Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 6. CEZA DAIRESI (KYB)


6. Ceza Dairesi 2006/19549 E., 2009/13317 K.

6. Ceza Dairesi 2006/19549 E., 2009/13317 K.
"İçtihat Metni"

Hırsızlık suçundan sanık M... B...'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 493/1, 522, 55/3, 59/2, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddeleri uyarınca, 1.650 Yeni Türk Lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına, ödenmeyen para cezasına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı oranının yarısı oranında zam ilavesine, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 6. maddesi gereğince sanığın cezasının ertelenmesine, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23/1. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 23/3. maddesi gereğince 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına, yükümlülüklere uygun davranması halinde davanın düşmesine, aykırı davranması halinde geri bırakılan hükmün açıklanacağı hususunun ihtarına dair, Ş... 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 23/02/2006 tarihli ve 2005/86 esas, 2006/263 sayılı kararının infazı sırasında sanığın Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünün hazırlamış olduğu denetim planına uymaması nedeniyle gereğinin takdir ve ifası için infâz dosyasının bahsi geçen mahkemeye gönderilmesi üzerine, mahkemece, evrakın mahkememize ait önceki hüküm doğrultusunda infazı için Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğüne iadesine dair, aynı mahkemenin 05/06/2006 tarihli ve 2006/74 esas sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 26/09/2006 gün ve 43489 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay C.Başsavcılığının 13/10/2006 gün ve 2006/233195 sayılı ihbar yazısı ile infaz dosyası 02/11/2006 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi:

Anılan Yazıda;

Tüm dosya kapsamına göre 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun, hükmün açıklanmasmın geri bırakılması başlıklı 23/6. maddesinde `

``çocuğun denetimli serbestlik süresi içinde işlediği hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç nedeniyle mahkum olması veya yükümlülüklerine aykırı davranması halinde, mahkeme geri bıraktığı hükmü açıklar. Ancak mahkeme, yükümlülüklerin yerine getirilme durumunu göz önünde bulundurarak çocuk hakkında belirlenen cezada yarı oranına kadar indirim yapabilir." düzenlemesi karşısında hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde evrakın gerekleri doğrultusunda işlem yapılmak üzere Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğüne iadesine dair karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması Dairemizden istenilmiş ise de;

TÜ R K M İ L L E T İ A D I N A

5271 sayılı CYY’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş bulunan ve olağan üstü bir yasa yolu olan, yasa yararına bozma kurumu hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan istisnai bir yasa yoludur. Bu olağanüstü yasa yoluna başvurulabilmesinin ilk koşulu verilen hüküm veya kararın temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır. Karar veya hükümlere karşı başvurulacak olağan yasa yolunun bulunması halinde bu yola başvurulamaz.

Olağan yasa yolu denetiminden olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için ise, temyiz yasa yoluna başvuru hakkı olanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmeleri yasal bir zorunluluk olup, bu husus 5271 sayılı CYY’nın “

“Kararların açıklanması ve tebliği”

” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında açıkça; “

“Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.”

” şeklinde belirtilmiştir.

CYY’nın 260/1. maddesinde ise yasa yollarına başvuru hakkı olanlar; “

“…Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar...”

” olarak sayılmıştır.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Ş... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2006 tarih ve 2005/86-2006/263 sayılı kararının sanık M.. B.. ve savunmanının yüzüne karşı tefhim edildiği halde, temyiz yasa yoluna başvurulmadığı, ancak kısa kararın son bölümünde hükme karşı başvurulacak kanun yolları açıklanırken “

“ sanığın ve müdafiinin yüzüne karşı, tefhim veya tebliğden itibaren 7 günlük süre içinde itiraz yolu açık olmak üzere…

…” dendiği, sanık savunmanının temyiz süresinin ne zaman başlayacağı hususu belirtilmediği gibi, hükme karşı başvurulacak mercii, şekli ve yöntemi açıkça belirtilmediği, Ceza Genel Kurulunun 29.05.2007 gün ve 114/113; 01.05.2007 gün ve 93/104; 20.02.2007 gün ve 46/39; 23.12.2008 gün ve 258/240 sayılı ve benzer kararlarında da ayrıntıları açıklandığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK.nun 34/2, 40/2, 231/2 ve 232/6. maddelerine göre; Hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur.

Bunlardan birisinin veya birkaçının kararda gösterilmemiş olması ya da yanlış gösterilmesi; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CYY’nın 34/2, 40/2, 231/2, 232/6. maddelerine açıkça aykırılık oluşturacağından ve yapılan tebliği geçersiz kılacağından hükmün kesinleşmesini önler, kesinleşmeyen hükümler hakkında da yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulamaz. Ancak kanun yararına bozmaya konu edilen açıklanması geri bırakılan hükmün yükümlülüğe uyulmaması nedeniyle açıklanması isteminin reddine ilişkin kararın dayanağını oluşturan Ş... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin anılan kararında temyiz süresinin tefhimden itibaren başlayacağı hususunda duraksama ve kuşku yaratıldığı, kanun yollarına başvuru süresinin ne şekilde başlayacağının yöntemine uygun ve kuşku oluşturmayacak şekilde açıklanmadığı ve başvuru şekli ve yöntemi eksik gösterildiği için savunmanın iradesinin yanıltıldığı, gerekçeli kararın da bu açıklamaları içerir biçimde sanık savunmanına yeniden tebliğ edilmediği görüldüğünden, kararın kesinleşmediği anlaşılmıştır.

Bu nedenle hükmün, itiraz hak ve yetkisi bulunanlara, başvurulacak yasa yolu, süresi, mercii ve şeklini gösterir açıklamalı tebligat ile tebliğ edilmesi, açıklamada mutlaka itiraz yasa yoluna başvurma süresinin kendilerine tebligat yapılmasından itibaren başlayacağının bildirilmesi gerekmektedir. Tebligata rağmen itiraz yasa yoluna başvurulmaması durumunda hüküm kesinleşeceğinden, ancak bu ahvalde yasa yararına bozma yasa yoluna başvuru mümkün hale gelecektir. Tüm bu açıklamalar ışığında; kesinleşmeyen hükümlere karşı yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulamayacağından;

1-) Ş..... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.06.2006 tarih ve 2006/74 sayılı kararı kesinleşmediğinden kanun yararına bozma isteminin bu aşamada REDDİNE,

2-) Sanık MB savunmanına Ş.. 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.02.2006 tarih ve 2005/86-2006/263 sayılı kararının, başvurulacak yasa yolu, süresi, mercii ve şeklini gösterir açıklamalı tebligat ile usulüne uygun olarak tebliğ edilip, buna ilişkin belge ve sunarsa itiraz dilekçesi de eklendikten sonra itirazı incelemeye yetkili mercie iletilmek üzere dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına İADESİNE, 15.10.2009 günü oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu