece de 21.01.2009 gün ve 19967-453 sayılı kararla Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, 02.01.2004 tarihinde işlediği taksirle öldürme suçu nedeniyle hakkında 765 sayılı TCY’nın 455/1. maddesi uyarınca kamu davası açılan sanığa, 5271 sayılı CYY’nın 150/3. maddesi gereğince müdafii tayininin zorunlu olup olmadığına ilişkindir.

Ancak, incelenen dosya içeriğine göre;

Yerel mahkemenin ilk hükmünün, Özel Daire tarafından 15.11.2006 tarihinde “

“sanığın, üzerine atılı suç için yasa maddesinde öngörülen cezanın üst sınırının 5 yıl hapis olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nun 150/3. maddesi gereğince müdafii tayini gerektiği gözetilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması”

” isabetsizliğinden bozulduğu, Yerel Mahkemece bozmadan sonra, 5271 sayılı CYY’nın 150. maddesinde 06.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasanın 21. maddesi ile yapılan değişikliğe dayanılarak önceki hükümde direnmeye karar verdiği anlaşılmaktadır.

Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;

a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,

b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,

c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,

d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,

Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.

Yerel mahkemenin bozma kararından sonra yürürlüğe giren yasal değişikliği direnme kararına esas almış olması ve bunun Özel Dairece incelenmemiş olması karşısında, bu konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi olanaklı görülmediğinden hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, “

“yeni hüküm”

” niteliğindeki hükmün temyiz davasına bakmakla görevli olan Özel Dairece incelenmesi gerekeceğinden, dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ

:

Açıklanan nedenlerle;

Yerel Mahkemenin 29.03.2007 gün ve 313-57 sayılı kararı yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.06.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu