Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2008/5-202 E., 2009/102 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/5-202 E., 2009/102 K.
CİNSEL İSTİSMARKİŞİYİ HÜRRİYETİNDEN YOKSUN KILMA
"İçtihat Metni"

Sanık R.... S....’in, nitelikli cinsel istismar suçundan 5237 sayılı TCY’nın 103/2 ve 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCY’nın 53. maddesinde sayılan haklardan yoksun kılınmasına, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden hak ve yoksunluğun şartlı tahliyeye kadar geçerli olmasına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise, 5237 sayılı TCY’nın 109/2-3-f,5 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığın mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar TCY’nın 53. maddesinde sayılan haklardan yoksun kılınmasına, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden hak ve yoksunluğun şartlı tahliyeye kadar geçerli olmasına ilişkin, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince 20.02.2007 gün ve 96-65 sayı ile verilen kararın, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 10.12.2007 gün ve 8776-9728 sayı ile;

“TCK’nun 53. maddesinde öngörülen haklardan hangilerinden yoksun bırakılmasına karar verildiği açıkça gösterilmeden yazılı şekilde genel olarak 53. maddenin uygulanmasına karar verilmesi”

” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise 14.02.2008 gün ve 37-41 sayı ile;

“5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 2. bölüm başlığında güvenlik tedbirleri olarak düzenlenen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmayı öngören 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53/1. madde hükmünün kasten bir suç işleyen ve bu söz nedeni ile de mahkemelerce hapis cezasına mahkûm edilen sanığa mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak uygulandığı,

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması gereken bu hakların seçimlik hak olarak düzenlenmediği,

Kasti bir suç işleyen ve bu suç nedeni ile de mahkemelerce hapis cezasına hükmedilen sanıklara 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesindeki tüm haklardan yoksun bırakılması gerekeceğinin amir hüküm bulunduğu,

Anılan Yasanın düzenleme biçimine ve lafzına göre belli haklardan yoksun kılınması konusunda mahkemelere bir seçenek tanınmadığı”

” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “

“onama”

” istekli, 04.08.2008 gün ve 144656 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanığın nitelikli cinsel istismar ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, sanığın açık ikrarı, mağdurenin ikrarı doğrulayan beyanı, doktor raporları ve nüfus kayıt örneklerine göre sanığa yüklenen eylemlerin sabit olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin uygulamasında hata yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.

5237 sayılı Türk Ceza Yasanın 53. maddesinde;

“(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

Yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir…

…” şeklindeki hüküm ile hak mahrumiyetleri ve kısıtlılıklar, güvenlik tedbiri olarak tek bir madde altında toplanmıştır.

Anılan maddenin 2. fıkrasının hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere, hak yoksunlukları kural olarak hapis cezasının infazı ile sınırlandırılmış, infaz tamamlanmakla herhangi bir yargı kararına gerek olmaksızın bu hak yoksunluklarının kendiliğinden ortadan kalkacağı öngörülmüş ancak, aynı maddenin 5. fıkrasındaki düzenleme uyarınca, 1. fıkrada sayılan hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlarda, infazın sona ermesinden sonra da, kararda ayrıca hükmedilmesi koşuluyla, hak yoksunluğunun bir süre daha devam etmesi sağlanmıştır. Yine maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlü hakkında 1. fıkranın (c) bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanılmasına ilişkin yasaklama hükmü uygulanamayacak, ayrıca cezası ertelenen hükümlü hakkında 1. fıkranın (e) bendindeki hak yoksunluğunun uygulanmamasına da karar verilebilecek, kısa süreli hapis cezası ertelenenler ile suçu işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış kişiler hakkında ise 1. fıkradaki hak yoksunluğuna hiçbir şekilde karar verilemeyecektir.

Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı gibi, “

“Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma”

” başlığı altında, yeni sistemde güvenlik tedbiri olarak düzenlenmiş bulunan ve mahkûmiyetin yasal sonucu olan bu hak mahrumiyetleri, mah¬

¬kûmiyetin doğal sonucu olduğundan, kararda gösterilmemiş olsa bile hükümlü açısından kaza¬

¬nılmış hakka konu olamazlar, başka bir anlatımla aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemezler.

Öte yandan, 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesinin 5. fıkrasında yüklenen suçun sabit olması halinde sanık hakkında mahkûmiyet kararı verileceği, 6. fıkrasında ise “

“yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine hükmolunacağı”

” öngörülmüştür.

Görüldüğü gibi, mahkûmiyet halinde mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirlerinin uygulanması gereken hallerde buna da hükmolunması esasen zorunludur. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, mahkûmiyetin yasal sonucu olması ve kazanılmış hakka konu olmaması nedeniyle her zaman infaz edilebileceğinden, bu hükmün uygulanmaması yalnız başına bozma nedeni olarak değerlendirilmemekte ve uygulamada eksikliğe işaret edilmekle yetinilmektedir. Ancak, hükmün başka bir nedenle bozulması halinde ya da Yerel Mahkemece TCY’nın 53. maddesinin yanlış uygulanması durumunda, bu hususların da bozma nedeni yapılacağı açıktır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Yerel Mahkemece, hiçbir ayrıma yer verilmeksizin sanığın, TCY’nın 53. maddesindeki haklardan yoksunluğuna karar verilmesinin ve ayrıca yalnızca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar kısıtlama uygulanabilecek iken, kendi altsoyu dışındakiler üzerindeki yetkilerini de kapsayacak şekilde uygulanması yasaya aykırıdır.

Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararı isabetsiz olduğundan bozulmasına, ancak, somut olayda TCY’nın 53. maddesinin 5. fıkrasının uygulanma koşulları bulunmadığından ve bozma nedeni yeni bir yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

1- Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2008 gün ve 37-41 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Bozma nedeni yeni bir yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca, halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, Yerel Mahkeme hükmünden her iki suç bakımından 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan;

“Sanığın mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinde tadat edilen haklardan yoksun kılınmasına,

TCK.nun 53. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden şartlı tahliyesine kadar geçerli olmasına”

” ibarelerinin çıkartılmasına;

Yerel Mahkeme hükmüne, çıkartılan metinlerin yerine;

“Sanığın, 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının a, b, c, d, e bentlerinde belirtilen haklarından, mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, kendi altsoyu üzerindeki, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise 1- c bendindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına”

” ibaresi eklenmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 14.04.2009 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 28.04.2009 günü yapılan ikinci müzakerede tebliğnamedeki isteme sonucu itibariyle uygun olarak oybirliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu