Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/4734 E. , 2021/5827 K.
"İçtihat Metni"T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/4734
Karar No : 2021/5827
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
3- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN ÖZETİ : Ankara İli, Etimesgut İlçesi, … Mahallesi, … Ada … parsel sayılı taşınmazın imar planında ''temel eğitim alanı'' olarak belirlendiği ancak uzun yıllar kamulaştırılmadığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 117.397,00-TL bedelin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 20/12/2016 tarih ve E:2016/13044, K:2016/9088 sayılı kararıyla onanması, 19/10/2017 tarih ve E:2017/5670, K:2017/7890 sayılı karar düzeltme isteminin reddiyle kesinleşmesi üzerine Anayasa Mahkemesinin … tarih ve … sayılı bireysel başvuru kararı üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü yolunda ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dava konusu taşınmazın yürürlükte olan imar planında "temel eğitim alanı" kullanımında olması sebebiyle kamulaştırmadan sorumlu idare Milli Eğitim Bakanlığı olduğu için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca davalılardan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Etimesgut Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkarılarak işin gereği görüşüldü:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendinde, temyiz incelemesi sonucu Danıştay'ın kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Temyize konu karara dayanak alınan bilirkişi raporunda, davaya konu taşınmazın değerinin adli yargıda dava açma tarihi olan 13.05.2013 tarihi itibarıyla hesaplandığı, adli yargıda açılan davanın 1.000,00-TL bedelli olduğu, görevsizlik kararı sonrasında idari yargıda 02.10.2015 tarihinde açılan davanın ise 117.397,00-TL bedelli olduğu, faiz başlangıcının her iki dava değerleri dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği halde, hükmedilen tazminat bedeline, adli yargıda açılan dava tarihi olan 13.05.2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verildiği anlaşıldığından, dosyanın geldiği aşama da dikkate alınmak suretiyle, hüküm kısmında yer alan, ''... 117.397,00-TL tazminatın ilk dava tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte...'' şeklindeki ifadenin ''...kabul edilen tazminat bedelinin 1.000,00-TL'lik kısmının adli yargıda açılan dava tarihinden (13.05.2013) itibaren, 116.397,00-TL'lik kısmının ise idari yargıda açılan dava tarihinden (02.10.2015) itibaren işleyecek yasal faizi ile...'' şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan; Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiş olması sebebiyle, İdare Mahkemesince uyuşmazlığa konu taşınmazın davalı idare adına tescil edileceğine ilişkin hüküm kurulamayacağı halde, temyize konu kararda, davaya konu taşınmazdaki davacı hissesinin davalı idare Milli Eğitim Bakanlığı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği anlaşıldığından, Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla idare mahkemelerinin taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline karar verebileceklerine ilişkin 20/08/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanunun 33. maddesiyle 2942 sayılı Kanuna eklenen ek 1. maddesinin ilgili hükmü iptal edildiğinden, dosyanın geldiği aşama da dikkate alınmak suretiyle, hüküm kısmında yer alan ''...Ankara İli, Etimesgut İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmazın davacının hissesine ilişkin kısmının davalılardan Milli Eğitim Bakanlığı adına tapuya kayıt ve tescil edilmesine,...'' şeklindeki ifadenin karar metninden çıkarılması; kararın hüküm kısmının 4. satırında yer alan ''...davalı idarelerden...'' şeklindeki ifadenin ''...davalı idare...'' şeklinde düzeltilmesi; yine kararın hüküm kısmının 9. satırında yer alan ''...davalı idarelerden...'' şeklindeki ifadenin ''...davalı idareden...'' şeklinde düzeltilmesi gerekmekte olup, ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 20/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca parselasyon planlarının hazırlanması ile bir yandan düzenlemeye giren kadastral parselden daha fazla değere sahip imar parselleri oluşturulmakta, diğer taraftan düzenlemeye tabi tutulan bölgenin gereksinimi olan hizmet ve tesisler için kullanılmak üzere umumi hizmet alanlarının (Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi) elde edilmesi sağlanmaktadır. Kamu/umumi tesislere ayrılan alanlara ait parseller ise (hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi) eşit oranda hisselendirme yapılmak suretiyle oluşturulmaktadır.
Bu çerçevede, imar planında umumi hizmetlere ayrılan alanlar kapsamına girmeyen ancak, imar planında yer verilen hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi alanların oluşturulacağı parsellerin elde edilmesi ve oluşacak parsellere yapılacak tahsislerin mülkiyet hakkı yönünden irdelenmesi gerekmektedir.
Düzenlemeye tabi tutulan bölgenin gereksinimi olan hizmet ve tesislerden umumi hizmet alanları arasında yer almayan ancak, imar planı kararları ile düzenleme bölgesine de hizmet verecek nitelikte olan düzenleme sınırı içerisinde yer alan kamu/umumi tesislerin ya da kamu kuruluşları/hizmetlerin yer almasının öngörüldüğü durumda; plan öngörüsü olarak oluşturulan parsele yapılacak tahsisler, düzenlemeye giren kadastral parsellerden eşit oranda pay verilmek suretiyle gerçekleştirilecektir.
Bu suretle kamu/umumi tesis alanlarından paydaş kılınma; kentsel yerleşim yerlerinin iyileştirilmesi, sosyal ve teknik altyapı açısından ulaşılması öngörülen düzeye ulaşılması, kent yaşamı yönünden önem taşıyan kamu yararının gerçekleştirilmesi ve sosyal yarar sağlamak amaçlı olduğu; bu alanlara dengeli şekilde katılım sağlayan, bu parseldeki tesisin gerçekleştirilmesi aşamasında kamulaştırma yoluna başvurularak, düzenleme alanında kentsel yaşamın ve bu ihtiyaçların karşılanmasına kadar geçen süreçte, bu alanlarda paydaşlar bu taşınmazı yapılaşmaya dönük kullanamamakla birlikte, yapılaşma imkanının kadastral parsele karşılık olarak imar parseli yapılan tahsis üzerine yapı yapma dahil, kendisine tahsis edilen ve denkliği gözetilen bu imar parselinde tasarrufta bulunma hakkının sağlaması, kamu ortaklık payı uygulamasının demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmayan şekilde öngörülmesi ve kentleşmenin gereği olan kamu/umumi tesisler için elde edilmesine dönük olması nedenleriyle, kamu külfetine eşit olarak katlanma şeklinde oluşan sınırlandırmanın malikin mülkiyet hakkının özüne dokunduğundan söz edilemez.
Bu halde parselasyon işlemi sonucunda kamu ortaklık payı olarak düzenleme sahası içerisindeki parsel maliklerinin hisselendirilmesi suretiyle oluşan parsellerde hisse sahibi olan kişiler açısından mülkiyet hakkının belirsiz ve uzun bir süre kısıtlanması durumu ortadan kalkmıştır. Zira idare imar planıyla kamu alanına ayırmış olduğu kök parseli düzenlemeye tabi tutarak kök parsel sahibine ortaklık payının kesilmesinden sonra kalan hissesine mukabil yapılaşmaya elverişli parsel tahsis ederek davacının imar planıyla kök parseli açısından oluşan kısıtlılığını gidermektedir.
Düzenlenme yapılan alandaki diğer parsel malikleri ile eşit oranda kamu külfetine katlanma yükümlülüğü gereği kamu hizmetlerinin karşılanmasına, düzenleme sınırı içinde parselleri bulunanların katılımı sağlanmaktadır. Kamu ortaklık payı olarak ayrılan taşınmazlarda idare, kamu hizmetine ihtiyaç duyulduğunda (bölgedeki nüfus ve yapılaşma durumu dikkat alınarak) yapılan program dahilinde kamulaştırmayı gerçekleştireceğini kabul etmektedir.
İdarenin yeni bir hukuki karar alarak imar planının uygulanması kapsamında İmar Kanunundan doğan yükümlülüğünü parselasyon işlemi yaparak yerine getirmesi durumunda, artık uzun yıllar programa alınmama, imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeme, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edilme olarak tanımlanan ve mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el koyma olgusundan söz edilemeyeceği, idarece mülkiyet hakkı üzerindeki belirsizliğin giderildiği, dolayısıyla idarenin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek aldığı hukuki karar sonucunda imar uygulaması yaparak ilgililerin imar haklarının verilmesi halinde tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların oluşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan İmar Kanununun 18 inci maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "Kamu tesisleri arsalarına tahsis'' başlıklı 12. maddesine göre yapılan parselasyon işlemi sonucu kamu ortaklık payı (KOP) olarak oluşturulan taşınmazdaki hisse için açılan davada, kamu ortaklık payı olarak hisse tahsisinin yapıldığı parselasyon işleminde, davacıya ayrıca tasarruf edebileceği başka bir yer tahsisinin yapılıp yapılmadığı araştırılarak elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen kararın bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına katılmıyorum.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!