Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2009/10-11 E., 2009/116 K.

Ceza Genel Kurulu 2009/10-11 E., 2009/116 K.
KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK
"İçtihat Metni"

Sanık N...S....’ın karşılıksız çek keşide etme suçundan beraatına ilişkin T... 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.09.2006 gün ve 88-554 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 04.12.2008 gün ve 27233-18462 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 15.01.2009 gün ve 26225 sayı ile;

“Suç, karşılıksız çek keşide etmek ve suç tarihi ise, 10.07.2000 olup, sanığa yüklenen suçun gerektirdiği cezanın türüne göre, 765 sayılı TCK' nın 102/4. maddesince 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olup, aynı Yasanın 104. maddesince dava zamanaşımını kesen son işlem olan sanığın sorgusunun yapıldığı 03.07.2002 tarihinden C.Başsavcılığı inceleme tarihi olan 10.12.2007 ye kadar zamanaşımının kesilmediği, bu tarihler arasında 5 yıllık asli zamanaşımının gerçekleştiği, Yüksek Özel Dairenin inceleme tarihi (04.12.2008) itibariyle de 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımı gerçekleştiği, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verileceği yerde, esastan yapılan inceleme sonucu Yerel Mahkemece verilen beraat kararının onanmasına karar verilmiştir”

” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Karşılıksız çek keşide etme suçundan sanık N...S...’ın, yerel mahkemece çekteki imzanın kendisine ait olmadığı gerekçesiyle beraatına hükmolunan somut olayda, Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; zamanaşımının dolduğu bir durumda Yargıtay Ceza Dairesince hükmün esastan incelenerek beraat kararının onanmasının olanaklı olup olmadığına ilişkindir.

Sanık hakkında lehe olduğunda kuşku bulunmayan 765 sayılı Yasanın 102. maddesine göre; yasalarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davası maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkar. Yasadaki cezasının üst sınırı 5 yıl ve daha aşağı olan suçlar için asli dava zamanaşımı süresi TCY’nın 102. maddenin 4. fıkrasında 5 yıl olarak belirlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler ise Yasanın 104. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; mahkûmiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya iddianame ile zamanaşımı süresi kesilir. Buna karşılık; beraat kararı, sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması ve Yargıtay Kararı zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmamaktadır.

Zamanaşımını kesen bir sebebin bulunması halinde, zamanaşımı kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır. Yasanın 107. maddesinde ise zamanaşımı süresinin durması düzenlenmiştir.

Somut olayda, sanık 3167 sayılı Yasanın 16/1. maddesinde düzenlenen karşılıksız çek keşide etme suçundan yargılanmaktadır. Bu suçtan açılan kamu davası, suçun gerektirdiği ceza miktarı göz önüne alındığında 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabidir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

10.07.2000 tarihinde karşılıksız çek keşide etme suçunu işlediği iddiasıyla yargılanan sanık hakkında zamanaşımını kesen en son hukuki işlem 03.07.2002 günü sanığın savunmasının alınmasıdır. Bundan sonra zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir sebebin gerçekleşmediği anlaşıldığından 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesindeki 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresi Özel Dairenin temyiz incelemesinden önce 03.07.2007 tarihinde dolmuştur.

Ceza Genel Kurulunun 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme veya Yargıtay, re’sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar vermek zorundadır.

Diğer yönden, 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesinin 9. fıkrasında yer alan, “

“derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemez”

” şeklindeki hükmün, dosya içeriğinde sanığın derhal beraatına karar verilmesini gerektirir bir durum söz konusu olmadığından olayda uygulanma olanağı da bulunmamaktadır.

Bu itibarla, asli dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesiyle tanınan yetki kullanılarak ve 5271 sayılı CYY’nın 223/1. maddesi uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Yargıtay 10. Ceza Dairesi Başkanı R...D...; “

“CMK’nun 223. maddesinin ikinci fıkrasında beraat kararı (b) bendinde ‘

‘yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması’ halinde verilebileceğini belirttikten sonra dokuzuncu fıkrada ‘

‘Derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez’ hükmünü getirmiştir.

CGK’nun 28.09.2004/6-143-175 esas, karar sayılı ilamında; ‘

‘Yargılamaya engel olup davayı düşüren sorumsuzluk hallerinden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, davanın aşamalarına göre, mahkeme veya Yargıtay, re’sen ve diğer iddialardan önce zamanaşımı kuralını uygulayarak, davanın ortadan kaldırılmasına (düşmesine) karar verir.

Ancak, durma ve düşme sebepleri, aleyhe sonucu önlemek için kabul edilmişlerdir ve lehe sonuca engel olmazlar. Bu itibarla, derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma veya düşme kararı verilemez. (CMUK’nun md. 253/son) Yerleşmiş yargısal kararlarda benimsenip vurgulandığı üzere, bu hükmün uygulanabilmesi için, tüm kanıtların toplanmış ve sanığın sorgusunun yapılmış olması gerekir.

Oysa somut olayda, 1943 doğumlu sanık M... mahkemece sorguya çekilmemiş, kendileriyle birlikte M...’in de suça katıldığı yolunda beyanda bulunan diğer sanıklarla yüzleştirmesi yapılmamış, tanıklara teşhis ettirilmemiştir. Bu bakımdan, somut olayda bu sanık yönünden derhal beraat kararı verilebilmesine yasal olanak bulunmamaktadır...bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir’ denilmektedir.

Çekteki imzanın sanık tarafından atılmadığı Adli Tıp Kurumunca tespit edilmiş, sanığın ifadesi alınmış, ‘

‘işlemediği’ suçtan dolayı beraat kararı verilmiştir.

Bu sebeple derhal beraat edecek suçlarda durma, düşme kararı verilemez, düşme kararı verildiğinde hukuki sonuçlar devam edecek, ceza yönünden dava düşse bile çek bedelini ödemekten kurtulamayacaktır. Zamanaşımı Devletin geçen zaman içinde sanık hakkında cezadan vazgeçmesidir. Hukuki ve şahsi haklardan vazgeçme mevcut olmadığı, olayda ‘

‘işlenmeyen suç’ bulunduğu, Ceza Genel Kurulu’nun ‘

‘işlenmeyen suç’ ile ‘

‘işlenen suç’ ayrımı yaparak CMK’nun 223. maddesinin 2. fıkrası ve CMUK’nun 253/son maddesine göre değerlendirme yaparak itirazın reddine karar verilmesi görüşündeyim”

” düşüncesiyle,

Bir kısım Kurul Üyesi de benzer düşüncelerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 04.12.2008 gün ve 27233-18462 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3- T...1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.09.2006 gün ve 88-554 sayılı kararının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi gereğince Ceza Genel Kurulunca da karar verilmesi olanaklı bulunduğundan 5271 sayılı Yasanın 223/8. maddesi uyarınca kamu davasının DÜŞMESİNE,

4- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.05.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu