WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Son güncelleme: 10 Temmuz 2025

İSTANBUL 4. FIKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C.
İSTANBUL
4. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/13
KARAR NO : 2024/202

DAVA : Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref'i, Önlenmesi Ve Tazmini
DAVA TARİHİ : 16/01/2023
KARAR TARİHİ : 05/11/2024

Mahkememizde görülmekte bulunan Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref'i, Önlenmesi Ve Tazmini davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Türkiye'nin müzik sektöründe müzik yapımı, dağıtımı ve organizasyonu ile uzun süredir iştigal eden sektörün önde gelen şirket olduğunu, müvekkillerinin, FSEK md.80/b kapsamında dava konusu müzik albümlerinin fonogram yapımcısı haklarına sahip olan bağlantılı hak sahibi olduğunu, ...' nun ise müvekkilleri ile aynı şekilde dava konusu eserlerin bağlantılı hak sahibi olduğunu FSEK md.80/a kapsamında icracı sanatçı sıfatını haiz olduğunu, davalı ... ise Türkiye'de adresi bulunan ve Türk vatandaşları olan ..., ...ve ... 'in sahibi olduğunu ve bir paravan şirket bilirkişi heyet raporu olduğunu, bu nedenle Amerika Birleşik Devletleri'nde vergi cenneti olarak anılan ve paravan şirketlerin kolaylıkla kurulması ile ünlü, sağlam dayanak, kayıt ve belgeler olmadan internet üzerinden şirket kurmanın mümkün olduğunu, davalı ..., ...'de herhangi bir müzik faaliyetine sahip olmayıp tamamen Türk sanatçı ve yapımcılar tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nde yapımı gerçekleşmiş müzik albümleri üzerinde hak iddia eden, taciz amacıyla ..., ..., ... gibi dijital müzik platformları üzerindeki uyar-kaldır mekanizmalarından yararlanarak Türk müzik yapımcılarının müzik yayınlarını durdurarak onlara zarar verme amacı güden bir şirket olduğunu, ,davalı ...' un Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda kaydı bulunmadığını, ayrıca davalı ... kanuni olarak zorunlu olan "yapımcı belgesi" ve "eser işletme belgesi" ne de sahip olmadığını, davalı ...’un Türkiye'de herhangi bir meslek birliğinde kaydı bulunmadığını, müvekkillerinin dava konusu müzik albümlerinin hak sahibi olduğunu, tüm hakları Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen 02.10.1991 tarihli ve 91/169 sayılı müzik eseri işletme belgesi ile ... Ltd. unvanlı fonogram yapımcısı adına usule uygun şekilde davacıya devredilmiş olduğunu, anılı albümlere ilişkin icracı sanatçısı olan davalı ...'ndan tüm mali hakları yapılan ... tarihli ve ... 24’üncü noterliğinin ... yevmiye numaralı muvafakatnamesi ile usulune uygun bir şekilde devralınmış olduğunu, FSEK md.25 kapsamında dijital umuma iletim haklarına ilişkin lisans verme, dijital yayınlara ilişkin izin verme ve dijital ortamda yayınlanan müzik eserlerinin gelirlerini tahsil etme yetkisini münhasıran müzik meslek birliğine devretmiş olduğunu, müvekkillerinin başkaca birçok Türk yapım şirketi, davalı şirket aleyhine ihtiyati tedbir ve tecavüzün durdurulması talepleri ile talep ve dava ikame etmiş olduğunu, ayrıca işbu davaya konu albümler üzerindeki dijital yayın haklarının albümlerdeki müzik eserlerini seslendiren icracı sanatçılar ile yaptığı sözleşmeler ile aldığını, icracı sanatçılar tarafından müzik albümlerinin dijital yayını için kendisine hak ve yetki tanındığını beyan ve iddia etmiş olduğunu, ancak ...’deki mahkemeye de bu beyan ve iddialarını kanıtlayan herhangi bir delil sunamadığını, bununla birlikte davalı şirket ...’da açtığı davada, dava dilekçesinin ekinde ... uzantılı internet sitesinde müvekkillerine ait hangi ses kayıtları ve fonogramlar üzerinde hak sahipliği iddiasında bulunduğunu gösteren linklere yer vermiş olduğunu, davalı ... veya yetki verecekleri üçüncü kişiler tarafından yapılacak her türlü yayın, davacı fonogram yapımcısı şirketin sahip olduğu fonogram yapımcılığı haklarına tecavüz teşkil edecek olduğunu, zira dava konusu albümler içerisinde yer alan tüm ses tespitleri/ses kayıtları (fonogramların) mülkiyeti davacı fonogram yapımcısı şirkete ait olduğunu, dava konusu müzik eserlerinin dijital veya dijital olmayan yollarla yayını, müvekkillerinin izin ve onayı olmaksızın yapılamayacağını, davalılar veya yetki verecekleri üçüncü kişiler tarafından yapılacak her türlü yayın, müvekkillerinin sahip olduğu haklara tecavüz teşkil edecek olduğunu, davalı ..., eylemlerinin tecavüz teşkil etmesini umursamaksızın davacının fonogram yapımcısı haklarına sahip olduğunu ve icracı sanatçısının dava dışı ... olduğu müzik albümlerini yayınlamakta olduğunu, tecavüz teşkil eden eylemlere karşı taraflarınca nezdinde delil tespiti talebinde bulunulmuş olduğunu, kanun hükmü doğrultusunda, "..." veya "..." sıfatına sahip olmayan ...'nin kanunla düzenlenen izin verme ve yasaklama yetkilerini kullanamayacağı açık olduğunu, buna rağmen davalı sanatçının albüm üzerindeki hakları, söz yazarı, besteci, icracı sanatçı, fonogram yapımcısı, müzik meslek birliği dışında hiçbir sıfata sahip olmayan ...'ye vermesi açık bir kötüniyet göstergesi olduğunu, davalı sanatçı, benzer şekilde sadece meslek birliğinin kullanabileceği ve daha önce üyelik sözleşmesiyle meslek birliğine tanıdığı hakları, aynı doğrultuda ...'ye vermeye çalışmakta olduğunu, müzik meslek birliğinin yetkisinin FSEK md.42 kapsamında ve ancak bakanlık izni alınarak kullanılabileceği, davalı sanatçı tarafından bilinmesi, üyelik sözleşmesine açıkça aykırı olmasına rağmen ...'ye yetki vermeye çalışması bir başka açık kötüniyet göstergesi olduğunu, şeklinde talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; bir kısım müzik yapım şirketi, "dijital iletim hakkı"nın münhasıran eser sahibine tanındığı 4630 sayılı "5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine ilişkin kanun"un yürürlüğe girdiği 21.02.2001 tarihinden önce üretilmiş eserleri olduğunu, kanunen hiçbir hükmü olmayan eser işletme belgelerine dayanmak suretiyle, sanatçılara ait dijital haklara tecavüz ederek, bunlardan haksız şekilde gelir elde etmekte ve sebepsiz
zenginleşmeye devam etmekte olduğunu, geçtiğimiz 10 yıllık süreçte, sanatçılar tarafından kendilerine açılan veya bu şirketler tarafından sanatçılara açılan davaların sonucunda, eserlerin dijital mecralarda kullanım haklarının münhasıran sanatçılara ait olduğu hüküm altına alınmış olduğunu, bunlarla ilgili
kesinleşmiş Mahkeme ve Yargıtay kararlarından alıntılara dilekçemizin devamında, davacı ve kardeş şirketleri, son çare olarak, yıllardır haksız olarak gelir elde ettiği eserler üzerinden "madem biz gelir elde edemiyoruz, siz hiç edemezsiniz." mantığıyla ve ...'de aleyhlerine açılan davaları uzatabilmek amacıyla sanatçıların dijital mecrada eserlerini yayınlaması ve bunlardan gelir elde etmelerinin önüne geçmek için davalıya seri şekilde davalar açmaya başlamış olduğunu, davacı'nın, dava dilekçesinin ı/6 numaralı beyanında iddia ettiğinin aksine, müvekkillerinin ...'nde kurulmuş olan bir şirket olduğundan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na kayıt yaptırma, yapımcı belgesine ya da eser işletme belgesine sahip olma zorunluluğu bulunmamakta olduğunu, esasen, müvekkillerinin Türkiye'de kurulmuş olan bir şirket olsa dahi, eser işletme belgesine sahip olmak zorunda olmadığını, zira bu belgenin tek amacı müzik albümlerinin cd, kaset, plak gibi fiziki çoğaltımlarının takibini yapmak ve bandrol alımını sağlamak olduğunu, fiziki çoğaltım yapmayan müzik yapım ve dağıtım şirketlerinin bandrol almasına da gerek olmadığından, eser işletme belgesi edinmesine gerek olmadığını, davacı'nın sadece bu beyanından bile, davalarını kanunen ne kadar hatalı bir zemin üzerine kurdukları anlaşılmakta olduğunu, ne yazık ki davacı şirket, hala eser işletme belgesine sahip olmanın kanunen bir hak ifade ettiğini düşünmekte olduğunu, davacı, dava dilekçesinde yer alan eserlerin FSEK 80/b maddesi uyarınca icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisi almadığından eserler üzerlerinde bağlantılı hak sahibi olmadığını, davacı her ne kadar “hak sahipliğini gösteren resmi belge” tanımlamasıyla eser işletme belgelerine ve ... kayıtlarına dayansa da, sanatçı ile yapımcı arasındaki hak devirlerinin, ruhsatın veya iznin yazılı şekille yapılması ve hakların ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği gibi, kanun hak devirlerinin, ruhsat ve izinlerin sadece bu iki taraflı sözleşmeler ile yapılacağını şekil şartı olarak öngörmüş olduğunu, yine eser işletme belgesi’nin; hak ihdas etme amacı taşımadığını ve kesin delil niteliği taşımadığını da açık ve net şekilde belirtmiş olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememize sunulan 24/12/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından belirtilen davaya konu bahsi geçen “...” sanatçısının “...” isimli albüme ait “...,..., ..., ..., ...., ..., ..., ..., ...” isimli müzik eserlerinin ..., ..., ... ve ... isimli dijital platformlarda güncel olarak yayında olduğunu ve ilgili eserlerin “...” isimli kullanıcı/kanal üzerinden yayınlanmış olunduğun tespit edildiğini,“...”ın dava konusu “...” isimli albümünde yer alan “...” isimli şarkıların fikir ve sanat ürünlerinden olmaları kapsamında müzik (musiki) eserleri olduğu ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasında olduğunu, ... tarafından icra edilen bu eserlerde, ...’ın sanatçı becerisiyle özgün bir şekilde icra eden müzisyen olarak icracı sanatçı konumunda olduğunu, davacı ..., davalı ... tarafından icra edilen eserleri tespit etmekle fonogram yapımcısı sıfatına haiz olduğunu, FSEK m. 80/1-B hükmü uyarınca bağlantılı hak sahibi olduğunu, söz konusu eserlerin plak ve CD’lerle sınırlı olarak yayınlanma, çoğaltılma ve dağıtılması mali haklarının, davalı ... tarafından davacı ...’e devredildiğini, ancak dijital umuma iletim hakkının 2001 yılında 4630 sayılı Kanun ile FSEK kapsamına alınmış olup davacının bu hakkın sahibi olmadığını, bununla beraber, fonogram yapımcısının bağlantılı hak sahibi olarak tespit ettiği icralar üzerinde münhasır hak sahibi olup, davacı fonogram yapımcısı ...’ten izin alınmaksızın bu tespitlerin dijital ortamda umuma iletiminin davacı ...’in bağlantılı haklarına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğunu, davacı ...’in talebi üzerine FSEK m. 69 kapsamında bu tespitlerin dijital ortamda umuma iletiminin menedilmesi mümkün olduğuna dair görüş ve kanaatlerini bildirdiği anlaşılmıştır.
Mahkememize sunulan 02/05/2024 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalıların itirazlarının kök raporunda varmış oldukarı sonuç ve kanaati değiştirecek mahiyette olmadığını ve kök raporunda varmış oldukların, davacı ..., davalı ... tarafından icra edilen eserleri tespit etmekle fonogram yapımcısı sıfatına haiz olmuş, FSEK m. 80/1-B hükmü uyarınca bağlantılı hak sahibi olduğunu, söz konusu eserlerin plak ve CD’lerle sınırlı olarak yayınlanma, çoğaltılma ve dağıtılması mali haklarının, davalı ... tarafından davacı ...’e devredildiğini, ancak dijital umuma iletim hakkının 2001 yılında 4630 sayılı Kanun ile FSEK kapsamına alınmış olup davacının bu hakkın sahibi olmadığını, bununla beraber, fonogram yapımcısının da bağlantılı hak sahibi olarak tespit ettiği icralar üzerinde FSEK m. 80/1B.3 uyarınca münhasır hak sahibi olduğunu, bu sebeple davacı ve davalı icracı sanatçının haklarının bu şekilde çakışması sonucu, davacı fonogram yapımcısı ...’ten izin alınmaksızın bu tespitlerin dijital ortamda umuma iletiminin davacı ...’in bağlantılı haklarına tecavüz teşkil eder nitelikte olduğunu, buna karşın dava konusu bu icraların davalı ...’dan FSEK m. 80/1A.4’de düzenlenen umuma iletim hakkını devralmadan davacı tarafından da dijital platformlarda umuma iletilmesi de mümkün olmadığını, davacı ...’in talebi üzerine FSEK m. 69 kapsamında bu tespitlerin dijital ortamda umuma iletiminin menedilmesi mümkün olduğuna dair görüş ve kanaatlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
KANAAT VE GEREKÇE
Uyuşmazlık; dava konusu edilen müzik eserlerine ilişkin FSEK m.80/b kapsamında davacının fonogram yapımcısı haklarına sahip olup olmadığının tespiti bu kapsamda davalıların FSEK m.69 uyarınca tecavüzlerinin olup olmadığını var ise önlenmesine yönelik taleplerden ibaret olduğu ibarettir.
Bilindiği üzere fonogram yapımcısı; icracı sanatçının izniyle yapılmış bir kaydın doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak çoğaltılması, kiralanması, telli-telsiz her türlü araçla yayınlanması ya da kişiye açık yerlerde temsil suretiyle o kayıttan faydalanma hakkına sahip olan kimselerle, bir işareti, resmi veya sesi, bunları nakle yarayan bir alet üzerine tespit eden veya ticari amaçlarla haklı olarak çoğaltan ya da yayan kimsedir. Fonogram yapımcısının hakları icraya ve bazen de eser sahibinin iznine bağlı, sınırlı, ancak aslen iktisap olunan haklardır. Yine bu haklar hukuki niteliği itibariyle eserin veya icranın korunması mahiyetinde olmayıp, eser veya icranın tespiti yapılan vasıtalar ile bunları imal eden şahsın menfaatlerinin korunması mahiyetindedir”. Söz konusu bağlantılı haklar, eser sahibinin haklarını ne değiştirebilir, ne sınırlayabilir ne de ortadan kaldırabilirler. Bu sebeple, FSEK'in hem 1/B Maddesinin (j) ve (k) bendleri, hem de 80. maddesi “eser sahibinin manevi ve maddi haklarına zarar vermemek kaydıyla” bağlantılı hakların var olduklarını” belirtmiştir”
FSEK.m.80/B'ye göre, bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcıları, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra, eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi hususlarında izin verme veya yasaklama haklarını münhasıran haizdir. Bu çerçevede fonogram yapımcısının hakları şunlardır;
1. Tespitin doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması,
2. Tespitin her türlü yöntemle satılması ve dağıtılması,
3. tespitin kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi,
4. Tespitin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalarla umuma iletimi ve yeniden iletimi( Radyo- televizyon aracılığıyla yayın),
5. yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerin aslının veya kopyalarının satış ve diğer yollarla dağıtılması,
6. Tespitin telli veya telsiz araçlarla veya diğer yöntemlerle umuma iletilmesi,
7. Tespitin internet ortamında umuma iletilmesi.
FSEK 80/B hükmünde de açıkça beliritldiği üzere fonogram yapımcısının eser sahibinin mali hakları FSEK 48 ve FSEK 52 çerçevesinde devraldıktan sonra tespitin kullanım hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Bilindiği üzere FSEK m.48'e göre; eser sahibi veya onun mirasçıları, mali hakları devir ettikleri veya ruhsat verdikleri takdirde onlardan bu hakları alanlar aslen iktisapta bulunmuş olurlar. Başka bir deyişle eser sahibinden veya mirasçılarından iktisap aslen iktisaptır. Devren iktisap ise FSEK m.49'da düzenlenmiştir. Buna göre, eser sahibi veya mirasçılarından, mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap eden bir kimse bu hakkı başkasına devretmişse yani ikinci elden bir devralma varsa devren iktisap söz konusudur. Bu şekilde yapılacak devirlerin, eser sahibi veya mirasçılarının yazılı iznine dayanması gerekir. Yazılı izin alınmadan devir yapılmışsa icazet verilinceye kadar işlem askıda hükümsüzdür. Bu hakları geçerli olarak ilk devralandan devralan kimse, yani devren iktisap eden kimse, devraldığı hak üzerinde artık bir onay ya da icazete gerek olmaksızın tasarruf edebilir. Mali hakkın devri, hakkın, devreden eser sahibi veya mirasçılarının malvarlığından çıkararak devralanın malvarlığına intikal ettiren bir tasarruf işlemi olup FSEK. m.48 hükmünden de açıkça görüldüğü gibi, mali hakkın devri, yer, süre ve muhteva açısından sınırlandırılabilir”.
5846 sayılı yasının 80. maddesinde “Eser sahibinin hakları ile bağlantılı haklar” başlığı altında eser sahibinin haklarına komşu haklar kapsamında “Eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçılar” icracı sanatçılar olarak sayılmış bulunmaktadır. Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği m.4/ f.1-b de icracı sanatçı “Sanat eserleri ile folklor eserlerini düzgün biçimde yorumlayan,söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden oyucuları, ses sanatçılarını, müzisyenleri ve dansçıları vb. diğer kişiler” olarak tanımlanmıştır. Mevzuat uyarınca bir kişinin icracı sanatçı olarak kabul edilebilmesi için bazı koşullar vardır. Öncelikle gerçek kişiler icracı sanatçı olabilmektedir. Tüzel kişilerin icracı sanatçı olabilmesi mümkün değildir. İkinci koşul yaratılmış bir eserin mevcut olmasıdır. Zira icracı sanatçı yaratılmış eseri yorumlamak, tanıtmak, söylemek ve çalmak suretiyle icra eden kişidir. Şiir ve hikayeleri özgün biçimde seslendirip anlatanlar, şarkıcılar, icraları sanatsal katkıları ile şekillendirenler icracı sanatçılar olarak kabul edilmelidir (Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2021, s. 273-274; İlhami Güneş, “FSEK'te Yer Alan İcracı Hakları ve Uygulama”, s.173). Bu kişiler yaratılmış eserlerin umuma arz edilmesine bir anlamda köprü görevi görürler. Tablo gibi, roman gibi bazı eserlerin umuma arzında icracı sanatçılara ihtiyaç yoktur. Ancak bir müzik eserinin umuma arzında icracı sanatçılara ihtiyaç duyulmaktadır. Üçüncü koşul ise eserin icracı sanatçı tarafından icra edilmesidir. Bir kişinin bağlantılı hak sahibi olarak nitelendirilebilmesi için icracı sanatçı olması ve bu sıfatla icrayı gerçekleştirmiş olması gereklidir. İcraya elverişli bir eserin umuma arzında kameraman, ses ve görüntü teknisyenleri gibi teknik hizmet ve yardımlarda bulunan kişiler de görev alabilirler. Ancak bu kişiler icracı sanatçı kabul edilmezler. Zira icracı sanatçı eseri profesyonel bir şekilde, sanatsal faaliyet olarak icra eden kişiye denilmektedir. Yine bu sebepten bir eseri bir düğünde amatörce icra eden kişiler de icracı sanatçı sayılmamaktadır. Dördüncü koşul Kanun m. 80 ve Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği m. 4 uyarınca eserin özgün şekilde icra edilmiş olması gerekliliğidir. Yönetmelik m. 4'te komşu hak “Eser sahibinin haklarına zarar vermeden ve onun rızası ile bir eseri özgün biçimde icra eden veya icrasına katılan, bir icrayı ya da sesleri ilk defa tespit eden, yayınlayan gerçek ve tüzel kişilerin münhasıran sahip oldukları; icrayı tespit etme, çoğaltma, kiralama, telli-telsiz her türlü araçla yayınlama ve kamuya açık yerlerde temsil suretiyle bundan faydalanma hakları” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla özgün şekilde icra etme unsuru da de icracı sanatçı nitelendirmesi için bir diğer önemli unsurdur. Son koşul icracı sanatçının eseri, eser sahibinin izni doğrultusunda icra etmiş olmasıdır (Kılıçoğlu, s. 239- 240). Yargıtay bir kararında, icracı sanatçıyı, “kendisinin olmayan bir eseri, eserin sahibi tarafından yaratılmış şekilde ve fakat kendi sanatçı becerisi ile başkalarına aktaran, eser sahibi ile eserden yararlanacakla arasında aracı kimse” olarak tanımlamıştır.
5846 sayılı yasının 80. maddesine göre icra sahibi: İcrasının tespit edilmesine, icranın canlı verilmesine, temsiline, tespitin çoğaltılmasına, kiralanmasına ve veya ödünç verilmesine, yayılmasına, radyo-TV, uydu veya kablo gibi telli veya telsiz yayın kuruluşlarında yayınına ve yeniden yayınına, işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayın veya yeniden yayınına, dijital ortamda umumun erişimine açmaya, telli ve telsiz araçlarla umuma İletimine izin verip vermeme konusunda hak ve yetki sahibidir. Eser sahiplerinin yararlandığı mali haklar icracılar açısından da işin mahiyetine göre olabildiği ölçüde geçerlidir. İcracı sanatçılar bu haklarını uygun bir bedel karşılığında sözleşme yaparak yapımcıya devredebilirler. Tespit işlemi, icranın işaret, ses ve görüntü nakline yarayan cihazlar yoluyla kaydedilmesidir. Bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden gerçek veya tüzel kişilere fonogram yapımcısı denilmektedir.
Dosya kapsamına göre fonogram haklarına sahipliğin tespiti talebi yönünden, davacı ... dava konusu müzik albümünün yapımcısı olması sebebiyle ‘bağlantılı hak sahibi’ konumunda olup; davalılardan ...FSEK m. 80/1-A hükmü uyarında icracı sanatçı olup bağlantılı hak sahibi konumundadır. Davalı ... , ... 24. Noterliği nezdinde ... tarihli yazılı sözleşmeyle “...” isimli kasetinin içinde yer alan “...”, “...”, “...”, “...”, “...”, “...” isimli eserlerin icraları üzerindeki mali haklarından plak ve CD olarak yayınlanma, çoğaltılma ve dağıtılması davacı ...’e süresiz olarak devrettiği, bu hakların içinde dijital umuma iletim hakkının yer almadığı anlaşılmakla, dava konusu bu icraların davalı ...’dan FSEK m. 80/1A.4’de düzenlenen umuma iletim hakkını devralmadan davacı tarafından dijital platformlarda umuma iletilmesi mümkün değildir.
Zira FSEK 25. madde işaret, ses ve/ veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı başlığını taşımaktadır. 4630 sayılı kanunla 21/02/2001 tarihinde kabul edilmiştir. Bu hükme göre, telli-telsiz uydu kablolu araçlarla veya radyo televizyonla yayınlar, dijital iletim ve sair ses, görüntü nakli yapan araçlarla yayın konusunda münhasır hak eser sahibinindir. Bilindiği üzere çağın ve toplumsal alışkanlıkların değişmesi ile 2001 yılında hükmün kapsamı genişletilmiş ve düzenlenmiştir. Buna göre, internet ortamında ve dijital gereçlerle dağıtım kendine özgü yeni bir hak tasarruf alanıdır. Müzik eserlerinin internet üzerinden umuma iletimine ilişkin mali hakkın 5846 sayılı FSEK’in 25. maddesinde 2001 yılında yapılan değişiklikle ihdas edilmiş olması, mali hakların devrine ilişkin sözleşmenin ve davacı yanca verilen muvafakatin değişiklikten önceki tarihlerde gerçekleşmesi ve FSEK’in 51. maddesinin, ileride çıkarılacak mevzuatın eser sahibine tanıması muhtemel mali hakların devrine veya bunların başkaları tarafından kullanılmasına müteallik sözleşmelerin batıl olduğuna ilişkin hükmü bir arada gözetilmesi gerekir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ... E., ... K.)
Bu haliyle davacı ... ile davalı ... arasında ... tarihli ve ... 24’üncü Noterliğinin ... yevmiye numaralı Muvafakatnamesi ile “plak ve CD olarak yayınlanma, çoğaltılma ve dağıtılması” ile sınırlı olarak mali haklar sözleşme konusu yapılmış; davalı ... tarafından icra edilen eserlerin dijital umuma iletimi hakkına sahip olmadığı mevcut FSEK hükümleri uyarınca anlaşılmaktadır. Buna karşın davacının, davalılardan ... tarafından icra edilen eserleri tespit etmekle fonogram yapımcısı sıfatına haiz olmuş, FSEK m. 80/1-B hükmü uyarınca bağlantılı hak sahibi olduğu; söz konusu eserlerin plak ve CD’lerle sınırlı olarak yayınlanma, çoğaltılma ve dağıtılması mali haklarının davalı ... tarafından 1991 tarihli ve ... 24. Noterliği tarafından onaylanan sayılan mali hakların devrine ilişkin muvafakatname FSEK m. 52’ye uygun şekilde yazılı olarak yapılmakla geçerli bir tasarruf işlemi ile sahibi olduğu da dikkate alındığında dijital umuma iletimi hakkı dışında davacının fonogramlar üzerindeki hak sahipliği noktasında bir tereddüt bulunmadığından; fonogram yapımcısının haklarına sahiplik yönünden davanın kısmen kabulü ile, davacı şirketin dava konusu ... isimli albümün, albümdeki (...,") isimli icraların (şarkıların); FSEK MD. 80/B KAPSAMINDA digital yolla umuma iletim hakkı dışındaki fonogram yapımcısı haklarına sahip olduğunun tespitine, karar vermek gerekmiştir.
Davalı icracı tarafından Müyorbir'e verilen dava konusu eserlerin dijital yolla umuma iletim hakkının kullanımıyla ilgili yetki belgelerinin de mali hakların devri anlamına gelen bir belge niteliği bulunmadığı, yetki belgesine konu hakları münhasıran takip etmeye yetkisinin dava dışı ...'e ait olması halinin meslek birliği yönünden devren iktisap hali olmadığı, meslek birliklerince bu hakların takip ediliyor olması, uyuşmazlık konusu bakımından önem taşımadığı anlaşılmaktadır.
Tecavüzlerin önlenmesi talebi yönünden ise, her ne kadar davacı şirket dava konusu icraların dijital umuma iletimi hakkı sahibi değil ise de, davalıların dava konusu tespitleri dijital yolla umuma iletimini önleme imkanı sair münhasır bağlantılı hakları (FSEK m. 80/1B.3 uyarınca icra tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkı) nedeniyle mevcuttur.
Öyle ki digital yolla umuma iletim, umuma iletim hakkının özel bir görünüm şekli olduğundan; davacı tarafından dava konusu tespitlerin icracı sanatçından izin almadan dijital platformlarda umuma iletilmesi mümkün olmadığı gibi, bu eylemin davacıdan izin alınmadan davalılarca gerçekleştirilmesi de mevcut yasal düzenlemeler uyarınca mümkün değildir.
Dava konusu icra tespitinin dijital yolla umuma iletilmesi için,
-ya icracı sanatçının, icrasının daha önceden yapılan bu tespitinin dijital platformlarda yayınlanması için umuma iletim hakkını icrayı tespit eden fonogram yapımcısına devretmesi veya ruhsat (lisans) vermesi,
-ya da fonogram yapımcısının tespit ettiği bu icra üzerindeki umuma iletim hakkını icracı sanatçıya veya icracının izniyle (ya da ondan umuma iletim hakkını devralan) üçüncü kişiye devretmesi veya ruhsat (lisans) vermesi gerekmektedir. Somut dava dosyasında davacının bu yönde bir devir veya lisans verme hali bulunmamaktadır.
Nihayeten, dava konusu bu icraların davalı ...’dan FSEK m. 80/1A.4’de düzenlenen umuma iletim hakkını devralmadan davacı tarafından dijital platformlarda umuma iletilmesi mümkün değil ise de; davalılardan icracı sanatçı ...’nun dava konusu bahsi geçen eserleri davacı ... tarafından tespit edilmiş olduğundan, bu tespitler üzerinde fonogram yapımcısı sıfatıyla ... münhasır hak sahipliği de dikkate alındığında, davacı tarafından yapılan tespitlerin, FSEK m. 80/1B.3 uyarınca icra tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına davacı sahip olduğundan; davacı tarafından yapılan tespitlerin, davacının izni olmadan gerek davalı şirket gerek diğer üçüncü kişilerce herhangi bir şekilde (digital yolla dahil) umuma iletilmesi de mümkün olmadığından; davalıların eylemlerinin davacının fonogram yapımcısı sıfatından kaynaklanan bağlantılı haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüzün önlenmesine dair talebin ise tümden kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1- Davanın kısmen KABULÜ İLE,
Davacı şirketin dava konusu ... isimli albümün, albümdeki (...") isimli icraların (şarkıların); FSEK MD. 80/B KAPSAMINDA digital yolla umuma iletim hakkı dışındaki fonogram yapımcısı haklarına sahip olduğunun tespitine, davalıların eylemlerinin davacının fonogram yapımcısı sıfatından kaynaklanan bağlantılı haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile bu tecavüzün önlenmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca hesap olunan 427,60 TL karar harcından peşin yatırılan 179.90 TL'nin mahsubu ile kalan 247,70 TL bakiye karar harcının davalılardan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen talep yönünden davacı yararına hesap olunan 40.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen talep yönünden davalılar yararına hesap olunan 40.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 9.000TL bilirkişi ücreti, 995.25 TL posta gideri olmak üzere toplam 9.995,25 TL ve 359,80 TL harç (peşin+başvuru) olmak üzere toplam 10.355,05-TL yargılama giderinden reddedilen talep yönünden takdiren 1/10'u düşülerek kalan 9.319,55-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından yapılan 3.000TL bilirkişi ücretinin reddedilen talep yönünden takdiren 9/10'u düşülerek kalan 300,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, kalan kısmın davalılar üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekillerinin, davalı vekilinin ve feri müdahil ... vekilinin yüzüne karşı, (HMK 345/1 md. gereğince) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize veya başka bir yer mahkemesine dilekçe ile başvurmak ve istinaf harcı ile gerekli giderlerin tamamı ödenmek suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2024

Katip ...
¸

Hakim ...
¸