Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2008/5.MD-187 E., 2009/128 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/5.MD-187 E., 2009/128 K.
KAMU GÖREVİNİNİ VEYA HİZMET İLİŞKİSİNİN SAĞLADIĞI NÜFUZU KÖTÜYE KULLANMAKMÜTESELSİLEN CİNSEL SALDIRIDA BULUNMAK

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 43 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 62 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 102 ]
"İçtihat Metni"

Olay tarihinde İ...C... B.... olarak görev yapan sanık Z... S...’nin, zabıt katibesi olan mağdure M...T....’a karşı kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, müteselsilen cinsel saldırıda bulunmak suçundan, “

“…5237 sayılı TCY’nın 102/1-3 (b), 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak mahrumiyetine…

… ” ilişkin, Yargıtay 5. Ceza Dairesince 25.05.2007 gün ve 1 MD-4 sayı ile verilen hüküm, sanık tarafından temyiz edildiğinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.12.2007 gün ve 178-268 sayılı karar ile usule ilişen bir nedenden bozulmuş, bozmaya uyan Yargıtay 5. Ceza Dairesince de 02.05.2008 gün ve 1 MD- 2 sayılı karar ile; önceki ceza aynen tayin edilmiştir.

Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.06.2008 gün ve 309862 sayılı onama istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanığın İ...A...’nde Cumhuriyet Başsavcıvekili, mağdurenin ise, aynı yerde zabıt katibesi olarak görev yaptığı olayda, sanığın, sekiz ay boyunca kendisiyle birlikte çalışmak üzere görevlendirilmiş olan ve bu nedenle zaman zaman odasına gelmek zorunda kalan zabıt katibesi M....T...’a, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, önce sözle, devamında da sarılmak, saçını ve vücudunu okşamak, dudak ve boynundan öpmek suretiyle cinsel saldırıda bulunduğu iddiasına ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

Sanık hakkındaki soruşturmanın, İ....C... B.... E....Ö.... tarafından, Adalet Bakanlığı Müşteşarlık Makamına hitaben yazılan 30.05.2006 gün ve 7949 sayılı yazı ile başlatıldığı; yazıda, İ...C... B... zabıt katibesi M....T.... ve adliyede görevli başka bir bayanın İ.... C..... B... Z....S...’nin kendilerine cinsel tacizde bulunduğunu iddia ederek, olayın duyulmasını istemediklerini belirttiklerinin bildirildiği,

Anılan yazı üzerine yapılan soruşturma sonunda, sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 102/3-b, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı,

Kadro cetveline göre; sanık Z....S....’nin, 10.07.2004 tarihinden itibaren İ.... C.... B...., 1974 doğumlu olan mağdure M....T’ın ise 14.11.2003 tarihinden itibaren zabıt katibi olarak görev yaptığı,

Mağdurenin, personel işlerine bakan Cumhuriyet Başsavcıvekili E...A.... tarafından ilk kez görevlendirildiği 18.07.2005 tarihinden, görev yerinin değiştirildiği 11.04.2006 tarihine kadar Cumhuriyet Başsavcıvekilleri Z....S... ve Y....Ö...B.... ile birlikte çalıştığı,

Anlaşılmaktadır.

Görgü tanığı bulunmayan olayda, iddianın esasını, mağdure ile olayı daha sonra mağdureden duyduklarını ifade eden adliye personelinin ifadeleri oluştururken, suçu inkar eden sanık, tüm bu iddiaların kendisine hazırlanan bir komplonun parçası olduğunu ileri sürmüş ve mağdure ile birlikte çalıştıkları sırada iddia edilen eylemlerinin gerçekleştirilmesinin olanaklı olmadığına dair tanıklar dinletmiştir.

Ceza Genel Kurulunca yapılan inceleme sırasında; olay yerinde yapılacak bir keşifle; olay yerinin fiziki özelliklerinin bizzat gözlemlenmesi, savunma tanıkları başta olmak üzere tüm tanıkların ve mağdurenin ifadelerinin denetlenmesi ve bu suretle sanığın odasında iddia edildiği şekilde bir olayın yaşanması halinde bitişik odalarda oturanların veya koridorda bulunan görevlilerin bundan kaynaklanacak gürültüyü duyup duyamayacaklarının belirlenmesi gerekirken eksik soruşturma ile karar verildiğinin öne sürülmesi üzerine bu husus önsorun olarak değerlendirilmiş, yapılan oylamada, oyçokluğu ile eksik araştırmanın bulunmadığı kabul edilip, olayın esasına ilişkin görüşmelere geçilmiştir.

Olayla ilgili olarak ifadesine başvurulanlardan;

Mağdure M....T....’ın; çalışmaya başladıktan sonraki 20. günden itibaren sanığın kendisine karşı konuşma ve hitap tarzını giderek değiştirdiğini, bu bağlamda kendisinden hoşlandığını, kendisine aşık olduğunu söylemeye başladığını, tüm uyarılarına rağmen bu hareketlerin dozunu sürekli olarak arttırdığını, odada kimsenin olmadığı zamanlarda arkadan sarılmaların, elle okşamaların, boyundan ve dudağından öpmeye kalkışmaların başladığını, bu hareketlerin zora dayalı olarak yapıldığını, 7 ay devam eden bu süreçte utandığı ve izah etmekte zorluk yaşayacağını düşündüğü için olan biteni kimseye anlatamadığını, daha sonra dayanacak gücü kalmadığında olaylardan Yazı İşleri Müdürü S....Ş....’e bahsederek sanıkla çalışmak istemediğini söylediğini, bunun üzerine Yazı İşleri Müdürü tarafından görev yerinin değiştirildiğini, ancak sanığın Başsavcıvekili E....A.... ile konuşarak bu değişikliği engellediğini, sanığa değil ama onun makamına duyduğu saygı çerçevesinde aşırı tepki vermekten kaçındığını, bunun üzerine sanığın daha da ileriye giderek, seni görünce organım dikleşiyor, tahrik oluyorum gibi sözler söylemeye başladığını, zorla öpme ve okşama hareketlerinden dolayı her defasında odadan çıkınca lavaboya gidip kustuğunu, bu olaylar nedeniyle migren krizlerine girdiğini, sinir sıkışması yaşadığını, ailesinden utandığını, sanıktan kurtulmak için gerçekte olmadığı halde nişanlı olduğunu söylemesine rağmen sanığı engelleyemediğini, çok istemesine rağmen nasıl bir tavırla karşılaşacağından emin olmadığı için personelden sorumlu Başsavcıvekili E.....A...’e durumu anlatmaya cesaret edemediğini, son çare olarak durumu E....A....’e anlattığında, onun da Başsavcıya aktardığını, bu aşamadan sonra önceleri isminin bu olay nedeniyle yıpranacağı, ailesinin üzüleceği ve sanığın mesleki konumu nedeniyle daha kötü şeyler olabileceği korkusuyla sanık hakkında soruşturma açılması hususunda ısrarlı olmadığını ifade ederek, şikayetçi olduğunu ancak davaya katılmak istemediğini,

Yazı İşleri Müdürü S....Ş...’in; görgüye dayanan bir bilgiye sahip olmamakla birlikte, mağdurenin sanıkla çalışmaktan rahatsız olduğunu beyan ederek çalışma yerinin değiştirilmesini istediğini, kendisinin bu olaydan kimseye bahsetmediğini, bir fırsatını bulduğunda mağdureyi sanığın yanından alarak başka bir yerde görevlendirmek için taslak hazırladığını, ancak durumu öğrenen sanığın müdahale etmesi nedeniyle bu değişikliğin gerçekleştirilemediğini,

Personelden sorumlu Başsavcıvekili E....A....’in, olaydan en son aşamada mağdurenin kendisine gelmesiyle haberdar olduğunu, durumu Başsavcı’ya ilettiğini, daha önceki görev yeri değiştirme teşebbüsünü de sonradan duyduğunu,

Başsavcıvekili İ...B.....’nın; olayın E...A.... tarafından kendisine anlatıldığını, bu arada odaya mağdure ile Yazı İşleri Müdürü’nün geldiklerini, mağdureye ayrıntıya girmeden; "bak kızım senin söylediklerin çok önemli bir itham, yanılıyor olabilir misin" diye sorduğunda, mağdurenin ağlayarak 32 yaşında olduğunu, doğru davranışla yanlışı ayırt edebileceğini belirtip tepki gösterdiğini, daha sonra kendisini yeniden çağırarak baş başa görüştüğünde, maruz kaldığı hareket ve yaşadığı olaylar sebebiyle çok üzgün ve dolu olduğunu belirtip, maruz kaldığı bu olayın gizli kalmasını istediğini, çok yıprandığını, daha fazlasını kaldıramayacağını bildirdiğini, olayın açığa çıkmasının ardından M....'in görev yerinin değiştirilmesinden daha önce seminer dolayısıyla Ç...'ye gitmiş bulunan sanığın haberinin olmadığını, göreve başladığında ise arayarak katibin görev yerinin neden değiştirildiğini sorduğunu, kendisinin Başsavcının emir verdiğini söylemesi üzerine, Başsavcıya durumu kim iletti dediğini, kendisinin de galiba kızın kendisi konuşmuş şeklinde beyanda bulunduğunu,

Başsavcı E....Ö....’in; olayın kendisine Başsavcıvekili E...A.... tarafından iletilmesi üzerine mağdure ile konuştuğunu, mağdurenin anlatımı üzerine de durumu Adalet Bakanlığına bildirdiğini,

Mağdurenin emrinde çalıştığı diğer Başsavcıvekili olan Y....Ö...B...’nın; olayın ortaya çıkması üzerine yapılan görev değişikliğinden yaklaşık bir ay önce mağdurenin kendi yanına geldiğinde çok üzgün göründüğünü, sebebini sorduğunda Z...S...'nin kendisine kötü davrandığını, azarladığını, bu nedenle onunla çalışmak istemediğini söylediğini, mağdurenin yapı itibariyle hassas, alıngan ve güvenilir bir kız olduğunu, kendisinin mağdureyi amirin davranışlarına üzülmemesi gerektiğini, amirin zaman zaman azarlayıp, zaman zaman da gönül alıcı davranışlar sergileyebileceğini söyleyerek teselli etmeye çalıştığını, ancak bundan kısa bir süre sonra yine bir gün ağlayarak yanına gelen mağdurenin artık dayanamayacağını ifade ettiğini, bunun üzerine, git bu konuyu ilgili arkadaşımıza bildir dediğini, daha sonra mağdurenin E....A.....’e, onun ardından da Başsavcı’ya gitmesi ve olayları anlatması nedeniyle görev yerinin değiştirildiğini öğrendiğini, Z....S....'nin bazı kereler M....'in katipliğinden yakındığını, görev yeri değiştirildiğinde sanığın Ç...'de seminerde bulunduğunu, döndüğünde ise, “

“M....'i bizden almışlar”

” diye sorduğunu, kendisinin de, “

“iyi ya sen de istiyordun, isabet olmuş”

” şeklinde cevap verdiğini,

Buna karşılık; İ.... Adliyesinde hizmetli olarak çalışan A...Y...’ün, sanığın da odasının bulunduğu yaklaşık 50 metre uzunluğundaki koridorun güvenliğini sağlamak için görev yapan polis memuru M....Ö....’ün, sanıkla bitişik odalarda oturan Cumhuriyet Savcısı E... B....’ın ve sanığın odasının bulunduğu koridorda odası olan Cumhuriyet Başsavcıvekili İ...F... K...’nin; sanığın odasına zaman zaman girip çıktıklarını, sanığın mağdureye kötü davrandığına veya mağdurenin bağırdığına dair bir olaya tanık olmadıklarını,

Beyan ettikleri görülmüştür.

Sanık ise; uzun yıllar Cumhuriyet savcısı ve Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptığını, parlak bir mesleki geçmişe ve mutlu bir aileye sahip olduğunu, bir komplo ile karşı karşıya bulunduğunu, kendisiyle çalışmak üzere görevlendirilmiş olan katibe M... T....’ın yeterli tecrübeye sahip bulunmadığından ondan yeterince randıman alamadığını, bu yüzden onunla çalışmaktan memnun olmadığını, değiştirilmesini istediğini, ancak kendisini kırmamak için bunda aceleci davranmadığını, katipteki performans düşüklüğü nedeniyle zaman zaman gerildiğini ve sinirli davrandığını, mağdurenin de bunu hissederek bana neden sert davranıyorsunuz diye yakınmada bulunduğunu, kendisinin başka bir katiple çalışmak istediğini ima etmesi nedeniyle de mağdurenin bu görevden ayrılmayı talep ettiğini, kendisi Ç....’de seminerde iken bu değişikliğin yapıldığını, sevk kağıtlarını da imzaladığı için odasının çok girilip çıkılan bir oda olduğunu, bu ortamda mağdurenin iddia ettiği eylemlerin gerçekleştirilmesinin mümkün olamayacağını, dolayısıyla suçsuz olduğunu söylemiştir.

Bütün bu kanıtlar bir arada değerlendirildiğinde; görgü tanığı bulunmayan olayda, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olarak inkarda bulunabileceği düşünülen sanık savunması yerine, saptanabilen başka bir amacı bulunmadığı gibi, henüz genç ve bekar bir genç kız olması nedeniyle kendi iffetine zarar verecek şekilde yalan da söyleyemeyeceği değerlendirilen mağdurenin, baştan itibaren kendi içinde tutarlı, Yazı İşleri Müdürü S... Ş..., Başsavcıvekilleri E....A...., Y...Ö...B..., İ...B... ve Başsavcı E...Ö...’in ifadeleriyle de uyum gösteren iddialarına itibar etmek gerekmiştir.

Bu itibarla, Başsavcıvekili olarak görev yapmakta olan sanığın, kendisiyle birlikte çalışmak üzere görevlendirilen ve bu nedenle çeşitli vesilelerle odasına girmek zorunda kalan zabıt katibesi mağdureyi sözle taciz etmek, okşamak ve öpmek suretiyle zincirleme olarak kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak cinsel saldırıda bulunmak suçunu işlediği anlaşıldığından, sanığın temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan;

İki Genel Kurul üyesi önsorun ile ilgili olarak yapılan oylamada, “

“olay yerinde keşif yapılarak ifadelerin denetlenmesi gerektiği halde, eksik soruşturma ile karar verilmiş olması nedeniyle,”



Üç Genel Kurul üyesi ise, “

“beraat yerine mahkûmiyet hükmü verilmesi”

” isabetsizliğinden,

Bozma kararı verilmesi yönünde karşıoy kullanmışlardır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 02.05.2008 gün ve 1 MD-2 sayılı hükmünün ONANMASINA,

2- Dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.05.2009 günü yapılan müzakerede, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu