Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

YARGITAY 10. CEZA DAIRESI (KYB)


10. Ceza Dairesi 2009/9496 E., 2009/16655 K.

10. Ceza Dairesi 2009/9496 E., 2009/16655 K.
"İçtihat Metni"

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık M... B...’ın 3167 sayılı Kanun’un 16/1-4. maddesi uyarınca 80.000.-YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin B... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.07.2005 gün ve 2005/1337 esas, 2005/597 karar sayılı hükmüne karşı Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 07.04.2009 gün ve 3784/20044 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.05.2009 gün ve 2009/100892 sayılı tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Dosya ve ekleri incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, «

« Dosya kapsamına göre, üç ayrı çekle ilgili yapılan yargılama sonucu sanık hakkında çek bedellerinin tutarı kadar adli para cezasına hükmedilmesi, her çek yaprağı için 80.000,00 Türk lirası üst sınırın ayrı ayrı gözetilmesi ve karşılıksız her çek yaprağı için ayrı ayrı çek hesabı açtırmaktan yasaklanma kararı verilmesi gerektiği dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.»

» denilerek, anılan hükmün bozulması istenmiştir.

Anayasa’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri uyarınca, hüküm fıkrasında, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, süresinin ve şeklinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir.

İncelemeye konu hükümde ve hükmün tebliği sırasında, yasa yolunun mercii ve şeklinin belirtilmemiş olması nedeniyle, yasa yolunun mercii (Yargıtay) ve şeklinin açıkça belirtilerek yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi; ayrıca, yoklukta verilen hükmün, sanığa, muhatap banka tarafından bildirilen ve dayanağı resmi bir belgenin dosyada yer almadığı adrese tebliğe çıkarıldığı ve ayrıntıları Dairemizin 16.03.2005 tarih ve 2005/4007-2776 sayılı ilamında açıklanan (Yargıtay Kararlar Dergisi, Ağustos 2005, s. 1311) Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi ile Tebligat Tüzüğü’nün 28 ve 55. maddelerine aykırı olarak tebligat evrakının doğrudan kapıya yapıştırılması suretiyle tebliğ edildiği, böylelikle, hükmün, usulüne uygun olarak sanığa bildirilmemiş olması nedeniyle kesinleşmediğinin anlaşılması ve sanık müdafiinin kanun yararına bozma istemine ilişkin dilekçesini sunduğu tarihin, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca usulsüz tebligattan haberdar olunarak tebligatın geçerlilik kazandığı tarih, böylelikle, kanun yararına bozma dilekçesinin de süresinde yapılmış bir temyiz başvurusu olarak kabulünde zorunluluk bulunması ve 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin (1). fıkrası uyarınca, ancak temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ya da hükümler hakkında kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi karşısında; yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 02.11.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

UYAP Entegrasyonu