Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 4. CEZA DAIRESI (KYB)

4. Ceza Dairesi         2021/30760 E.  ,  2021/27721 K.HAKSIZ TAHRIK HÜKÜMLERININ UYGULANMASI HÂKIMIN TAKDIRINE BAĞLA OLMAKLA KANUN YAARRINA BOZMA TALEBININ REDDINE DAIR TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) HAKARET
"İçtihat Metni"Hakaret suçundan sanık İ. S. B. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 52/2-4. maddeleri gereğince 1.800,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/02/2019 tarihli ve 2017/558 esas, 2019/84 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.İstem yazısında; "1-Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/02/2019 tarihli ve 2017/558 esas, 2019/84 sayılı kararının, kanun yararına bozma incelemesine konu edilmeyen tehdit suçu yönünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 08/09/2020 tarihli ve 2019/1624 esas, 2020/1799 sayılı ilamı ile olayın aynı zamanda en önemli tanığı ve müştekisi olan A. Y. usulüne uygun olarak çağrılarak beyanının alınması ve ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilebilmesi için sanık ve katılanın kız arkadaşlarının açık kimlik bilgileri ve adresleri tespit edilerek tanık sıfatıyla beyanlarının alınıp, haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun tartışılması gerektiği gerekçeleriyle bozulduğu nazara alındığında, atılı hakaret suçu yönünden de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 210/1. maddesinde yer alan "Olayın delili bir tanığın açıklamalarından ibaretse bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın, yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez." hükmü gereğince müşteki A. Y. mahkeme huzurunda dinlenmesi ve ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespit edilebilmesi bakımından müşteki ve sanığın kız arkadaşlarının tanık olarak dinlenerek, haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, 2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 58/1. maddesindeki "Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde, tekerrür hükümleri uygulanır. Bunun için cezanın infaz edilmiş olması gerekmez." şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun'un 58/3. maddesindeki "Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur" şeklindeki düzenleme nazara alındığında, sanığın adlî sicil kaydında yer alan Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/03/2012 tarihli ve 2011/508 esas, 2012/233 sayılı ilâmının tekerrüre esas teşkil ettiği gözetilmeden, anılan Kanun'un 125/1 maddesi uyarınca hüküm kurulurken hapis cezasının seçilmesi gerektiğinin dikkate alınmamasında ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmamasında isabet görülmemiştir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 28/04/2021 gün ve 94660652-105-34-6645-2019-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur." denilmektedir.Hukuksal Değerlendirme:1- Bir numaralı istem yönünden yapılan incelemede; a) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.04.2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma yasa yolunun koşulları ve sonuçları, "kanun yararına bozma" adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir. Kanun yararına bozmayasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulu'nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında hakaret suçundan TCK'nın 129. maddesi uyarınca özel haksız tahrik hükümleri uygulanmadan mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılsa da; haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması hakimin kanaat ve takdirine bağlı olmakla, hakimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden talebin reddine karar verilmiştir.b) 5271 sayılı CMK'nın 210/1. maddesinde; "Olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise, bu tanık duruşmada mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez" hükmü düzenlenmiş olup, anılan maddenin uygulanması için, hükme esas teşkil eden delilin sadece bir tanığın beyanından ibaret olması gerekmektedir. İnceleme konusu somut olayda; sanığın, mağdurun cep telefonuna gönderdiğini kabul ettiği whatsapp mesaj dökümleri de hükme esas alınan deliller arasında değerlendirilmiş olup, gerekçede bu hususa da değinilip delil tartışması yapılarak sanığın eyleminin sübut bulduğuna karar verildiği anlaşıldığından, kanun yararına bozma talebinin bu nedenle reddine hükmedilmiştir. 2- İki numaralı istem yönünden yapılan incelemede;5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin 6. fıkrasında, "Tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir. Ayrıca, mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." 7. fıkrasında "Mahkûmiyet kararında, hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilir." 8. fıkrasında "Mükerrirlerin mahkûm olduğu cezanın infazı ile denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması, kanunda gösterilen şekilde yapılır." hükümleri yer almakta, aynı Kanunun 50. maddesinin 5. fıkrasında ise "Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir." hükümlerine yer verilmektedir.TCK'nın “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinin 3. fıkrasında; “Tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, hapis ve adli para cezasının seçenek yaptırım olarak düzenlendiği suçlarda, hakimin takdir hakkı olmasına rağmen, sanığın mükerrir olması durumunda kanun koyucu hakime takdir hakkı bırakmamış, temel cezanın türünü bizzat kendisi belirlemiştir. İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında, hakaret suçunda düzenlenen seçenek yaptırımlardan adli para cezası tercih edilerek kesin nitelikte hüküm kurulduğu, sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde, Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13/03/2012 tarihli, 2011/508 esas, 2012/233 karar sayılı ilamı ile sanık hakkında TCK'nın 142/1-b maddesi gereğince erteli 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedildiği, kararın 17/03/2014 tarihinde kesinleştiği, bu nedenle incelemeye konu edilen ve 28/03/2015 tarihinde gerçekleşen hakaret suçu açısından anılan ilamın tekerrüre esas teşkil ettiği anlaşılmıştır. Yerel Mahkemece, sanığın mükerrir olması nedeniyle, TCK'nın 58/3. maddesi gereğince hakaret suçunda düzenlenen seçenek yaptırımlardan hapis cezası tercih edilerek mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, adli para cezası seçilerek yaptırımın belirlenmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan "1" numaralı istemde belirtilen nedenler yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE,2-Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan "2" numaralı istem yerinde görüldüğünden, Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/02/2019 tarihli ve 2017/558 esas, 2019/84 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca, aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu