Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 15. HUKUK DAIRESI


15. Hukuk Dairesi 2009/336 E., 2009/1793 K.

15. Hukuk Dairesi 2009/336 E., 2009/1793 K.
AÇIK AYIPESER SÖZLEŞMESİGİZLİ AYIPİHTAR

818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 355 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 359 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 360 ]
818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 362 ]
"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :

Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, icra takibine borçlu davalının vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Beykoz İcra Müdürlüğü'nün 2006/1750 takip sayılı dosyası kapsa-mından; davacı şirketin, davalı şirket hakkında adi takip yoluyla başlatmış olduğu icra takibinde, 15.06.2006 tarihli ve 4.162,45 YTL ve 27.07.2006 tarihli ve 66.823,40 YTL bedelli iki adet faturayı dayanak alarak 70.985,00 YTL asıl alacak ile 1.800,00 YTL işlemiş temerrüt faizinin toplamının tahsilini istediği ve takip borçlusu davalının süresindeki itirazı sonucu takibin durduğu anlaşıldığı gibi; takip konusunun tamamı üzerinden davalının vaki itirazının iptali istemiyle açılan davanın da süresinde olduğu tespit olunmuştur.

Yanlar arasında "sözlü" olarak yapılan sözleşme gereğince, davacı yüklenicinin davalıya ait etiket basımı ve yapımı işini yüklenmiş olduğu çe-kişmesizdir. Davalı, iş bedeli tutarında uyuşmazlık yarattığı gibi, dava ve icra takibine dayanak alınan faturalarda gösterilen ürünlerin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğunu da savunmaktadır. Faturalarda gösterilen ürünlerin davalıya teslim edilmiş olduğu, toplanan delillere göre sabit bulunmaktadır. Yüklenici, yapımını ya da imalini yüklendiği işi, sözleşme ve yasa hükümlerine, fen ve sanat kurallarına uygun şekilde yapmak ve iş-eser sahibinin beklediği amaca uygun olarak teslim etmekle ödevlidir. Yüklenicinin bu yükümlülüğü, Borçlar Kanunu'nun 356. maddesi gereğince, İş sahibine olan özen borcu gereğidir. Ayıp, bir malda sözleşme ve yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bo-zuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak imalini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Borçlar Kanunu'nun 359; gizli ayıplarda 362. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanun'un 360. maddesinde tanınan haklan iş sahibi kullanabilir. Eserin tesliminden sonra iş sahibi, işlerin doğal gidişine göre imkanı bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve bozukluğu varsa derhal yükleniciye bildirmek zorundadır. Tersi durumunda yüklenici her türlü so-rumluluktan kurtulmuş olur. Ancak, kasten sakladığı kusurlarla usulüne uygun yapılan muayenede farkedilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile varolan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Ayıp, sonradan ortaya çıkarsa İş sahibi,öğrenir öğrenmez yükleniciye derhal bildirmek zorundadır. Özetle açıklanan bu hukuksal çerçeve dahilinde somut olaya dönüldüğünde; davalı iş sahibi tarafından 08.09.2006 tarihli İhtarname ile davacı yükleniciye yapılan ayıp ihbarının süresinde olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü, tüm ürünler üzerinde bilirkişi İncelemesi yapılmamış olmakla birlikte, 13.06.2007 günlü bilirkişi ra-porundaki açıklamalar dikkate alındığında, varlığı ileri sürülen kusurların "açık ayıp" niteliğinde olduğu sonucuna varılmaktadır. Az yukarıda açıklandığı üzere; açık ayıp ihbarı, Borçlar Kanunu'nun 359. maddesi hükmünde öngörülen sü-rede yapılmadığından, davalı aynı Kanun'un 360. maddesi hükmünde dü-zenlenen haklardan birisini kullanamaz.

Borçlar Kanunu'nun 364. maddesi hükmü gereğince, taraflarca değişik bir düzenleme yapılmamış ise, iş bedeli işin tesliminde istenebilir olur. Somut olayda, işin teslim edildiği ve davacı yüklenicinin haketmiş olduğu iş bedelini isteyebileceği anlaşılmaktadır.

İş bedelinin yanlar arasında uyuşmazlık konusu olması ve dolayısıyla yazılı sözleşme bulunmaması ya da yazılı sözleşme olsa dahi iş bedelinin yanlarca kararlaştırılmamış olması durumunda; Borçlar Kanunu'nun 366. maddesi uyarınca, işin yapıldığı zamandaki serbest piyasa rayiçlerine göre, uzman bilirkişi aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu iş bedeli mahkemece belirlenir. Ancak yazılı sözleşmede başka bir düzenleme öngörülmemiş ya da başka bir düzenleme yasal delillerle kanıtlanamıyor ve iş de teslim edilmiş ise; iş bedelini gösterir fatura ya da faturaların, iş sahibine teslim edilmiş olmasına karşın, Türk Ticaret Kanunu'nun 23. maddesi hükmü gereğince sekiz günlük süresi İçinde davalı iş sahibince faturalara itiraz olunmaması durumunda, iş bedeline yönelik olarak faturaların kapsamı kesinleşmiş olur. Bu halde. Borçlar Kanunu'nun 366. maddesinin uygulanmasına gerek kalmaz.

Yukarıda özetle açıklanan hukuksal sebeplerle, mahkemece yapılacak iş; davacının haketmiş olduğu ve isteyebileceği iş bedeli, yukarıdaki açıklamalara göre mahkemece belirlenmeli, davadan önce davalı tarafından yapılan öde-melerin mahsubu yapılarak hükmedilecek alacak tutan saptanmalı ve sap-tanacak alacak miktarı ile icra takip tarihinde borçlu temerrüdünün ger-çekleşmiş olduğu kabul edilerek ve değişen oranlar da gözetilerek temerrüt faizi oranı üzerinden davalının itirazının iptaline karar vermekten ibaret olmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne ve karann davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 27.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu