Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 10. CEZA DAIRESI (KYB)

10. Ceza Dairesi         2021/13918 E.  ,  2021/13185 K.KADEK KARARININ İTİRAZ YOLU KAPALI VERİLMESİ SEBEBİYLE KESİNLEŞMEMESİ HALİNDE DENETİM SÜRESİ İÇERİSİNDE İŞLENDİĞİ İDDİA EDİLEN SUÇUN İŞLENİDĞİ SABİT DEĞİLSE DURMA KARARI VERİLİR, KADEK DENETİMLİ SERBESTLİK UYGULANMASININ SONUCU BEKLENİR
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık E. H. hakkındaki Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2019 tarihli ve 2018/1782 esas, 2019/2003 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 06/04/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya incelendi.GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:A-)Konuyla İlgili Bilgiler: 1- Şüpheli E. H. hakkında, 11/10/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 01/12/2014 tarihli ve 2014/36881 soruşturma, 2014/489 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, aynı Kanunun 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, 12/12/2014 tarihinde şüpheliye tebliğ edilerek infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, 2- Adana Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin 16/03/2016 tarihinde infaz edildiğinin bildirildiği, 3- Şüphelinin bu kez 23/04/2018 tarihinde Adana ilinde uyuşturucu madde satın almak isterken yakalandığı, Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 27/08/2018 tarihli, 2018/47872 (92) soruşturma ve 2018/4995 karar sayılı yetkisizlik kararı ile soruşturma evrakının Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 4- Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak her iki soruşturma evrakının birleştirilmesine karar verildiği ve 24/09/2018 tarihli, 2014/36881 soruşturma, 2018/9132 esas ve 2018/7341 sayılı iddianame ile, sanığın TCK’nın 191/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, 5- Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 24/12/2019 tarihli ve 2018/1782 esas, 2019/2003 sayılı kararı ile, sanığın 23/04/2018 tarihli suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle, ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın 03/03/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği, Anlaşılmıştır. B-)Kanun Yararına Bozma İstemi: Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli E. H. hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 01/12/2014 tarihli ve 2014/36881 soruşturma, 2014/489 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin erteleme süresi içerisinde atılı suçu yeniden işlemesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine, erteleme süresi içerisinde işlenen atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına dair Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2019 tarihli ve 2018/1782 esas ve 2019/2003 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.Dosya kapsamına göre; Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında "...somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun gösterilmediği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ancak bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun hatırlatılmadığı ve TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmışsa da, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz mercii ve süresiyle birlikte itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz hakkı belirtilmediği gibi ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada itiraz hakkı bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğundan, bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir." şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığından anılan kararın usulü ile kesinleşmediği cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durması yerine yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinde,Kabule göre de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında denetimli serbestlik tedbirinin ihlal edilmediğinin kabulü halinde durma kararı verilerek, şüpheli hakkında denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir.” denilerek Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2019 tarihli ve 2018/1782 esas ve 2019/2003 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir. C-) Konunun Değerlendirilmesi: Şüpheli E. H. hakkında, 11/10/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 01/12/2014 tarihli ve 2014/36881 soruşturma, 2014/489 sayılı kararı ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin erteleme süresi içerisinde 23/04/2018 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2019 tarihli ve 2018/1782 esas ve 2019/2003 sayılı kararı ile erteleme süresi içerisinde işlenen atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. 1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 01/12/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle kararın kesinleşmediği, 23/04/2018 tarihinde işlendiği iddia edilen ve ihlal kabul edilen eylemin erteleme süresi içerisinde işlendiğinden söz edilemeyeceği anlaşıldığından; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi kanuna aykırıdır. 2- Kabule göre de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya Kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin tahdidi olarak sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında, erteleme süresi içerisinde işlenen suçun sabit olmadığının kabulü halinde durma kararı verilerek, şüpheli hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sonucunun beklenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi de kanuna aykırıdır.
Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. D-) Karar: Açıklanan nedenlerle, mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma” kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden Eskişehir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/12/2019 tarihli ve 2018/1782 esas ve 2019/2003 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,08/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu