Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 4. CEZA DAIRESI (KYB)

4. Ceza Dairesi         2022/3726 E.  ,  2022/11828 K.MAHKEMESINCE BASIT YARGILAMA USULUNE UYGULAMADAN YARGILAMANIN BITIRILDIĞI ANLAŞILDIĞINDAN MAHKEMENIN TAKDIRINDE OLAN BU HUSUSUN UYGULANMAMASI HUKUKA AYKIRI BULUNMAMIŞTIR. TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 50
"İçtihat Metni"Hayasızca hareketlerde bulunma suçundan sanık T. B.'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 225/1, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/07/2021 tarihli ve 2020/150 esas, 2021/1022 sayılı ka5237 rarının Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün kanun yararına bozulması talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 21.01.2022 tarih ve 2021/157542 sayılı istemleri ile dairemize gönderilmekle dosya incelendi. İstem yazısında; "1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251. maddesinde, "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir" şeklindeki,Geçici 5. maddesinde yer alan, "(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla; ...c) 250 nci maddede düzenlenen seri muhakeme usulü ile 251 ve 252 nci maddelerde düzenlenen basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanır. d) 1/1/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" şeklindeki düzenlemeler ile, Anayasa Mahkemesinin 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı kararı ile geçici 5. maddenin d bendinde yer alan “…kovuşturma evresine geçilmiş,…” ibaresinin aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu iptal kararının 5271 sayılı Kanun'un 251. maddesinde işaret edilen hakkında basit yargılama yapılması mümkün görülen ancak 01/01/2020 tarihinden önce kovuşturma aşamasına geçildiği için basit yargılama yapılmayan suçlara ilişkin görülmekte olan davalarda gözetilmesinin gerektiği dikkate alınarak,Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 15/10/2020 tarihli ve 2020/8330 esas, 2020/13766 karar sayılı ilamında ''...17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,'' şeklindeki açıklamalar da nazara alındığında,Dosya kapsamına göre, sanığa yüklenen hayasızca hareketlerde bulunma suçundan mahkemece yapılan yargılamada sanık hakkında 5271 sayılı Kanunu'nun 251. maddesinde düzenlenen basit yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanmaksızın karar verilmiş ise de, sanığın mahkumiyetine konu suçun 5271 sayılı Kanunu'nun 251. maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğu, kovuşturma evresine 24/01/2020 tarihinde geçildiği ve kararın ise 07/07/2021 tarihinde verildiği anlaşılmakla, karar tarihi itibariyle belirtilen iptal kararı nazara alınarak sanık hakkında basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağı hususunda mahkemesince bir değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, 2-Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 225/1. maddesi uyarınca tayin edilen 6 ay hapis cezasından, aynı Kanun’un 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılması neticesinde belirlenen 5 ay hapis cezası anılan Kanun'un 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilirken hesap hatası yapılarak, 150 gün karşılığı adli para cezası yerine, 300 gün karşılığı adli para cezasına çevrilmesi üzerine, sonuç ceza olarak günlüğü 20,00 Türk lirası üzerinden 3.000,00 Türk lirası yerine, 6.000,00 Türk lirası adli para cezasına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde, isabet görülmemiştir." denilmektedir.Hukuksal Değerlendirme; 1 no'lu istem yönünden; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşılmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ’Basit yargılama Usulü’ başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında; "(1) Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.(Ek cümle:8/7/2021-7331/23 md.)175 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca duruşma günü belirlendikten sonra basit yargılama usulü uygulanmaz." hükmü yer almaktadır. İncelenen somut olayda; sanık hakkında hayasızca hareketlerde bulunma suçundan 17/01/2020 tarihinde iddianame düzenlenerek iddianamenin kabulü ile kovuşturma evresine geçildiği, 07/07/2021 tarihinde ise atılı suçtan sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkumiyete konu basit yargılama usulüne tabi suç hakkında Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrası Mahkemesince basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağı hakkında bir değerlendirme yapılmamış ise de, ilgili Yasa hükmünde uygulayıp uygulamama noktasında mahkemeye takdir hakkı tanındığından ve Mahkemesince basit yargılama usulü uygulanmadan yargılamanın bitirildiği anlaşıldığından Mahkemenin takdirinde olan bu hususun uygulanmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. 2 no'lu talep yönünden ise; İnceleme konusu somut olayda; sanığın hayasızca hareketlerde bulunma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, TCK’nın 225/1. maddesi uyarınca temel hapis cezasının 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesinin ardından bu ceza miktarı üzerinden TCK'nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim uygulanmak suretiyle 5 ay hapis cezası belirlendiği, aynı Kanun'un 50. maddesi gereğince hükmolunan cezanın 150 gün adli para cezasına çevrilmesi gerektiği halde, 300 gün adli para cezası olarak belirlenmesi suretiyle 3000 TL adli para cezası yerine 6000 TL adli para cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesi hukuka aykırıdır. Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 1 no'lu Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE 2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2 no'lu Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hayasızca hareketlerde bulunma suçundan sanık T. B. hakkında, Ankara 39. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.07.2021 tarihli ve 2020/150 esas, 2021/1022 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2- Karardaki hukuka aykırılık CMK'nın 309.maddesinin 4-d fıkrasına göre, sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, sanık hakkında TCK’nın 225/1. maddesi uyarınca, belirlenen 6 ay hapis cezasından TCK'nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hapis cezasının TCK'nın 50/1-a. maddesi gereğince 150 gün adli para cezasına çevrilmesine sanığa verilen 150 gün adli para cezasının TCK' nın 52/1. maddesi uyarınca bir günlüğü 20 TL üzerinden hesaplanarak 3000 TL adli para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,3- İnfazın bu miktar üzerinden yapılmasına, kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 10/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu