Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 2. CEZA DAIRESI (KYB)

2. Ceza Dairesi         2022/14053 E.  ,  2023/350 K.SUÇTAN ZARAR GÖREN DIYANETE KARAR TEBLIĞI GEREKIR TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) HIRSIZLIK
"İçtihat Metni"Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının, 19.10.2010 tarihli ve 2010/8381 Esas, 2010/15446 Soruşturma, 2010/4733 İddianame numaralı iddianamesiyle sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır.Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.03.2013 tarihli ve 2010/1238 Esas, 2013/233 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 143 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, söz konusu kararın sanık tarafından itiraz edilmesi sonucu Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.05.2013 tarihli ve 2013/324 Değişik İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği ve 14.05.2013 tarihinde kesinleştiğine ilişkin kesinleştirme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir. Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 09.08.2022 tarihli ve 2022/16204 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.11.2022 tarihli ve KYB-2022/113682 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:I. İSTEMYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.11.2022 tarihli ve KYB-2022/113682 sayılı kanun yararına bozma isteminin;“Dosya kapsamına göre, sanık ile birlikte iştirak halinde aynı suçu işleyen diğer sanık S. E. K. hakkındaki anılan kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanması ile sanık S.'ın atılı hırsızlık suçundan mahkumiyetine ilişkin Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.02.2021 tarihli ve 2020/763 esas, 2021/143 sayılı kararının istinaf edilmesi üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 04.11.2021 tarihli ve 2021/1383 esas, 2021/2671 sayılı kararında yer alan "... dava konusu olayda, sanığın soruşturmanın en başından beri hırsızlık yapmadığını savunduğu sanığın bu savunmalarının aksini gösterir eylemi gerçekleştirdiğine dair başkaca da herhangi bir delil bulunamadığı, buna göre, sanığın üzerine atılı suçu işleyip işlemediği hususunun şüpheli kaldığı ve şüphenin yargılama safahatı içerisinde giderilemediği, bu suretle sanığın inkara yönelik savunmalarının aksinin kanıtlanamadığı, sanık hakkında hırsızlık suçunu işlediğine dair yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi nedeniyle, sanığın beraatlerine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiş, Sanık müdafinin istinaf itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA,.... atılı suçtan ayrı ayrı BERAATİNE" şeklindeki açıklamalar karşısında, somut olayda, sanığın tarihi eser niteliği bulunan mermer parçayı taşıyan araç içerisinde diğer sanıklar ile 14.09.2010 tarihinde yakalanması üzerine yapılan yargılama sonucunda sanığın hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; sanığın aşamalardaki tüm beyanlarında suçlamayı kabul etmediğini, olay tarihinde diğer polis arkadaşı S. E. K. ile Dilovası Jandarma Kavşağında buluştuklarını, bir süre gezdiklerini, Özel Merkez Hastanesine doğru yürüdükleri sırada bir kamyonetin yanlarında durduğunu S.la birlikte bu araca bindiklerini bir süre sonra aracın önünü ekiplerin kestiğini, hırsızlık olayı ile hiçbir ilgisinin olmadığını beyan ettiği, sanığın aşamalardaki beyanlarında suçlamayı reddeden savunması aksine üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır. II. GEREKÇE1. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen hüküm ve kararlar aleyhine gidilebilir.2. Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gördüğü anlaşılan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkının bulunduğu, suçtan zarar görenin, sanık hakkında açılan davadan usulüne uygun olarak haberdar edilmediği ve davaya katılabilmesi için olanak tanınmadığının anlaşılması karşısında; yokluğunda hüküm verilen suçtan zarar gören Diyanet İşleri Başkanlığına 5271 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün tebliğinin gerektiği gözetilerek, henüz kesinleşmediği belirlenen inceleme konusu hükmün, itiraz yoluna tabi olduğu, olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma talebine konu edilemeyeceği belirlenmekle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.III. KARARYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE, Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,08.02.2023 tarihinde karar verildi.

UYAP Entegrasyonu