12. Ceza Dairesi 2021/6135 E. , 2023/2708 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/4459 E., 2018/1973 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin olduğu belirlenmiştir.
Davacı vekilinin temyiz istemi yönünden; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Kanun’un 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği hükmün temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 30.01.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin haksız tutuklama nedeniyle uğramış olduğu maddi zarara karşı 103.995,24 maddi ile 1.500.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 1.603.995,94 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 14.03.2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.07.2017 tarihli ve 2017/31 Esas, 2017/267 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 10.10.2018 tarihli ve 2018/4459 Esas, 2018/1973 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 20.09.2021 tarihli, davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz talebinin esastan reddi ile hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
Davanın reddi gerektiğine,
ilişkindir.
B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Net asgari ücretin eksik hesaplandığına,
2.Maddi tazminata cezaevi giderlerinin, cezaevine ziyaret giderlerinin, cezaevinde bulunmasından kaynaklı giderlerin, kendisi ve oğlu için yapılan harcamaların dahil edilmesi gerektiğine,
3.Avukatlık ücretinin tamamının kabul edilmesi gerektiğine,
4.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
ilişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Davacının davayı süresinde açtığı, tazminat isteminin dayanağı olan CMK’nın 141 ve devamı maddelerindeki koşulların mevcut olduğu, Anayasanın 19. maddesi gereğince herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğu, haksız tutuklanan kişilerin uğradıkları zararın tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devletçe ödeneceğinin hüküm altına alındığı belirtilmiştir. Toplanan delillerden sonra dava dosyası teknik bilirkişiye tevdi edilmiş ve dosyada mevcut hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davacının 24.05.2012 - 27.05.2012 gözaltı, 27.05.2012 – 24.01.2014 tarihleri arasında tutuklu kaldığı süre içinde daha fazlası ispatlanamadığından net asgari ücret üzerinden kazanç kaybının 17.034,11 TL olduğu, ancak davacı beraat ettikten sonra İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesince içlerinde davacı ...'ün de bulunduğu beş (5) kişilik sanık sıfatıyla yargılanan kişiler yönünden vekalet ücreti olarak taktiren 4.500,00 TL vekalet ücretinin hazineden alınarak beraat eden sanıklara verilmesine dair karar verilmiş olmakla; bilirkişi raporunda da belirtilen miktar olan 17.034,11 TL 'den beş (5) sanık yönünden davacı ...'e düşen miktar olan 880,00 TL düşürdükten sonra kalan 16.154,11 TL maddi tazminat olarak tayin ve takdir olunması gerektiği belirtilmiştir.
Objektif bir kriter olmamakla birlikte hükmedilecek manevi tazminatın davacı sanığın sosyal ve ekonomik durum üzerine atılan suçun niteliği tutuklanmasına neden olan olayın oluş tarzı tutuklu kaldığı süre gibi unsurlar nazara alınarak zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktarın hakim tarafından manevi tazminat olarak tayin ve takdir olunması gerektiği, bu nedenlerle, toplanan deliller, yargılama dosyaları birlikte incelendiğinde, davacının haksız tutuklamadan doğan maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen yerinde olup yasal koşulları taşıdığı değerlendirilmekle ve fazlaya ilişkin talep ispatlanamadığından reddi suretiyle açıklandığı şekilde belirlenen maddi tazminata ve davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı süre, duyduğu elem ve ızdırap gözetilerek zenginleşme vasıtası olmayacak şekilde hak ve nesafet kuralları çerçevesinde 60.000,00 TL manevi tazminata, 16.154,11 TL maddi tazminata hükmedilmiş, yasa gereğince yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
''1-)Davacının sanık olarak yargılanıp beraat ettiği İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ve 26/02/2016 karar tarihli dosyasında gözaltında ve tutuklu kaldığı 24/05/2012 - 24/01/2014 tarihleri nedeni ile, bu tarihler arasında geçerli net asgari ücret üzerinden maddi tazminat miktarının 15.671,94-TL. olarak tespiti gerekirken, hatalı bilirkişi raporuna itibarla ve 12.034,11-TL. olarak eksik şekilde tayini,
2-)Tazminat davasının dayanağı olan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ve 26/02/2016 karar tarihli dosyasında, kendisini dosyaya vekaletname sunan bir müdafii aracılığı ile temsil ettiren ve beraat eden davacı (sanık) yararına, beraat kararının verildiği tarihte geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.600,00-TL. maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği, buna göre aynı avukat ile temsil edilse bile beraat eden birden çok sanık olması durumunda her bir sanık yararına ayrı maktu vekalet ücreti tayini gerektiği, fakat mahkemece davacının (sanık) başka 4 sanıkla birlikte ve ancak aynı avukat ile temsil edildiğinden bahisle sadece 4.400,00-TL. vekalet ücretine hükmedildiği, bu hususun ise temyiz konusu yapılmadığı, öte yandan ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin yargılama gideri kapsamında olup bu hakkın asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağı ve bu kapsamda asıl ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin maddi tazminat kapsamına dahil edilmesinin mümkün bulunmadığı cihetle; davacı vekili tarafından dava dilekçesine ekli olarak sunulan 26/12/2014 tarihli ve 5.000,00-TL. bedelli serbest meslek makbuzunda yer alan miktardan, beraat kararının verildiği tarihte hükmolunması gereken 3.600,00-TL. vekalet ücretinin mahsubu ile kalan 1.400,00-TL.sının davacı yararına maddi tazminat olarak hüküm altına alınması gerekirken, beraat kararı ile birlikte hükmedilen ve davacı payına düştüğü kabul edilen 880,00-TL.sının mahsubu ile kalan 4.120,00-TL.sının kabulüne karar verilerek davacı yararına fazla maddi tazminata hükmolunması,
3-)Vekalet ücretine dayalı olarak kabul edilen maddi tazminat miktarı için faizin tahsilat makbuzunun düzenlendiği (ödemenin yapıldığı) 26/12/2014 tarihi yerine, haksız gözaltı işleminin gerçekleştiği 24/05/2012 tarihinden itibaren yürütülmesine karar verilmesi,
4-)Hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçların niteliği, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, gözaltında ve tutuklu kaldığı süre, gözaltına alınma tarihinden itibaren faize hükmedilmesi sureti ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlarda gözetilerek, zenginleşme sonucunu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği, mahkemece dahi bu kıstaslar gözetilerek takdir edileceği belirtildiği halde, 24/05/2012 - 24/01/2014 tarihleri arasında 610 gün süre ile gözaltında ve tutuklu kalan davacı yararına bu ölçülere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
5-)Hüküm tarihi itibarı ile kabul edilen toplam tazminat miktarına göre davacı yararına nispi vekalet ücreti yerine, maktu vekalet ücretine hükmolunması,
Hukuka aykırı, taraf vekillerinin istinaf istemleri bu nedenle yerinde görüldüğünden, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu aykırılık Anayasanın 141/son. ve 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b. maddeleri uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, maddi tazminata ilişkin hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "16.154,11" ibaresinin çıkartılması ve yerine "15.671,94" ibaresinin yazılması ve "24/05/2012 tarihinden itibaren" ibaresinden sonra gelmek üzere "vekalet ücretine dayalı olarak da 1.400,00-TL maddi tazminatın serbest meslek makbuzunun düzenlendiği 26/12/2014 tarihinden itibaren" ibaresinin yazılması; manevi tazminata ilişkin hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan "60.000,00" ibaresinin çıkartılması ve yerine "25.000,00" ibaresinin yazılması; vekalet ücretine ilişkin (3) numaralı hüküm fıkrasında yer alan "3.960,00 TL maktu" ibaresinin çıkartılması ve yerine "4.977,91-TL. nispi" ibaresinin yazılması sureti ile düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,'' karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/100 Esas, 2016/37 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının devletin güvenliğine ilişkin gizli bilgileri temin etme ve suç işlemek amacı ile kurulan örgüte üye olmak suçlarından 24.05.2012 - 24.01.2014 tarihleri arasında 610 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama üzerine 26.02.2016 tarihinde beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 21.10.2016 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden:
Davalı vekilinin temyizinin katılma yolu ile yapılmadığı dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının 47.530,00 TL olması, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen hükmün Bölge Adliye Mahkemesince düzeltilerek 17.071,94 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi nedeniyle toplam tazminat miktarının 42.071,94 TL olduğu, 6100 sayılı Kanun’un, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi ile değişik 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca davalı açısından kesin olduğu anlaşıldığından, temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden:
B.1.Net asgari ücretin eksik hesaplandığına ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Gözaltına alındığı ve tutuklandığı dönem içerisindeki maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya gözaltında, tutuklu ve hükümlü kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B.2.Maddi tazminata cezaevi giderlerinin, cezaevine ziyaret giderlerinin, cezaevinde bulunmasından kaynaklı giderlerin, kendisi ve oğlu için yapılan harcamaların dahil edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebepleri yönünden;
Davacının talep etmiş olduğu maddi zararlarının 5271 sayılı Kanun'un 141 inci ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden bu taleplere ilişkin maddi tazminatın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
B.3.Avukatlık ücretinin tamamının kabul edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere , vekâlet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekâlet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekâlet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.
Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekâlet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilmemesi gerekirken maddi tazminat olarak kabul edilmesi hükmün davalı açısından kesin olması sebebiyle bozma nedeni yapılmamıştır.
B.4.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde çok eksik manevi tazminata hükmolunması, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 10.10.2018 tarihli ve 2018/4459 Esas, 2018/1973 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünün (B.4.) paragrafında açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 10.10.2018 tarihli ve 2018/4459 Esas, 2018/1973 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.09.2023 tarihinde karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!