Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU

Ceza Genel Kurulu         2008/9-253 E.  ,  2009/113 K.TAKSİRLE ÖLÜME NEDEN OLMAK,TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 72TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) (765) Madde 455CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) (647) Madde 4
"İçtihat Metni"Taksirle ölüme neden olma suçundan; 1- Sanık K...B...’in, 765 sayılı TCY’nın 455/1-son, 647 sayılı Yasanın 4, TCY’ nın 72 ve 95/2. maddeleri uyarınca sonuç olarak 1.362.945.000 TL ağır para cezası ile, 2- Sanıklar M...B.... ve A... R...D....’in, 765 sayılı TCY’nın 455/1-son, 647 sayılı Yasanın 4, TCY’nın 72. maddeleri uyarınca sonuç olarak 2.044.418.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmalarına, 3- Sanık İ...K...’ın ise beraatına ilişkin D... 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.05.2004 gün ve 592-378 sayılı hükmün sanıklar K..., M... ve A... R... müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının 04.10.2005 gün ve 157120 sayılı yazısıyla 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca iade edilmiştir. D... 5. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan lehe yasa değerlendirmesi sonunda 07.02.2006 gün ve 1030-55 sayı ile; 1- Sanık K... B...’in, 765 sayılı TCY’nın 455/1-son, 647 sayılı Yasanın 4, TCY’ nın 72 ve 95/2. maddeleri uyarınca sonuç olarak 1134 YTL adli para cezası ile, 2- Sanıklar M...B... ve A... R...D...’in, 765 sayılı TCY’nın 455/1-son, 647 sayılı Yasanın 4, TCY’nın 72. maddeleri uyarınca sonuç olarak 1701 YTL adli para cezası ile cezalandırılmalarına, 3-Sanık İ...K....’ın ise beraatine karar verilmiş, sanıklar K..., A... R.... ve M... müdafileri ile katılanlar tarafından temyiz edilen hüküm, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 12.11.2007 gün ve 1972-8151 sayı ile; “1- Sanık İ...K... ile ilgili olarak; Yargıtay C.Başsavcılığınca, lehe yasa uygulaması yönünden dosyanın iade edilmesinden önce sanık hakkında verilen beraat kararının kesinleşmiş olmasına rağmen, iade sonrası anılan sanık yönünden yeniden kurulan hüküm hukuken geçersiz bulunduğundan, katılan vekilinin bu sanığa yönelik temyiz isteminin CMK’nun 317. maddesi uyarınca reddine, 2- Katılan vekilinin sanıklar K... B..., M... B... ve A... R... D...’e yönelen temyizi ve anılan sanıklar müdafilerinin temyizlerine gelince; Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak; Okul bahçesinde bulunan bayrak direğinin eskiyen ipinin değiştirilmesi talimatını, okul müdür yardımcısı olan sanık M...B...’nın okul hizmetlisi olan sanık A...R...D...’e verdiği, sanık A... R... D...’in direk cıvata somunlarını gevşetip, söktükten sonra önlem almadan direği yatırmak amacıyla yardımcı bulmak için olay yerinden ayrıldığı, daha sonra direğin ölenin üstüne düşmesi şeklindeki olayı, okul müdürü olan sanık K...B...’in bilgisi ve talimatı dışında meydana geldiğinin anlaşılması karşısında; anılan sanığın kusurunun bulunmadığı, diğer sanıklar M... B... ve A...R... D...’in kusurlu oldukları gözetilmeden, sanık K... B...’e kusur izafe eden oluşa uygun olmayan bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde hüküm tesisi,”” isabetsizliğinden bozulmuştur. Yerel mahkeme ise 13.03.2008 gün ve 737-117 sayı ile; “...olay tarihinde M...B....’nın talimatı ile A...R...D...’in Atatürk büstünün yanındaki bayrak direğinin ipinin kopmuş olması nedeniyle direğin cıvatasındaki somunu gevşettiği, esasen iki cıvata ile monteli bulunan direğin diğer cıvata ve somunun usulüne uygun olarak takılmış bulunmadığı, her hangi bir tedbir almadan kendisine yardımcı aramaya başlayan A...R....D...’in okul binasına girdiği, bu sırada teneffüs zilinin çalması nedeniyle öğrencilerin teneffüse çıktığı, öğrenci M...S....Y...’ında dışarıya çıktığı, orada oynadıkları sırada cıvatası gevşetilmiş olan bayrak direğinin devrilerek onun başına isabet ettiği, bu nedenle kafa travmasına bağlı beyin kanaması sonucu öldüğü, olayın meydana gelmesinde okul müdürü sanık K...B...’in bilirkişi kurulunun 13.02.2004 tarihli raporun da belirtilen ve mahkememizce yerinde görülen gerekçelerine göre 2/8 oranında kusurlu olduğu, zira ilgili mevzuat hükümleri nazara alındığında bayrak direğinin ipinin eskidiğini ve sarkık olduğunu bayrak direğinin fotoğraflardan anlaşılacağı üzere bulunduğu konuma göre ilk başta okul müdürü olan bu sanığın fark etmesi gerektiği, bayrak direğini kaidesine bağlayan cıvatalarından birinin sökülmüş olduğunu ve somunun bulunmadığını tespit ederek takılmasını sağlaması gerektiği nazara alındığında; söz konusu aksaklıkları görüp düzeltmek isteyen müdür yardımcısı M...B...’ya kusur verilirken birinci derecede aksaklığı görmesi gereken K...B...'e kusur verilmemesinin oluşa uygun olmayacağı, zira görevi gereği söz konusu eksiklikleri birinci derecede bilmesi gerektiği bu nedenle olaydan haberdar olmaması şeklinde gerçekleşen olayda kusurun bulunmadığının kabul edilemeyeceği...”” gerekçeleri ile önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de sanıklar A...R...ve K...B... müdafileri ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının sanık İ...K... hakkında kurulan hüküm yönünden ““temyizin reddi””, diğer sanıklar hakkında kurulan hükümler yönünden ise ““bozma”” istemli 07.11.2008 gün ve 219275 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Sanık İ...K... hakkında yerel mahkemece 06.05.2004 tarihinde verilen beraat kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesine ve Özel Daire kararında da bu hususun açıkça belirtilerek temyiz isteminin reddine karar verilmesine karşın, yeniden kurulan hüküm hukuken yok hükmünde bulunduğundan katılan vekilinin sanık İ...K... hakkında kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CYUY’ nın 317. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede; Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; okul bahçesindeki bayrak direğinin devrilmesi sonucu öğrencilerinden M...S...Y...’ın ölümüyle sonuçlanan olayda okul müdürü olan sanık K... B....’in kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Özel Daire bozma kararından sonra yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile CYY’nın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında gerçekleştirilen değişiklikler sonucunda, bu maddede öngörülen objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde uygulanması olanağı bulunan ““hükmün açıklanmasının geri bırakılması”” kurumunun tatbik alanı genişletilmiş ve somut olayda tüm sanıklar hakkında uygulanabilir bir hale gelmiştir. Ancak yerel mahkemece direnme kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan bu hükme ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Oysa Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25 nolu kararı başta olmak üzere birçok kararında da vurgulandığı üzere, koşullu bir düşme nedeni olan ““hükmün açıklanmasının geri bırakılması”” kurumu (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin) objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır. Kurulan hükmün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlayan ve bu yönüyle sanık lehine sonuç doğurduğunda kuşku bulunmayan bu hukuki kurumun sanıklar hakkında uygulanıp uygulanmayacağı ise öncelikle yerel mahkemece değerlendirilmelidir. Öte yandan, sanık K...B...’in sabıkası bulunmakta ise de, 765 sayılı TCY’nın 459/2-son maddesi uyarınca taksirle yaralama suçundan verilen bu mahkûmiyetin 5271 sayılı CYY’nın 231/6. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yasal engel teşkil etmeyeceği de açıktır. Bu itibarla, diğer yönlerinin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmayan yerel mahkeme direnme hükmünün öncelikle, bu yasal değişiklik doğrultusunda değerlendirme yapılmamış olması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi, dosyanın esasına ilişkin inceleme yapıldıktan sonra 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun değerlendirilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- D...5. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.03.2008 gün ve 737-117 sayılı direnme hükmünün tüm sanıklar yönünden diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle açıklanan nedenle BOZULMASINA, 2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.05.2009 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu