Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY CEZA GENEL KURULU


Ceza Genel Kurulu 2008/4-175 E., 2009/145 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/4-175 E., 2009/145 K.
GÖREVDE YETKİLİ KÖTÜYE KULLANMAK

765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 240 ]
3289 S. SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ H... [ Madde 14 ]
"İçtihat Metni"

Görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan sanık H...C...’ın beraatına ilişkin, A... 26. Asliye Ceza Mahkemesince 29.05.2007 gün ve 309-460 sayı ile verilen hüküm, katılan kurum vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 10.12.2007 gün ve 9144-10552 sayı ile;

“V..... Federasyonu başkanı olan sanığın, 3289 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca G.... ve S...G...Müdürlüğüne (5105 sayılı Yasa ile eklenen ek 9. madde hükmüne göre federasyona) ait olan lige katılım, tescil, lisans, vize, transfer v.b. işlemler ile ilgili gelir niteliği taşıyan paraları G.... ve S.... G.... Müdürlüğünün hesapları yerine, G.... Müdürlük ile herhangi bir hukuki bağı bulunmayan ve yine kendi başkanı olduğu V.... Vakfına bağış adı altında aktarılmasına neden olarak kamu zararına oluşmasına sebebiyet verdiğinin anlaşılmasına karşın, yasal olmayan gerekçelerle beraat kararı verilmesi”

” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme ise, 17.04.2008 gün ve 226-309 sayı ile;

“Dosyada mevcut belge ve bilgilerin incelenmesinde v.... federasyonunun ana statüsünün 22.03.2005 tarihinde 25763 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı görülmektedir.

İddianamenin dayanağını teşkil eden B.....G... ve S....G.... Müdürlüğünce düzenlenen soruşturma raporunun ise 2001-2002-2003-2004 yıllarına ilişkin olduğu tartışmasızdır.

29.05.2007 tarihli kararımızın gerekçesinde açıklandığı üzere tüm yasal düzenlemeler birlikte ve birarada değerlendirildiğinde sanığın V...... Federasyonu başkanı olarak görev yaptığı 2001-2002-2003-2004 yıllarında lige katılım, tescil, lisans, vize, transfer vb işlemler için yapılan ödemelerin 3289 sayılı Yasanın 14. maddesine göre gençlik ve spor genel müdürlüğünün geliri sayılmış olmakla birlikte bu tür gelirlerin değişik kulüplerce bağış adı altında v..... federasyonuna yapılan bağışların sanığın yetkilisi olduğu vakfa aktarılarak buradan voleybol ile ilgili harcamaların yapıldığı tartışmasız ise de, soruşturma evrakı ve eki belgelerin incelenmesinde bağış yapan spor kulüplerince voleybol vakfına bağış ve ödeme yapılması hususunda sanığın başkanı olduğu v.....federasyonunca alınmış herhangi bir karar ve verilmiş herhangi bir talimata rastlanmadığı, 3289 sayılı Yasanın 14. maddesine göre söz konusu gelirler, genel müdürlük geliri olarak gösterilmiş ise de, bu tür gelirlerin voleybol vakfına bağış adı altında yapılmasını engelleyecek ve önleyecek herhangi bir hükmün olmadığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan 3289 sayılı Yasada 5105 sayılı Yasa ile eklenen ek-9 maddesi ile anılan gelirlerin federasyon geliri olarak gösterilmiş ise de, soruşturmaya konu harcamaların 2001-2002-2003-2004 yıllarını kapsadığı, voleybol federasyonunun ise 22/03/2005 tarihinde özerk yapıya kavuştuğu ve dolayısıyla 5105 sayılı Yasa ile talep halinde voleybol federasyonunun geliri sayılabilecek söz konusu gelirlerin suç oluşturabilmesi için ancak 22/03/2005 tarihinde sonraki harcamaları kapsaması gerekmektedir. Halbuki olayımızda suça ve şikayete konu harcamalar yukarıda açıklandığı üzere 2001-2004 yıllarını kapsamaktadır.

Yüksek Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre 765 sayılı TCK’nın 240. maddesinde belirtilen görevi kötüye kullanmak suçunun oluşumu için görev sırasında sahip olunan yetkinin kötüye kullanılması niteliğinde olup, bu suça aynı zamanda ‘

‘görevde yetkiyi kötüye kullanma’ suçu da denildiği, bu suçun oluşumu için yasaya aykırı biçimde yapılan işin memurun yasal görevi olması gerektiğidir.

Ancak dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere göre soruşturmaya konu ve sanığın görev yaptığı yıllar itibariyle 3289 sayılı Yasanın 14. maddesine göre lige katılım, tescil, lisans, vize, transfer gibi gelirlerin G.....ve S.....G.... Müdürlüğünün görevi olup voleybol federasyonu başkanı olan sanığın, Federasyona bağış adı altında yapılan bu gelirleri G.... ve S....G.... Müdürlüğüne aktarılması konusunda yasalarla kendisine verilmiş herhangi bir yükümlülüğü ve görevi bulunmamaktadır.

V..... Federasyonu ana statüsü 22.03.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, bu tarihten önce sanığın söz konusu gelirleri toplama yetkisi yoktur.

Bu itibarla Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin V..... Federasyonu başkanı olan sanığın 3289 sayılı yasanın 14. maddesi uyarınca G.... ve S.....G.... Müdürlüğüne (5105 sayılı yasa ile eklenen ek-9 maddesi gereğine Federasyona) ait olan lige katılım, tescil, lisans, vize, transfer gibi işlemlerle ilgili gelir niteliği taşıyan paraları sanığın g... ve s....g..... müdürlüğü yerine genel müdürlükle ilgisi olmayan ve başkanı olduğu vakfa bağış adı altında aktarılmasına neden olarak kamu zararının oluşmasına sebebiyet verdiği yönündeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Nitekim Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 16.06.1993 tarih ve 3131-4836, 08.02.1994 tarih ve 8748-874 esas ve karar sayılı ilamlarında sanığın görev alanına girmeyen fiilleri dolayısıyla TCK 240. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmayacağı belirtilmiştir.

TCK 240. maddesinde açıklanan görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu için yukarıda açıklandığı üzere memurun yasal olarak kendisine tanınan yetkiyi aşması, yasanın ön gördüğü şekil şartına uymaması, takdir hakkını amaç dışında kullanması ve yasal düzenleme ile kendisine verilen görevi yasaya aykırı biçimde yapması gerektiği ancak olayımızda yukarıda açıklandığı üzere suçlamaya konu lige katılım, transfer, vize, tescil, lisans gibi gelirlerin suç tarihi itibariyle alınmasının sanığın görevi olmadığı, bu sebeple görevi olmayan bir fiilden dolayı sanığın görevde yetkiyi kötüye kullandığından söz edilmesinin olanaksız olduğu, tüm bu sebeplerle sanığın üzerine atılı suçun sonuç itibariyle yasal unsurlarının oluşmadığından önceki kararımızda direnilerek sanığın beraatine karar vermek gerekmiştir”

” gerekçeleriyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “

“bozma”

” istekli 20.06.2008 gün ve 121503 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilen dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanığa yüklenen görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Ancak, dosyanın esasının görüşülmesine geçilmeden önce, bir kurul üyesi tarafından, Yerel Mahkeme kararının direnme niteliğinde olmadığı, eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hüküm niteliğinde olduğunun ileri sürülmesi üzerine, bu husus Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak öncelikle ele alınarak değerlendirilmiştir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Yerel Mahkemece ilk hükümde özetle, sanığa yüklenen eylemin yasalarda suç olarak tanımlanmadığı, elde edilen gelirlerin usulsüz harcandığına ilişkin bir iddia bulunmadığı gibi, atılı eylem nedeniyle kişilerin ya da kamunun bir zararının ve sanığın suç kastının da bulunmadığından bahisle beraat kararı verilmiştir.

Bozmadan sonra yapılan yargılamada ise, ilk hükmün gerekçesinde yer almayan söz konusu gelirlerin alınmasının sanığın görevi olmadığı ve bu nedenle yüklenen görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesine de dayanılarak önceki kararda direnildiği belirtilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;

a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,

b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,

c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan eni kanıtlara dayanmak,

d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,

Suretiyle verilen hüküm; özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.

Somut olayda, Yerel Mahkemece, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik bir gerekçeye dayanılarak karar verilmiştir. İlk hükümde bulunmayan bu husus, Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Dairece denetlenmeyen bir konunun ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine de yasal olanak bulunmamaktadır.

Bu itibarla Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın eylemli uyma nedeniyle temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Saptanan eylemli uyma nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 02.06.2009 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu