Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 11. HUKUK DAIRESI


11. Hukuk Dairesi 2007/3352 E., 2008/5309 K.

11. Hukuk Dairesi 2007/3352 E., 2008/5309 K.
HUKUKİ YARARLİMİTED ŞİRKETTESPİT DAVASI

6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 523 ]
6762 S. TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 522 ]
"İçtihat Metni"

Taraflar arasında görülen davada (Honaz Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce verilen 13.07.2006 tarih ve 2005/247-2006/165 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili şirketin %5 ortağı olan dava dışı R.B. aleyhine davalı banka tarafından icra takibinin başlatılarak, şirketteki hissesine haciz konulduğunu, borç ödenmediği takdirde müvekkili şirketin feshinin talep edileceğinin bildirildiğini, müvekkili şirket tarafından anılan ortağın sermayesinin gerçek değerinin verilerek şirketten çıkarılmasına karar alındığını, hissenin gerçek değerinin bulunması için yaptırılan tespitte bulunan miktara davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, R.B/nin müvekkili şirketteki sermayesinin gerçek değerinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, tespitte yapılan hesaplamanın gerçeği yansıtmadığını, bilançodaki değerlerin piyasa değerlerinin belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı banka tarafından davacı şirket ortağının hissesine haciz konulmuş olup, davacı şirkete de TTK'nın 522. maddeye göre muhtıra göndermiş olduğu, hakkında takibat olan şirket ortağının hissesinin gerçek değerini tespitte davacının hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile şirket ortağı R.B/nin davacı şirketteki hisse değerinin 31.12.2005 tarihli bilançoya göre 52.167,07 YTL olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davacı şirketin hissedarı olup, hissesi üzerine davalı banka tarafından haciz konulan dava dışı ortak M.R.B/nin şirketteki hissesinin gerçek değerinin tespiti istemine ilişkindir.

Davacı şirketin ortağı olan M.R.B. aleyhine davalı banka tarafından icra takibi başlatılarak, şirketteki hissesi üzerine 01.03.2004 tarihinde haciz konulmuş olduğu ve davalı bankanın istemi üzerine, 02.04.2004 tarihinde İcra Müdürlüğü tarafından davacı şirkete TTK'nın 522 ve 523. maddeleri içerikleri belirtilmek suretiyle bildirimde bulunulduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

TTK'nın 522. maddesinde, ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının en az altı ay önce ihbar etmek şartıyla şirketin feshini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ancak, limited ortaklıkta bir ortağın aleyhindeki icra takibinin kesinleşmesi ile limited ortaklık münfesih duruma gelmez. Borçlu ortağın hissesine haciz konulmuş olması, ortaklığın feshi ihbarının istenebilmesi için ancak bir koşuldur. Böyle bir durumda TTK'nın 522. maddesindeki feshi ihbarın limited ortaklığa değil, tüm ortaklara ayrı ayrı tebliği gerekmektedir.

Somut olayda, İcra Müdürlüğü tarafından davacı şirkete yapılan feshi ihbar bildirimi üzerine, davacı şirketin kendiliğinden TTK'nın 523/4. maddesine

göre aleyhinde takibat yapılan ortağın koymuş olduğu sermayenin hakiki bedelini alarak şirketten çıkarılmasına karar verdiği, sermayenin gerçek değerinin tespiti amacıyla tespit yaptırdığı, davalı bankanın bulunan rakama itirazı üzerine bu davanın açılmış olduğu sabittir.

Hukuki yarar, dava şartıdır. İlke olarak, tespit davasının dinlenebilmesi için, genel dava şartlarından ayrı olarak özellikle şu iki unsurun da bulunması gereklidir. Tespit davasının konusu bir hukuki ilişki olmalı ve davacının, bu hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararı bulunmalıdır.

Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunduğunun kabulü için ise; davacının bir hakkı veya hukuki durumunun halihazır bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit sebebiyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde bulunması, tespit davasının bekletilmesinin davacıya zarar vermesi ve tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak kabiliyette olması gerekir.

Davacı şirketin ortağı olan dava dışı R.B.'nin çıkma payının ne miktarda olduğunu belirleme hakkı davacı şirkete ait olup, bu miktarın belirlenmesi amacıyla mahkemeye müracaat etmeye gerek yoktur. Davacı şirket tarafından bulunan miktar, davalı banka tarafından kabul edilmediği takdirde, tevdi mahalli tayin edilmek suretiyle paranın yatırılması ve bu aşamadan sonra davalı bankanın bu miktarın gerçek değeri yansıtmadığı itirazı halinde, davacı şirket tarafından menfi tespit davasının açılması veya davalı bankanın TTK'nın 522 ve 523. maddesinin kendisine tanıdığı hakları kullanabilmesi mümkündür. Zira alacaklının, 522. maddeye göre feshi ihbar yapması limited ortaklığın münfesih duruma gelmiş sayılmasını gerektirmez. Ancak, bu feshi ihbardan sonra alacaklının limited ortaklığın feshi için bir fesih davası açması gerekmektedir. Dolayısıyla somut olay, henüz TTK'nın 523. maddesi aşamasına gelmemiş olup, açılacak olan bir fesih davasında 523. maddesindeki şartların değerlendirilmesi gerekmektedir.

O halde, davacının bu davada hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA), 21.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu