Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 7. HUKUK DAIRESI


7. Hukuk Dairesi 2008/3654 E., 2008/3207 K.

7. Hukuk Dairesi 2008/3654 E., 2008/3207 K.
"İçtihat Metni"

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi.

Gereği görüşüldü:

İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgeler eşliğinde saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Davalı tarafın dayandığı 11.4.1972 tarih, 4 sayılı tesbite dayanak yapılan tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki haritada, tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde gösterilmediğinden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermeyen bu nedenle yargı denetimine açık olmayan harita ve eki rapor yetersizdir.

O halde saptanan dava niteliği az yukarıda vurgulanan olgular dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı tarafın tutunduğu tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri, haritasıyla ve dayanağı tescil ilamıyla birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden onaylı örneği getirtilmeli, bundan sonra, dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu 195 ada 3 ve 8 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan tapu kaydının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı olduğu saptandığı takdirde usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tapu kaydının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, fen elamanı tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde çekişmeli taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının tescil hükmü ile oluştuğu, haritasının bulunduğu dikkate alınarak 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca tutunulan tapu kaydının kapsamının haritasına göre belirleneceği düşünülmelidir.

Gerçekten önceki günlü keşif tutanağına yansıyan bilgi ve belgelere göre tesbite dayanak yapılan davalı tarafın dayandığı tapu kaydının dayanağı haritanın yerine ne biçimde hangi poligon ve röper noktalar esas alınarak uygulandığı uzman bilirkişi raporu ve eki haritadan anlaşılamamaktadır. Her ne kadar uzman bilirkişi haritayı yerine uyguladığını belirtmiş ise de raporunda bu doğrultuda açıklamaya yer verilmemiştir.

O halde saptanan bu olgular dikkate alınarak davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı haritanın ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi aracılığı ile haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, bu yolla davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamı 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun şekilde belirlenmeli, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye tapu kaydında tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazın tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının dayanağı haritanın kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, dava konusu taşınmazın tümü yada bir bölümü dayanılan kaydın kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilirken davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının tescil hükmü ile oluştuğu göz önüne alınarak dayanağı tescil ilamında hazinenin taraf olup olmadığı, sözü edilen ilamın konusu ve kapsamı duraksamasız belirlenmeli bu olgular eşliğinde taraflar arasında koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hüküm bulunup bulunmadığı saptanmalı, kesin hükmün, mahkemece istek olmasa da yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği olumsuz dava koşulu olduğu kesin hükmün varlığı halinde aynı taşınmaz yada taşınmazlara ilişkin sonraki günlü uyuşmazlıkların önceki günlü kesin hükme göre çözümleneceği düşünülmeli, sözü edilen ilamın taraflar arasında koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hüküm oluşturmadığı saptandığı takdirde güçlü delil niteliğinde olduğu, yerleşik Yargıtay uygulamasına göre güçlü delilin aksinin ise daha güçlü delillerle kanıtlanabileceği düşünülmeli, kesin hükmün taraflarını akdi ve irsi haleflerini de bağlayacağı dikkate alınmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13, 20, 14 ve 18. maddeleri hükmü eşliğinde deliller değerlendirilirken özellikle kaydın kapsamı belirlenirken davalı tarafın tutunduğu tesbitin dayanağı tapu kaydında kuzeyde meranın sınır tarif edildiği taşınmazın kuzeyinde ise eylemli biçimde orman bulunduğu göz önüne alınmalı, ayrıca bu doğrultuda dava dosyasına yansıyan bilgi ve belgelerde göz önünde tutularak toplanan ve toplanacak tüm deliller bu çerçevede değerlendirilip sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece bu doğrultuda bir araştırma, uygulama ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 17.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu