Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2008/9-282 E., 2009/120 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/9-282 E., 2009/120 K.
DİKKATSİZLİK VE TEDBİRSİZLİK SONUCU ÖLÜME SEBEBİYET VERMEK

5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 85 ]
"İçtihat Metni"

Belediye otobüs şoförü olan sanık L...M...’nun 30.04.2004 tarihinde kusurlu hareketiyle yolculardan N...Ş...’in ölümüne neden olduğundan bahisle açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, A...18. Asliye Ceza Mahkemesince 27.12.2005 gün ve 594-1133 sayı ile beraatına hükmedilmiş, katılan vekili tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtay 9. Ceza Dairesince 21.03.2007 gün ve 6826-2345 sayı ile; “

“Ölenin yaralı iken hastanede alınan 30.04.2004 tarihli ifadesi, kaza tespit tutanağı içeriği, ölü muayene tutanağında tarif edilen yaralanma biçimi ve tüm dosya kapsamına göre, belediye otobüs şoförü olan sanığın yolcuların araçtan tamamen inmelerini beklemeden ve yeterli kontrolü yapmadan harekete geçtiği bu nedenle de ölenin otobüsten inerken düşmesi sonucu olayın meydana geldiği anlaşılmış olup, atılı suçun yasal unsurları itibarıyla oluştuğu gözetilmeden, sanığın mahkûmiyeti yerine değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraatına karar verilmesi..”

” isabetsizliğinden bozulmuş, Yerel Mahkemece 27.06.2007 gün ve 397-588 sayı ile bu karara karşı direnilmiştir.

Bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “

“bozma”

” istemli 22.12.2008 gün ve 169899 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın atılı taksirle öldürme suçunu işleyip işlemediğinin belirlenmesine yöneliktir.

İncelenen dosya içeriğinden,

Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında; “

“olayın 30.04.2004 günü, saat 11.10 sıralarında A...’de meydana geldiği, belediye otobüsünün L...M.... tarafından kullanıldığı, olay sırasında belediye otobüsünün durakta yolcu indirmek için durduğu, ancak yolcuların tamamen inmesini beklemesi gerekirken, inen yolcularını kontrol etmeden hareket ettiği (yani yolcuların güvenli iniş ve binişlerini sağlamadığı), bu sırada N...Ş... isimli yolcunun kaplama üzerine düşerek yaralandığı ve bu nedenle sürücünün 2918 sayılı Yasanın 58. maddesini ihlal etmek suretiyle 8/8 kusurlu olduğunun”

” belirtildiği,

Olaydan sonra alınan rapordan, sanığın olay sırasında alkolsüz olduğunun tespit edildiği,

Olay sırasında yaralanan N....Ş....’in, 06.05.2005 tarihinde ölmesi üzerine düzenlenen ölü muayene ve otopsi zaptında; ölenin 75 yaşında olduğu, sağ el üzerinde ekimozlu sıyrık, ödem, sol tibia ve fibula üst uçta kırık, sol bacakta şişlik, sol ayak üst kısımlarda yaygın ödem ve gerginlik bulunduğu, kişinin olaya bağlı genel vücut travması sonucu tibia ve fibula kırığı nedeniyle gelişen pulmüler emboliden kaynaklanan solunum ve dolaşım durması nedeniyle öldüğünün ifade edildiği,

Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesince, dava dosyası incelendikten sonra düzenlenen, 23.06.2005 gün ve 809 sayılı raporda; “

“Otobüsün durduğu sırada, yolcunun araçtan inmek isterken dengesini kaybedip düştüğünün kabul edilmesi halinde; sanık, yolcunun inmesi için durduğu sırada, araçta yolcu olarak bulunan N... Ş...’in araçtan inerken kendi dikkatsizliği sonucu dengesini kaybederek araçtan düştüğü olayda, herhangi bir kural ihlali bulunmadığı anlaşıldığından kusursuzdur. Buna karşılık, yolcu N.... Ş.... ise, yolculuk yaptığı otobüsten, otobüs durduğu sırada inmek isterken kendi dikkatsizliği ve tedbirsizliği sonucu dengesini kaybederek düşmesi ve ölümüyle sonuçlanan olayda tamamen (8/8 oranında) kusurludur. Yolcu N.... Ş...’in, araçtan inmek üzere iken, sürücünün kontrolsüz bir şekilde otobüsü hareket ettirmesi ile dengesini kaybedip düştüğünün kabulü halinde ise; sanık, yönetimindeki otobüsle yolcu indirmek için durduğu sırada, yolcuların inmelerini beklemeden ve aracından inmek üzere olan yolcu N....Ş....’in varlığına rağmen yeterli kontrolü yapmadan aracını hareket ettirip, yolcunun dengesini kaybederek düşüp yaralanması, daha sonra da ölmesiyle sonuçlanan olayda, dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı davranıp, inen yolcuları kontrol edip, güvenli inmelerini sağlamaması nedeniyle tamamen (8/8 oranında) kusurludur. Yolcu N...Ş.... ise, yolculuk yaptığı ve duran otobüsten inmek istediği sırada, sanık sürücünün aracı aniden ve kontrolsüzce hareket ettirmesi nedeniyle dengesini kaybederek düşüp yaralandığı, akabinde de öldüğü olayda, kusursuzdur.”

” biçimindeki tespitlere yer verildiği,

Olayda yaşamını kaybeden N....Ş...’in, ölmeden önce kolluğa verdiği 30.04.2004 tarihli ifadede (saat 16.40); “

“…Durakta otobüsten inerken sol ayağımı dışarı attığımda, bu esnada otomatik kapı kapandı. Otobüs hareket ettiğinden ben de düştüm ve yaralandım. Ambulans gelip beni yaralandığım yerden alarak hastaneye getirdi. Benim yaralanmama sebebiyet veren belediye otobüsü sürücüsünden davacı ve şikayetçiyim…

…” dediği,

Sanık L....M..., kollukta müdafii bulunmadan yaptığı 30.04.2004 tarihli savunmada; “

“Bugün, saat 11.00 sıralarında çalışmakta olduğum belediye otobüsü ile Çankaya istikametinden gelerek, Türk-İş Blokları 123 Blok önünde inecek yolcular olduğundan, durakta durdum. Otomatik kapıyı açtım ve yolcular inmeye başladılar. İsmini sonradan öğrendiğim N....Ş.... isimli yolcu, otobüsün arka kapısından inerken dengesini kaybederek yere düştü, ben beklemekte idim. Direksiyondan inerek bu şahsa yardım ettim. Ailesine haber verdim. Daha sonra olay yerine ambulans geldi. Hastaneye gönderdik. Benim bir kusurum yoktur.”

” derken, mahkemedeki 09.09.2004 tarihli savunmasında; “

“Suçu kabul etmiyorum. Suç tutanağı hangi bilgilere göre tanzim edildi bilemiyorum, şöyle ki olay günü otobüsü normal yolcuları alıp indirdiğimiz durakta durdurdum. Ölen kişi araçtan tamamen indikten sonra kapaklanarak kaldırıma çarparak yaralandı, yani ben şahıs tamamen otobüsten indikten sonra hareket ettim. Bu nedenle kusurum yoktur. Olayın tarafsız görgü tanıkları, M...G... ve A....A...’dır.”

”, mahkemedeki 09.11.2004 tarihli savunmasında da, “

“aynı şeyleri tekrar ettikten sonra, olayın ardından ben birkaç kez hastaneye gittim, yakınları gelmene gerek yok, hap kullanıyor demişlerdi.”

” şeklinde ilavede bulunduğu,

Olayın görgü tanıklarından;

M....G....'in, talimatla verdiği 17.11.2004 tarihli mahkeme ifadesinde; “

“Ben olay tarihinde A... E..'da çalıştığımdan, sanıkla aynı istikamette gidiyordum. O önde, ben arkada idim. Durakta durdu, ben de arkasında durdum. Kapıları açtı ve arkadan bir vatandaş düştü, ben de hemen indim ve yardımcı oldum. Adamın elinde bir sıyrık vardı, elini, yüzünü yıkadım. Adamı hastaneye gönderdik. Vatandaş araçtan hareket halinde düşmedi, durakta dururken düştü…

…eğer hareket halinde düşmüş olsa idi, daha kötü olabilirdi...”

” derken, 02.02.2005 tarihinde verdiği ifadesinde de, “

“aynı şeyleri tekrar ederek benim gördüğüm kadarıyla şahıs duran araçtan inerken dengesini kaybedip düştü…

…” biçiminde beyanda bulunduğu,

A...A....’nın ise mahkemede verdiği 09.12.2004 tarihli ifadede; olaya ilişkin bilgi ve görgüsünü “

“Olay benim önümde meydana geldi. Otobüs normal otobüs durağında durdu, kapıları açtı, ölen kişi arka kapıdan otobüsten tamamen aşağıya indikten sonra kapaklanıp düştü. Ancak neden düştüğünü bilemiyorum…

….soruldu…

…otobüs ölen kişi inerken hareket etmedi. Ölen kişi indikten sonra hareket etti.”

” derken, 08.03.2005 tarihinde verdiği ifadede; “

“Ben otobüse Ulus’tan yolcu olarak bindim. Türk-İş Bloklarına gidecektim. Kazanın meydana geldiği Sayko durağı olarak bilinen durakta otobüs durdu. Ben de ineceğim için kalkmıştım, kapının yakınına geldim. Kapının ağzında düşerek hayatını kaybeden kişi vardı. O iniyordu, onun arkasında iki kişi daha vardı. Dördüncü kişi de bendim. Belirttiğim gibi otobüs durakta durmuştu. Önce ölen şahıs merdivenlerden iniyordu, ancak birden kendisi yere düştü. Bunun üzerine hepimiz de araçtan indik. Şahıs kaldırım taşının hemen yol tarafında yerde yatıyordu. Kazanın oluş şeklini böyle gördüm.”

” demek suretiyle anlattığı,

Buna göre, sanığın belediye otobüsünde şoför olarak çalıştığı, 75 yaşındaki N...Ş...’in ise bu otobüse yolcu olarak binip durakta inmek isterken düştüğü ve vücudunda meydana gelen kırıkların etkisiyle, olaydan 6 gün sonra öldüğü,

Anlaşılmaktadır.

Öte yandan; ihtilaf, ölenin otobüsün erken hareket etmesi sonucu mu düştüğü, yoksa inerken kendi kusuruyla mı düşerek yaralandığı noktasında toplanmaktadır.

Nitekim, bilirkişi heyeti de, birinci halde sanığın tamamen kusurlu olduğu, ikinci halde ise hiçbir kusurunun bulunmadığı kanaatine varmıştır.

Olaydan sonra kaldırıldığı hastanede bir süre yaşayan ve şuuru yerinde iken verdiği ifadede bindiği yerleri, indiği noktayı, olay anını ayrıntılı olarak anlatan maktûlün kaza tespit raporundaki tespitlerle önemli ölçüde bağdaşan beyanına itibar edilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Zira, 1929 doğumlu olup, maruz kaldığı yaralanmanın etkisiyle hastaneye kaldırılan maktûlün, bu ortamda yalan söylemesi için bir neden bulunmamaktadır. Kaldı ki, insanların kalabalık olarak bulundukları otobüs durağında gerçekleşen olayın ardından görgü tanığı belirlenememiş, olayı gördüğünü söyleyen diğer tanıklar ise olaydan çok sonra ortaya çıkmışlardır. Bu nedenle, bu tanıkların ifadelerini, maktûlün ifadesine nazaran üstün tutmayı gerektirecek bir sebep de mevcut değildir.

Bu nedenle, N...Ş...’in ölmeden önce verdiği ifadede de belirtildiği gibi, maktûl henüz otobüsten inmekte iken otobüsü erken hareket ettirmek suretiyle onun düşmesine ve yaralanarak ölmesine neden olduğu için taksirli ölümün gerçekleştiği olayda kusurlu bulunan sanık L...M....’nun mahkûmiyeti yerine, beraatına ilişkin direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle,

1- A... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.06.2007 gün ve 397-588 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın A...18. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.05.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu