WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY 6. DAIRE

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/9143 E.  ,  2021/4975 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/9143
Karar No : 2021/4975

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı
2- (DAVACI) …

İSTEMİN ÖZETİ : ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASININ ÖZETİ : Temyiz edilen kararın redde yönelik kısmında bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DAVACININ SAVUNMASININ ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: İdarenin tazmin yükümlülüğü bulunmasının şartlarından birisi, gerçek bir zararın oluşmuş olmasıdır. Uyuşmazlıkta, taşınmaza ilişkin yıkım kararının uygulanıp uygulanmadığının tespit edilebilmesi için yapılan Dairemizin 24/12/2020 tarih ve E:2016/9143 sayılı ara kararına davalı idare tarafından verilen 05/03/2021 tarihli cevapta; davacı yapısının yıkımına ilişkin … tarih ve … sayılı belediye encümeni kararının tatbik edilmediği, davacı yapısının ruhsata bağlandığı ve ... tarih ve ... sayılı yapı kullanma izninin verildiğinin bildirildiği görülmektedir. Bu durumda davacının yıkım kararının uygulanmasından kaynaklanan bir zararının oluşmadığı, İdare Mahkemesince, gerçekleşmemiş olan yıkım kararına dayanılarak hesaplaması yapılan zararın, olası zarar niteliğinde olduğu açık olup bu şekilde hesaplanan zarardan idarenin tazminle mükellef tutulması hukuken olanaklı bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, İdare Mahkemesince, uyuşmazlık hakkında karar verilebilmesi için davacının, bina yıkım masrafları ve binanın metre kare birim fiyatı üzerinden tespit edilen değeri dışında, gerçekleşmiş herhangi bir zararı olup olmadığı, bu zarar ile idarenin işlem ve eylemleri arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak ve idarece tazmin edilmesi gerekli maddi zarar bulunduğunun tespit edilmesi halinde idarenin hizmet kusurunun manevi tazminat hükmedilmesine ilişkin kusur bakımından da yeterli olduğu, manevi tazminata hükmedilebilmesi için idarenin ağır hizmet kusurunun olması şartının aranmayacağı, manevi tazminatın, ilgilinin davalı yönetimin hukuka aykırı olan eylem ve/veya işlemi nedeniyle duyduğu elem ve üzüntüyü sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak biçimde karşılayan hukuki bir tatmin aracı olduğu hususu da gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen temyize konu kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir ili, Buca ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen yapının, yapı ruhsatının iptal edilmesi üzerine ruhsatsız duruma düştüğünden bahisle, yıktırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı belediye encümeni kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 300.000,00-TL maddi ve 25.000,00-TL manevi zararın tazmini istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen rapor ve dosyanın birlikte incelenmesinden; davalı idarece hukuka aykırı şekilde verildiği sabit olan yapı ruhsatına dayalı olarak yapılan binaya yapı kullanma izni verildiği, ruhsata güvenerek söz konusu daireyi satın alan davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, hukuka aykırı şekilde düzenlenen yapı ruhsatının iptal edilip yapının yıkımına karar verilmesi nedeniyle davacının uğrayacağı maddi zararın hizmet kusuru bulunan davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği, yıkılmasına karar verilen bina bölümünün, yıkımının gerçekleştirilmesi halinde, yıkımdan arta kalan bina kitlesinin muhafazasının statik ve teknik açıdan mümkün görünmediği, bu nedenle, binanın yıkımı halinde elde edilecek hurda bedeli düşüldükten sonra hesaplanan yıkım masrafları ile binanın metre kare birim fiyatı üzerinden tespit edilen değerinden amortisman bedeli düşüldükten sonra elde edilen tutarın davacıya ödenmesi gerektiği, öte yandan davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi ve idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması ve idarenin ağır hizmet kusuru olması gerektiği, olayda ise manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı sonucuna ulaşıldığından davacının maddi tazminat isteminin 67.826,00-TL'lik kısmının kabulüne, maddi tazminat isteminin kalan kısmı ile manevi tazminat istemi yönünden davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davanın reddine yönelik kısmı davacı tarafından, maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik kısmı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun "Yapı ruhsatiyesi" başlıklı 21. maddesinde: "Bu Kanunun kapsamına giren bütün yapılar için 26 ncı maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir. Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır. Bu durumda; bağımsız bölümlerin brüt alanı artmıyorsa ve nitelik değişmiyorsa ruhsat, hiçbir vergi, resim ve harca tabi olmaz. Ancak; derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk, dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile çatı onarımı ve kiremit aktarılması ve yönetmeliğe uygun olarak mahallin hususiyetine göre belediyelerce hazırlanacak imar yönetmeliklerinde belirtilecek taşıyıcı unsuru etkilemeyen diğer tadilatlar ve tamiratlar ruhsata tabi değildir. Belediyeler veya valilikler mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak, güzel bir görünüm elde etmek amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları ile çatının malzemesini ve rengini tayin etmeye yetkilidir. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olan yapılar da bu hükme tabidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; idarenin sorumluluğu Anayasal bir prensibe dayandığı görülmektedir. Ancak, Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmış olup olayın özelliğine göre idarenin sorumluluğu, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine göre değerlendirilmektedir. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zararla eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.
Belirtilen bu sorumluluk türlerinden idare hukuku öğretisinde hizmet kusuru olarak adlandırılan ve kusur esasına dayanan idari sorumluluk, idari hizmetin kuruluş ve işleyişinden kaynaklanır. İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Hizmet kusuru, idari bir işlem veya eylemden doğabileceği gibi, idarenin eksik işlemesinden, dikkatsizliğinden, tedbirsizliğinden, ihmalinden, yasal görevlerin beklendiği ya da gerektiği gibi yerine getirilmemiş olmasından da kaynaklanabilir. Kamu idareleri, yapmakla yükümlü oldukları kamu hizmetlerini yürütürken hizmetin işleyişini sürekli olarak denetlemek ve hizmetin ifası esnasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. İdarenin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle hizmetin kötü veya geç işlemesi veyahut gereği gibi işlememesi ve bu yüzden zarara neden olunması halinde bu zararın hizmet kusuru kriterlerine göre tazmin sorumluluğunun idareye yüklenebileceği, bireylerin uğradıkları özel nitelikteki zararların, idari faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağının bulunması koşuluyla tazmin edilebileceği idare hukukunun genel ilkelerindendir.
Manevi tazminat ise maddi tazminat gibi bir tazmin aracı olmayıp ilgilinin davalı yönetimin hukuka aykırı olan eylem ve/veya işlemi nedeniyle duyduğu elem ve üzüntüyü sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak biçimde kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlayan bir tatmin aracıdır.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu parsel üzerinde inşa edilen yapıya ilişkin … tarih ve … sayılı yapı ruhsatının iptali istemiyle komşu parsel malikince açılan davada, dava konusu taşınmaz ile komşu olan ve ayrık nizam yapılaşma düzeni içerisinde ikiz nizam imar durumu verilen iki parselden komşu parselde ön bahçe mesafesinin 1/1000 ölçekli uygulama imar planına uygun biçimde 5 metre olarak belirlendiği, davacı parseline ilişkin yapı ruhsatında ise ön bahçe mesafesinin 3 metre olduğu, bu nedenle, uygulama imar planına aykırı olarak ruhsatlandırılan davacı yapısına ilişkin … tarih ve … sayılı yapı ruhsatının hukuka aykırı olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…,K:… sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, anılan kararın onanarak kesinleştiği, bahsi geçen mahkeme kararının uygulanması amacıyla … tarih ve … sayılı yapı ruhsatının davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemiyle iptal edildiği, yapı ruhsatının iptaline ilişkin bu işlemin iptali istemiyle açılan davada ise idarenin yargı kararını uygulamada takdir yetkisi bulunmadığı, dava konusu edilen işlemin kesinleşen yargı kararına dayandığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği ve kararın onanarak kesinleştiği, daha sonra Buca Belediye Encümeninin … tarih ve … sayılı kararı ile dava konusu yapının yıkımına karar verilmesi üzerine, yapı ruhsatının iptal edilmesine ilişkin işlem ve yıkım kararı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 300.000,00-TL maddi, 25.000,00-TL manevi zararın tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdarenin tazmin yükümlülüğü bulunmasının şartlarından birisi, gerçek bir zararın oluşmuş olmasıdır. Uyuşmazlıkta, taşınmaza ilişkin yıkım kararının uygulanıp uygulanmadığının tespit edilebilmesi için verilen Dairemizin 24/12/2020 tarih ve E:2016/9143 sayılı ara kararına davalı idare tarafından verilen 05/03/2021 tarihli cevapta; davacı yapısının yıkımına ilişkin … tarih ve … sayılı belediye encümeni kararının tatbik edilmediği, davacı yapısının ruhsata bağlandığı ve 22/04/2014 tarih ve 1919 sayılı yapı kullanma izninin verildiğinin bildirildiği görülmektedir. Bu durumda, yıkım kararı uygulanmadığından davacının yıkım kararından kaynaklanan bir zararının oluşmadığı, İdare Mahkemesince, gerçekleşmemiş olan yıkım kararına dayanılarak hesaplaması yapılan zararın, olası zarar niteliğinde olduğu açık olup bu şekilde hesaplanan zarardan idarenin tazminle mükellef tutulması hukuken olanaklı bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, İdare Mahkemesince, uyuşmazlık hakkında karar verilebilmesi için davacının, gerçekleşmiş herhangi bir zararı olup olmadığı, bu zarar ile idarenin işlem ve eylemleri arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususu araştırılarak ve idarece tazmin edilmesi gerekli maddi zarar bulunduğunun tespit edilmesi halinde idarenin hizmet kusurunun manevi tazminat hükmedilmesine ilişkin kusur bakımından da yeterli olduğu, manevi tazminata hükmedilebilmesi için idarenin ağır hizmet kusurunun olması şartının aranmayacağı, ancak manevi tazminata ilişkin olarak yukarıda belirtilen koşulların gerçekleşmiş olması gerektiği hususu da gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen temyize konu kararda isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 05/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

UYAP Entegrasyonu