Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2009/4-68 E., 2009/143 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/4-68 E., 2009/143 K.
EDEBE AYKIRI YAZI YAZMAKHAKARETMALA ZARAR VERME

765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 482 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 516 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 522 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 576 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 71 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 72 ]
"İçtihat Metni"

Hakaret, mala zarar verme ve edebe aykırı yazı yazma suçlarından sanık M... E....’ın;

1- Hakaret suçundan, 765 sayılı TCY’nın 482/3. maddesi uyarınca 1 ay hapis ve 142.365.000 TL. ağır para cezası ile,

2- Müşteki K....S....’ın aracına zarar verme suçundan, 765 sayılı TCY’nın 516/ilk ve 522. maddeleri uyarınca 4 ay hapis ve 47.455.000 TL. ağır para cezası ile,

3- Kamuya ait binalar ile kamu hizmetine tahsis edilmiş binalara zarar verme suçundan, 765 sayılı TCY’nın 516/ 3 ve 522. maddelerinin dört kez uygulanması suretiyle toplam 16 ay hapis ve 189.820.000 TL. ağır para cezası ile,

4- 765 sayılı TCY’nın 576, 647 sayılı Yasanın 4 ve TCY’nın 71. maddeleri uyarınca 106.751.000 TL. hafif para cezası ile cezalandırılmasına,

5- Sanığa verilen aynı türden cezalarının, 765 sayılı TCY’nın 71. maddesi uyarınca toplanmasıyla, sonuç olarak 21 ay hapis ve 379.640.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına,

6- Sanığa verilen cezanın, 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin, sanığın yokluğunda A.... Asliye Ceza Mahkemesince 29.01.2004 gün ve 44-5 sayı ile verilen hüküm, bizzat sanığa tebliğ edilmesine karşın temyiz edilmemiş, diğer sanıklar müdafiinin temyizi üzerine dosya Yargıtay C. Başsavcılığınca 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca 20.06.2005 gün ve 126190 sayı ile yerel mahkemeye iade edilmiştir.

A.... Asliye Ceza Mahkemesince lehe yasa değerlendirilmesi yapıldıktan ve kamu binasına zarar verme suçu yönünden Anayasa Mahkemesine iptal başvurusunda bulunulması nedeniyle ayırma kararı verildikten sonra 27.04.2006 gün ve 43-84 sayı ile;

1- Sanığın müşteki K....’e karşı işlediği mala zarar verme suçundan, uzlaşma ve şikâyetten vazgeçme nedeniyle davanın düşürülmesine,

2- Hakaret suçundan, 765 sayılı TCY’nın 482/3, 59, 647 sayılı Yasanın 4 ve TCY’nın 72. maddeleri uyarınca 217 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiş, hükmün sanıklar müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince 17.02.2009 gün ve 7393-2577 sayı ile;

“Suçun oluştuğu 21.05.2001 tarihine göre temyiz süreci içinde dava zamanaşımının gerçekleştiği, Anlaşıldığından sanıklar M....E.... ve A....Y.... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde bulunmakla, sanık yararına olduğu anlaşılan 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca, tebliğnameye uygun olarak kamu davasının düşürülmesine”

” karar verilmiştir.

Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 16.03.2009 gün ve 148862 sayı ile;

“...Sanık M.....E.....’ın yokluğunda verilen hüküm 24.02.2004 tarihinde bizzat sanığa tebliğ edilmiş ve temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

Sanıklar A....Y..... ve E....G.... müdafiinin temyizi üzerine lehe kanun değerlendirmesi için iade edilen dosyada, sanık M....E.... yönünden de yargılama yapılarak yeniden hüküm kurulması hukuki dayanaktan yoksun ve hukuken geçersiz olup, bu sanık yönünden yapılan temyiz isteminin hukuki geçerliliği bulunmamaktadır”

” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Dairenin sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine ilişkin kararının kaldırılarak, sanık yönünden hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde bulunan hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Yargıtay C. Başsavcılığı ile Yargıtay 4. Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık; sanık hakkında yerel mahkemece verilen 29.01.2004 tarihli hükmün kesinleşip kesinleşmediğine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Sanık M.....E.....’ın kolluk ve C. Savcılığında alınan ifadeleri ile Sulh Ceza Mahkemesince 21.05.2001 tarihinde yapılan sorgusu sırasında Av. A.....Y....’ın sanık müdafii olarak hazır bulunduğu, 17.03.1982 doğumlu olup suç tarihinde 18 yaşından büyük olan sanığın, yaşı küçük diğer sanıklar A.... ve Ü....’e mahkemece müdafii olarak atanan Av. A..... Y...’ın da hazır bulunduğu 20.09.2001 günlü oturumda “

“avukat talebim yoktur, savunmamı kendim yapacağım”

” diyerek mahkeme huzurunda savunmasını yaptığı, sanığın yargılama boyunca da kendisine müdafii tayin edilmesi konusunda bir isteminin olmadığı, adı geçen müdafii tarafından sanık ile ilgili başka bir işlem yapılmadığı ve yargılama boyunca sanığa herhangi bir müdafii de görevlendirilmediği, nitekim yerel mahkemece de duruşma tutanaklarına Av. A...Y....’ın diğer sanıkların müdafii olarak yazıldığı, yokluğunda verilen hükmün 24.02.2004 tarihinde bizzat sanığa tebliğ edilmesine karşın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, hükmün sadece yaşı küçük sanıklar için görevlendirilen Av. A....Y... tarafından herhangi bir sanık ismi belirtilmeden temyiz edildiği, yeni yasaların yürürlüğe girmesi nedeniyle dosyanın Yargıtay C. Başsavcılığınca iade edildiği, bu aşamadan sonra sanık M.... hakkındaki hükmün kesinleşmesine karşın yargılamaya bu sanık hakkında da devam edildiği anlaşılmaktadır.

Sanık M.....E...... hakkında yerel mahkemece verilen 29.01.2004 tarihli hüküm, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu nedenle Yargıtay C. Başsavcılığının 5320 sayılı Yasa uyarınca dosyayı iadesinden sonra, sanık hakkında yerel mahkemece yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmasında ve Özel Dairece zamanaşımından düşme kararı verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, sanık M..... hakkındaki hükmün kesinleşmesinden sonra, hakkında devam eden yargılamanın bir uyarlama yargılaması olarak kabul edilebileceği düşüncesi akıllara gelebilir ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.09.2007 gün ve 125-186 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, her iki yargılamanın koşulları ve sonuçları birbirinden farklı olduğundan haklarındaki hüküm kesinleşenlerle, yargılamaları devam edenlerin birlikte yargılanması yasal olarak olanaklı değildir.

Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, sanık M.....E.... hakkındaki yerel mahkemenin 29.01.2004 tarihli hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olması nedeniyle, Özel Dairece verilen zamanaşımı nedeniyle düşme kararının kaldırılmasına, sanık M.... hakkında yargılamanın uyarlama yargılaması olarak devam edip etmeyeceği hususunda dosyanın gereğinin takdiri için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 17.02.2009 gün ve 7393-2577 sayılı zamanaşımı nedeniyle düşme kararının sanık M.....E.....’a ilişkin olarak KALDIRILMASINA,

3- Sanık M......E..... hakkında yargılamanın uyarlama yargılaması olarak devam edip etmeyeceği hususunda gereğinin takdiri amacıyla dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.06.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu