Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 3. HUKUK DAIRESI


3. Hukuk Dairesi 2009/12879 E., 2009/15643 K.

3. Hukuk Dairesi 2009/12879 E., 2009/15643 K.
ECRİMİSİLELATMANIN ÖNLENMESİKİRA SÖZLEŞMESİ

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 973 ]
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 977 ]
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 995 ]
"İçtihat Metni"

Dava dilekçesinde men'i müdahale ve 27000 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü, kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü.

Davacı vekili dilekçesinde, dava dışı idareye ait hizmet binasının duvarını ihale yolu ile kiraladığını, bu duvarda davalı İ... Mobilya'ya ait reklamın bulunduğunu, davalıya ihtar gönderilmek suretiyle işgale son verilmesinin istendiğini, ancak son verilmediğini beyan ederek, men'i müdahale ve 27000 YTL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında, reklam işi konusunda, dava dışı reklam şirketi ile anlaştıklarını, reklamı takma ve sökme işinin bu reklam şirketine ait olduğunu, bu nedenle de sorumluluk reklam şirketinde olup, husumetin ona yöneltilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

Mahkemece, men'i müdahale konusunda karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil yönünden ise, davanın kısmen kabulü ile 16000 YTL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.

HGK'nın 01.11.2000 tarih ve 2000/3-1341-1584 sayılı kararında; "Ecrimisil, hak sahibi zilyedin, kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminattır." şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre ecrimisil davası, taşınmazın maliki ya da zilyedi tarafından açılabilir. TMK'nın 973. maddesine göre; "Bir şey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir." Aynı Kanun'un 977. maddesine göre "zilyetlik, şeyin veya şey üzerinde hakimiyeti sağlayacak araçların, edinene teslimi veya edinenin önceki zilyedin rızasıyla şey üzerinde hakimiyeti kullanacak duruma gelmesi halinde devredilmiş olur."

Somut olayda; davacı, dava konusu edilen duvarı ihale yolu İle kiralamış, 06.01.2005 tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi imzalanmıştır. Ancak, bu kira sözleşmesi ile davacıya yer teslimi yapılmamıştır.

Dolayısıyla, davacı, taşınmaz kendisine teslim edilmeyen kiracıdır.

Sorun bu nedenle zilyet olmayan kiracının, kiraladığı taşınmazı haklı bir nedene dayanmadan işgal eden kişiden tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, 08.03.1950 gün ve 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında, başkasının malını haklı bir nedene dayanmadan işgal edenin fiili, "haksız fiil" olarak nitelendirilmiş ve kararın sonuç bölümünde tazminat talep edebilmek için "malik veya zilyet" olmak koşulu getirilmiştir.

Davacı, Hazine adına kayıtlı taşınmazı, "Gelirler Genel Müdürlüğü'nden" yaptığı kira sözleşmesi uyarınca kiralamış, ancak kiralananı teslim almamış, bu nedenle de taşınmazın zilyedi olmamıştır.

Borç ilişkisi (kira sözleşmesi), sadece alacaklı ile borçlu (kiraya veren-kiracı) arasında nisbi sonuçlar doğurduğundan, üçüncü kişilere borç (yükümlülük) yüklemediğinden, ilke olarak üçüncü kişiler tarafından ihlal edilmezler.

Ancak, borç ilişkisinin (kira sözleşmesinin) konusunu oluşturan şey (kiralanan) ihlal anında alacaklının zilyetliğinde ise, bu gibi akdi ilişkilerde üçüncü şahıs kiracının zilyetliğini ihlal ederse, alacaklı kiracı üçüncü şahsa karşı tazminat davası açabilir. Ancak burada alacaklının açacağı tazminat davasının hukuki sebebi, üçüncü şahsın borç ilişkisini değil, zilyetliği ihlal etmiş olmasıdır.

Kendisine taşınmaz teslim edilmemiş olan, bu itibarla da zilyet olma imkanı bulunmayan davacının, iade ile mükellef zilyedin sorumluluğunu düzenleyen TMK'nın 995. maddesine dayanarak kötü niyetli zilyedin (davalının) elde ettiği semerelerden dolayı tazminat talep etme imkanı da bulunmamaktadır. Zira, bu hükmün uygulanabilmesi için, zilyedin iade yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması gerekir. Olayda işgal edenin, yani davalının taşınmazı davacıya iade yükümlülüğü bulunmadığı gibi, zilyet olmayan kiracının taşınmazın zilyetliğini devrini talep hakkı da bulunmamaktadır.

Tüm bu nedenle, alacak hakkına üçüncü kişilerce elatılmış bulunan zilyet olmayan kiracı davacılar, uğradığını ileri sürdüğü zarara katlanmak ya da kiralayana karşı kiralananın teslim edilmemesinden doğan zararlarının tazmin edilmesini istemek zorundadır.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu