Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 4. CEZA DAIRESI


4. Ceza Dairesi 2009/13 E., 2009/2729 K.

4. Ceza Dairesi 2009/13 E., 2009/2729 K.
BAĞLILIK KURALIBİRLİKTE FAİLLİKEVLENME OLMAKSIZIN DİNSEL TÖRENLE EVLENMESUÇA İŞTİRAKYARDIM ETME

5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 230 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 37 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 39 ]
5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 40 ]
765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 65 ]
"İçtihat Metni"

Evlenme olmaksızın dinsel törenle evlenme suçundan sanık Beşir'in, 5237 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 230/5, 50, 52. maddeleri gereğince 1200 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (K.çekmece İkinci Sulh Ceza Mahkemesi)'nce verilip kesinleşen, 02.07.2008 günlü kararın, Adalet Bakanlığı tarafından 21.11.2008 gün 56203 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.12.2008 gün ve 261959 sayılı tebliğnamesiyle Daireye gönderilen dava dosyası incelendi.

Tebliğnamede "Dosya kapsamına göre; suç tarihinin 10.09.2005 olduğuna ilişkin hususun mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunduğu gözetilerek yapılan incelemede, evlenme olmaksızın dini törenle evlenme suçunun sanıklarının evlenen kadın ve erkek oldukları, suç tarihi itibariyle reşit olan diğer sanıklar Yunus ve Hazal'ın, evlenme olmaksızın evlenmenin dini törenini yaptıranlar oldukları, bu sanıkların fiillerine sanık Beşir'in iştirak etmesinin mümkün bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.

Gereği görüşüldü;

5237 sayılı TCY'nin 37. maddesinin 1. fıkrasında "Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur." 39. maddesinin 1. fıkrasında "Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez." 2. fıkrasında "Aşağıdaki hallerde kişi, işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur: a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek, b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak, c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak." 40. maddesinin 1. fıkrasında "Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler gözönünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır. 2. fıkrasında "Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise, azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur." 3. fıkrasında "Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir." Anılan Yasa'nın 230. maddesinin 5. fıkrasında ise "Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir." hükümleri yer almaktadır.

İncelenen dosyada, yer alan iddianamede sanık Beşir'e yükletilen eylemin, dinsel töreni gerçekleştirecek imamı törenin yapılacağı yere getirmek olduğu görülmektedir. Mahkeme, bu eylem olmadan dinsel törenle evlenmenin gerçekleştirilemeyeceği gerekçesiyle sanığın hukuki durumunu, fiili doğrudan birlikte işleyen fail konumuna göre belirlemiştir. 5237 sayılı TCY'nin 230/5. maddesinde düzenlenen suçun yasal tanımında öngörülen fiil, aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptırmaktır. Bu suçun faili, yasal tanımda öngörülen dinsel törenle evlenmeyi gerçekleştiren, bir başka deyişle evlenen kişilerdir. Sanık Beşir evlenen kişi olmayıp, yasal tanımda yer alan fiili de gerçekleştirmemiştir. Bu nedenle ceza sorumluluğunun, 5237 sayılı TCY'nin 37/1. maddesine dayandırılması olanaksızdır. Mahkemenin benimsediği sanığın eylemi olmasaydı bu evlenme işlemi de gerçekleştirilemeyecekti biçimindeki kabulün, suç tarihi itibariyle uygulama olanağı bulunmayan 765 sayılı TCY'nin 65/son maddesi hükmünden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Oysa, 5237 sayılı TCY'nin suça iştirake ilişkin düzenlemelerinde benzer bir hükme yer verilmemiş ve suça iştirakten doğan ceza sorumluluğu bağlılık kuralı ile açıklanmıştır. 5237 sayılı TCY'nin 40. maddesine göre şerikin cezai sorumluluğu açısından gerekli ve yeterli olan koşul, failin esas fiili kasten gerçekleştirmesi ve bu fiilin hukuka aykırı olmasıdır. Şerikin yasal tanımdaki haksızlıkla ilişkisi doğrudan değil, fail aracılığıyla olmaktadır. Eylemi yasal tanımdaki haksızlığı gerçekleştirecek nitelikte bulunmayan şerik, faille arasında bulunan doğrudan kişisel bağlantısı nedeniyle sorumlu tutulmaktadır. Somut olayda da sanıklar Yunus ve Hazal, yasal tanımdaki fiili kasten gerçekleştirmişlerdir. Gerçekleştirilen dinsel törenle evlenme fiilinin hukuka aykırı olduğu da açıktır. Sanıklardan Yunus'un babası olan sanık Beşir, yasal tanımdaki dinsel törenle evlenme fiilini gerçekleştirmemiş, sadece dinsel töreni yapacak imamı eve getirmiştir. Sanığın bu eylemi, anılan Yasa'nın 39/2-c maddesi kapsamında suçun icrasını kolaylaştıran yardım niteliğindedir. Mahkemenin sanığın cezai sorumluluğunu belirlerken dayandığı gerekçenin ve ceza uygulamasının hukuka aykırı olduğunda kuşku yoktur.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, evlenme olmaksızın dinsel törenle evlenme suçundan sanık Beşir hakkında K.çekmece İkinci Sulh Ceza Mahkemesi'nce kesin olarak verilen, 02.07.2008 gün 2008/205-817 sayılı kararın, 5271 sayılı CYY'nin 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), aynı yasa maddesinin 4-d fıkrası hükmüne göre, karardaki hukuka aykırılık daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle; sanığa 5237 sayılı TCY'nin 230/5. maddesi gereğince verilen 2 ay hapis cezası, aynı Yasa'nın 39/2-c maddesi göndermesiyle 39/1. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirilerek sanığın 1 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza, anılan Yasa'nın 50/1-a ve 52. maddeleri gereğince sanığın şahsi, sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak günlüğü takdiren 20 TL'den paraya çevrilmek suretiyle, sonuç olarak sanığın, 600 TL adli para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA, karardaki öbür hususların olduğu gibi bırakılmasına, 18.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu