Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2009/9-54 E., 2009/137 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/9-54 E., 2009/137 K.
DİKKATSİZLİK VE TEDBİRSİZLİK SONUCU ÖLÜME NEDEN OLMAK

5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 231 ]
647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 6 ]
647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 4 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 40 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 455 ]
2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 119 ]
"İçtihat Metni"

Sanık Ö..B...’un tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olmak suçundan, lehe olan 765 sayılı TCY’nın 455/1-son maddesi uyarınca bir yıl üç ay hapis ve 54 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, tutuklulukta ve gözaltında geçen sürelerin TCY’nın 40. maddesi uyarınca verilen cezadan mahsubuna, suçun işlenmesindeki özellikler, sanığın kişilik özellikleri, cezanın sosyal ve uyarma amacı dikkate alınarak sanık hakkında 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddelerinin tatbikine takdiren yer olmadığına, A... Trafik Tescil Şube Müdürlüğünden almış olduğu B sınıfı 135882 seri nolu sürücü belgesinin 2918 sayılı Yasanın 119. maddesi uyarınca bir yıl üç ay süre ile geçici olarak geri alınmasına ilişkin A....9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.11.2005 gün ve 2048-587 sayılı hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 08.03.2007 gün ve 7005-1925 sayı ile;

“1- Ölenin aydınlatması bulunmayan otoyola aniden çıkması ve sanığın olayda 2/8 kusurlu olduğunun kabul edilmesi karşısında, sanık hakkında uygulanan maddede öngörülen hapis cezasının, en üst hadden tayini için neden bulunmadığı gözetilmeden, olay anında alkollü olması gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm tesisi,

2- Sanığın geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimini irdeleyen yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin tatbikine yer olmadığına karar verilmesi”

” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

A... 9. Asliye Ceza Mahkemesince 10.05.2007 gün ve 684-545 sayı ile;

Sanığın olay anında almış olduğu alkol miktarının yolda yürümeyi dahi güçleştirecek oranda olması, sanığın bu durumda araç kullanması, kazanın oluşumundan sonra olay yerinden kaçması nedeniyle sanığın eylemi karşılığı ceza tayin edilirken üst sınırdan ceza tayini cihetine gidilmiş, sanığın sadece alkollü olması nedeninden ziyade, olay yerinde maktûlü bırakarak kaçması, durumu güvenlik güçlerine bildirmediği gibi, 112 Acil Servise de bildirmeyerek olumsuz kişilik sergilemiş olması nedeniyle cezanın üst sınırından ceza tayini cihetine gidilmiş, sanığın duruşmada keşif gününü öğrenmesine rağmen, keşif mahalline gelmeyerek, cezayı umursamaz tutum ve davranış sergilemiş olması, kazanın oluşumundan sonra maktûlü olay yerinde bırakarak kaçması, cezanın sosyal ve uyarma amacı dikkate alındığında, sanık lehine cezanın ertelenmesini gerektirecek sebep bulunmaması nedeniyle bozma kararına iştirak edilmemiştir, gerekçeleriyle önceki hükümde direnilmiştir.

Bu hükmün de sanık müdafiileri tarafından temyizi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “

“bozma”

” istemli, 20.02.2009 gün ve 227073 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca incelenmiş, aşağıda belirtilen gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Sanık hakkında temel cezanın en üst hadden tayininin dosya içeriği ile örtüşüp örtüşmediği ve ertelememe, gerekçesinin yasal ve yeterli olup olmadığı, noktalarında toplanmakta ise de öncelikle 5271 sayılı CYY’nın, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 231. maddesinin uygulanma koşulları açısında değerlendirme yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 19.02.2008 gün ve 346-25, 06.05.2008 gün ve 27-95, 10.3.2009 gün ve 41-52 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan “

“hükmün açıklanmasının geri bırakılması”

” müessesesi mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden önce ve re’sen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.

İnceleme konusu somut olayda, hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis ve adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet açısından, hükmün verildiği tarih olan 10.05.2007 tarihinde, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığından, Yerel Mahkemece bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Ancak hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 4 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik ile sanık hakkında hükmolunan ceza, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamına girmiştir, bu itibarla adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, diğer objektif koşulların da gerçekleştiği anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden bir değerlendirme yapılması zorunludur.

Diğer yönden, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 10.03.2009 gün ve 41-52 sayılı kararında da vurgulandığı üzere 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öngörülen subjektif koşullardan birisi olan, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda bir kanaat oluşması keyfiyeti, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanması için de aranmakla birlikte, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinde, sanığın geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimi, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinde ise, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları dikkate alınacağından, kararda, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmaması, diğer bir ifadeyle sanığa verilen cezanın ertelenmemesi hususunda gösterilen gerekçenin, CYY’nın 231. maddesinde öngörülen subjektif koşulların oluşmadığını ortaya koyan bir gerekçe olarak kabulü mümkün bulunmadığından, hüküm mahkemesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda, yasada öngörülen ölçütleri de gözönünde bulundurarak yeni bir değerlendirme yapması gerekmektedir.

Bu itibarla sair yönleri incelenmeyen, direnme hükmünün açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi O...K...;

“Dava konusu dosyada hükmün sair yönleri incelenmeksizin hükümden sonra yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinde değişiklik yapan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi doğrultusunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden yeniden hakim tarafından değerlendirme yapılması için usül yönünde bozulmuş ise de bu görüşe katılmıyorum.

Zira; 5271 sayılı Yasanın değişik 231/6. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için (b) bendi uyarınca "Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması" gerekir.

A...7. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.12.2002 ve 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.11.2005 günlü karar1arında 647 sayılı Yasanın 6. maddesi tartışılırken sanık hakkında gerekçeleri ile birlikte sanığın bir daha suç işlemeyeceği kanaati oluşmuştur.

5271 sayılı Yasanın 231/5. fıkrasının uygulanabilmesi için aynı maddenin 6. fıkra (b) bendinde iki husus belirtilmiştir. 1.si sanığın kişilik özelliği, 2. husus ise duruşmadaki tutum ve davranışlarının olumlu olması gerekir. Mahkeme kararında belirtilen gerekçeye göre sanığın olay akabinde maktûlü olay yerinde bırakıp kaçması, olayı 112 acil servise veya emniyete bildirmemesi, sanığın aşırı derecede alkollü (400 promil) olması gibi nedenler sanığın kişiliğini yansıtan hususlar olup, keşif gününü bilmesine rağmen keşif mahalline gelmeyerek cezayı umursamaz tutum ve davranış sergilemesi hususu da sanığın duruşmadaki tutum ve davranışının olumsuzluğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenlerle de mahkemece sanığa verilen cezanın bir daha suç işlemeyeceği kanaatiyle ertelenmemesine karar verilmiştir. Bu kanaat nedeniyle hakim istese de artık hükmün açıklanmasını geri bırakamaz, bıraktığı takdirde de aleyhe temyiz olduğunda gerekçelerde çelişki nedeniyle hükmün bozulması zorunluluğu vardır.

İzah edilen nedenlerle hükmün esastan incelenmesi yerine sayın çoğunluğun usul yönünden verdiği bozma kararına katılmıyorum.”

” görüşüyle ve aynı görüşe katılan diğer bir Kurul üyesi de benzer gerekçelerle karşıoy kullanmışlardır.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle;

1- Sanık müdafiilerinin temyiz isteminin kabulü ile A... 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2007 gün ve 684-545 sayılı hükmünün sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

2- Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak 26.05.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

UYAP Entegrasyonu