1. Ceza Dairesi 2022/8057 E. , 2023/5540 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1878 E., 2022/83 K.
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurularının esastan reddi ile hükümlerin onanması
İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir oldukları, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 ... maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 ... maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. ... 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.06.2021 Tarihli ve 2020/247 Esas, 2021/337 Karar Sayılı Kararıyla
1. Sanıklar ..., ... ve ...'nın haklarında kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 ... maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba,
2. Sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 81 ... maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.
B. ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.01.2022 Tarihli ve 2021/1878 Esas, 2022/83 Karar Sayılı Kararıyla
Sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve sanıklar müdafiilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 ... maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz istemi; sanıklar ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümlerde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdiri indirim yapılmasının hatalı olduğuna, üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğine ilişkindir.
2. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi; sanığın suçu işlemediğine, suça asli iştirakinin söz konusu olmadığına ilişkindir.
3. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi; sanığın suçu işlediğine dair delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
4. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi; sanığın suçu işlediğine dair delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
5. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi; sanığın adli muayene raporları ile çelişen tanık beyanına itibar edilmesinin hatalı olduğuna, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak somut delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi, sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen takdiri indirim maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Maktulün, sanık ... ile imam nikahlı birlikte yaşadığı, sanık ...'ın ... 'ın annesi, sanık ...'in ... 'ın babası, sanık ... ...'ın ... 'ın abisi olduğu, olay günü eve saat 17.28'de sanık ...'ın geldiği, ardından eşi ...'in ve sanık ...'ın geldikleri, maktulün ise eve 19.07'de geldiği, maktulden 40 dakika sonra ise eve sanık ... ...'ın girdiği, eve başkaca gelen olmadığı, sanık ... ...'ın diğer sanıklar ve maktul ile birlikte evde yaklaşık 42 dakika kadar kaldığı ve saat 20.29'da kardeşi sanık ... ile birlikte ona ait bisiklete binerek ayrıldıkları ve ... Restaurant'a gittikleri, burada yaklaşık 44 dakika kadar kaldıkları ve sonrasında ayrı ayrı olayın yaşandığı ikamete geçtikleri, saat 21.30 sıralarında sanık ...'ın ... Caddesine çıktığı ve burada bir şahısla konuştuğu, ardından caddeye gelen polis ekipleriyle konuşup ikamete geçtikleri, burada maktulün yatak odasında yerde bulunan yatak üzerinde yattığı ve ex olduğunun 112 görevlilerince tespit edildiği, yapılan yargılama neticesinde maktulün ölümünün bağla boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, olayın yaşandığı saat aralığı olduğu tahmin edilen 19.07 ila 20.29 saatleri arasında maktulün yaşamını yitirdiği eve sanıklardan başkaca giriş yapan olmadığı, sanıklar ... ile ...'in birlikte maktulün bulunduğu pozisyonu değiştirdikleri, ayrıca maktulün üzerindeki kıyafetleri değiştirerek delillere etki ettikleri, sanık beyanlarının çelişki arzettiği, iki saatlik zaman diliminde olan olayların sanıklar tarafından tutarlı bir şekilde açıklanamadığı, sanıkların hayatın olağan akışına aykırı, kendilerini korumaya yönelik çelişkili savunmalarında bulundukları, maktulün bayıldığını düşündüklerini iddia eden sanıkların ambulans çağırmak yerine maktulün annesine haber verdikleri, maktul ile sanıklar arasında maktulun giyimi hususunda husumet yaşandığı, bu hususun maktulün eşi olan sanık ve maktulün annesinin soruşturma aşamasında alınan beyanları ile doğrulandığı, yine tanık...'in maktul ile sanıklar ... ve ...'ın sürekli kavga ettiklerini, her zaman bir sıkıntı olduğu yönündeki beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanıkların, maktulu dosya kapsamında sebebi tam olarak belirlenemeyen bir sebeple fikir ve iş birliği içerisinde hareket ederek ve boğarak kasten öldürdükleri, sanıkların olay üzerinde ortak hakimiyet kurmak sureti ile fiili birlikte gerçekleştirdikleri anlaşılmıştır.
2. Sanıkların savunmaları inkara yöneliktir.
3. Sanık savunmaları, maktulün kesin ölüm nedeninin tespiti amacıyla cesedi üzerinde ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan ölü muayene ve klasik otopsiye ilişkin 25.09.2019 tarihli tutanak, Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 11.05.2006 tarihli maktulün ölümünün bağla boğulma veya asıya bağlı mekanik asfiksi sonucu meydana gelmiş olduğuna, bu iki mekanizma arasında tıbben ayrımının yapılamadığı ve olayın adli tahkikatla aydınlatılması gerektiğine ilişkin rapor, Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 23.01.2020 tarihli DNA analiz raporu, ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Kimlik Tespit Büro Amirliğince düzenlenen 26.09.2019 tarihli parmak izi incelemesine ilişkin uzmanlık raporu, 25.09.2019 ve 26.09.2019 tarihli olay yeri inceleme raporları, HTS ve Baz bilgilerine ilişkin 04.01.2020 tarihli bilirkişi raporu, 21.10.2019 tarihli HTS dökümleri inceleme ve tespit tutanağı, bilirkişi Malik Elalielahmet tarafından sunulan bilirkişi raporu, maktulün kimlik bilgilerini içeren ... Valiliğince düzenlenmiş ikamet izin belgesi sureti, diğer tutanaklar, sanıkların ... İl Göç İdaresi Müdürlüğünce düzenlenen kimlik belgesi suretleri ve adli sicil kayıtları dava dosyasında mevcuttur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A. Sanıklar müdafiilerinin sanıkların suçu işlemediğinden beraatlerine, sanık ... hakkında takdiri indirim uygulanması gerektiğine, tanık beyanlarının çelişkili olduğuna ve katılan Kurum vekilinin sanıklar hakkında takdiri indirim uygulanmasının hatalı olduğuna yönelen temyiz istemleri yönünden;
İleri sürülen iddia ve savunmaların toplanan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, duruşma tutanaklarına olumsuz davranışları yansımayan sanıklar ..., ... ve ...'nın haklarında takdiri indirimin "...dosyaya yansıyan olumsuz davranışının olmaması" şeklindeki gerekçe ile uygulandığı, Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında yerinde, yeterli ve kanuni gerekçelerle uygulanmasına karar verildiği, duruşmada tercümana hakaret eden sanık ... hakkında takdiri indirimin "...dosyaya yansıyan olumsuz davranışının olması ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi nazara alınarak..." şeklindeki yerinde, yeterli ve kanuni gerekçelerle uygulanmamasında isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, hükümde bu temyiz sebepleri yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Katılan Kurum vekilinin sanıklar hakkında üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğine yönelen temyiz istemi yönünden;
Maktul hakkında ... Valiliğince düzenlenmiş ikamet izin belgesi ve olay sonrası düzenlenen ölüm belgesinde doğum tarihinin 10.12.2001 olarak belirtildiği, suç tarihi itibarıyla maktulün 17 yaşında olduğu, sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun'un 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca mahkûmiyet hükümleri kurulması gerektiği gözetilmeden suç vasfından yanılgıya düşülmesi hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle katılan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 18.01.2022 Tarihli ve 2021/1878 Esas, 2022/83 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy çokluğuyla BOZULMASINA,
Hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçirilen süre dikkate alınarak sanıklar ... ve ... müdafiilerinin tahliye taleplerinin REDDİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrası (a) bendi uyarınca ... 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.09.2023 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
Oluş, kabul ve uygulamaya göre; maktul ve sanıkların aynı evde kaldıkları, olay günü maktulün bu evde ölü bulunduğu, ölüm şekli itibariyle maktulün intihar etmesinin mümkün olmadığının belirtildiği, bu nedenle maktulün başkaları tarafından öldürülmüş olması gerektiği, sanıkların, maktulü kim veya kimler tarafından öldürüldüğünü söylemeleri gerektiği, bunu yapmadıklarına göre maktulü kendilerinin öldürmüş oldukları, öldürme eylemini birlikte gerçekleştirdiklerinden bahisle cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, kimin veya kimlerin ne şekilde maktulü öldürdükleri belirlenemediğinden şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi raporunda, maktulün sağ el tırnağından elde edilen DNA profilinin sanıklar Noruldin, ... ve Muhammed'in DNA profili ile uyumlu olmasının sanıklar aleyhine maddi delil niteliğinde bulunmadığı, adı geçen sanıkların kardeş olup DNA'larının aynı olduğu, aynı evde maktul ile birlikte yaşadıklarından bir veya birkaç sanığın DNA'sının maktulde bulunmasının sübut delil sayılamayacağı açıktır.
Maktulün intihar etmediği, öldürüldüğü kabul edilse bile, hangi sanık veya sanıklardan her birinin eyleme ne suretle iştirak ettikleri, olayda en azından yardım eden sanık olup olmadığı, öldürme eylemini kimin ne şekilde gerçekleştiğinin açıklanıp ortaya konulması gerekir.
Anayasa'nın 38/5 fıkrasında, hiç kimsenin kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamayacağı, düzenlenmiştir.
Bu itibarla, sanıkların olayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Dosyamıza konu olayda, kolluk ve Cumhuriyet Savcılığınca her bir sanık yönünden sübut delillerinin ortaya konularak olayla bağlantılarının sağlanması gerekmektedir. Olayımızda bazı sanıkların eyleme feran katılma ihtimalleri bulunduğu gibi, bazı sanık veya sanıkların öldürme eylemine yardım eden olarak dahi katılmama ihtimali bulunmaktadır.
Diğer bir anlatımla, çağdaş ceza hukukunda, aileden biri öldürüldüğünde; bu fiilin kim veya kimler tarafından ne suretle gerçekleştirildiği ortaya konamadığı takdirde, bütün aile bireylerinin cezalandırılması yoluna gidilerek uygulama yapılması mümkün değildir.
Maktulün, kim veya kimler tarafından ne şekilde öldürüldüğü, olaya yardım eden sıfatıyla katılan olup olmadığı, eyleme iştirak etmeyen sanık veya sanıklar bulunup bulunmadığı belirlenmeden aynı evde birlikte yaşadıklarından dolayı bütün sanıkların mahkumiyetlerine dair kararın bu nedenle bozulması düşüncesinde olduğumdan, maktulün yaş küçüklüğü nedeniyle kararın bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!