Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/5910 E. , 2021/1309 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5910
Karar No : 2021/1309
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. …
İSTEMLERİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımların temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, 28/06/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanında meydana gelen terör saldırısında yaralanıp % 19 oranında engelli kaldığından bahisle oluştuğu ileri sürülen 150.000,00 TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin kararıyla; sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesinin amaçlandığı, genel bir ifade ile "terör olayları" olarak nitelenen eylemlerin, Devlete yönelik olduğu, Anayasal düzeni yıkmayı amaçladığı, bu tür olaylarda zarar gören kişi ve kuruluşlara karşı kişisel husumetten kaynaklanmadığı, sözü edilen olaylar nedeniyle zarara uğrayan kişilerin, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri, belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmininin hakkaniyet gereği olduğu, sosyal devlet ilkesine de uygun düşeceği, davacının maddi tazminat istemi yönünden; uyuşmazlık konusu olayda, İstanbul Atatürk Havalimanında meydana gelen terör saldırısında davacının yaralanması nedeniyle uğranılan zararların tazmini isteminin, 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunduğu yolunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, dolayısıyla zararın, idari hizmetin işleyişine ilişkin bir kusurdan değil de, terör eyleminden kaynaklanması karşısında, uyuşmazlığın çözümünde maddi tazminat isteminin, özel bir kanun olan 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacının da buna istinaden, 07/06/2017 tarihinde İçişleri Bakanlığına başvuruda bulunduğu ve 12/06/2017 tarihinde kayıtları giren başvurunun İçişleri Bakanlığınca İstanbul Valiliğine gönderildiği, bu tarihten öncede yapılan başvurular sonucunda İstanbul Valiliği Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … ve … tarih ve … sayılı kararları ile davacıya toplam 5.865,25 TL maddi tazminat ödendiği ve sulhnamelerin imzalandığı, İstanbul Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi ile manevi tazminatla ilgili zarar tespit komisyonunca yapılacak bir işlem bulunmadığının belirtildiği, dolayısıyla maddi tazminat bakımından sulhname imzalanmış olması karşısında davanın bu kısmı açısından davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı, davacının manevi tazminat istemi yönünden; terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerektiği, terör örgütü üyelerince gerçekleştirilen bombalı eylem neticesinde, kendisine hiç bir kusur izafe edilemeyecek olan davacının yaralandığı ve % 19 oranında engelli olduğu dikkate alındığında olay sonrası davacının derin bir acı ve üzüntü duyduğunun kabulü ile manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de dikkate alındığında, olay nedeniyle davacının uğradığı manevi zarara karşılık; 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesinin uygun olacağı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin kararıyla; istinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkilinin engelinin % 24'e çıktığı, psikolojik tedavi gördüğüne dair doktor görüşünün bulunduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, idarenin ağır hizmet kusuru halinde manevi tazminat sorumluluğunun olduğu, olayın bir terör olayı olduğu, idarelerinin kusuru bulunmadığı, manevi tazminat miktarının yüksek olduğu, bu durumun benzer olaylarda eşitlik ve hakkaniyete aykırılık oluşturduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı vekili tarafından, savunma verilmemiştir. Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu kararın maddi tazminatın taraflar arasında sulhname imzalanması nedeniyle reddedilmesine ilişkin kısmının onanması, davacıya 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının tazminat miktarı yönünden Dairemiz emsal dosyalarına göre yetersiz olduğu düşüncesiyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
28/06/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanında gerçekleşen terör eylemi sonucunda yaralanan davacı tarafından uğranıldığı öne sürülen zararlara karşılık maddi ve manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dosyanın ve aynı olaya ilişkin temyiz dosyalarının birlikte incelenmesinden; 28/06/2016 tarihinde terör saldırısı nedeniyle Atatürk Havalimanında meydana gelen patlama nedeniyle zarara uğrayan davacı/davacılar tarafından, olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru/kusursuz sorumluluk hali bulunduğu ileri sürülmüş, ancak İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından olayda davalı idarenin / idarelerin hizmet kusuru/kusursuz sorumluluk hali bulunmadığı sonucuna varılmış, davacı/davacılar tarafından dosyalarda bulunan olaya ilişkin bilgi ve belgelerin değerlendirilmediği, temyiz aşamasında da aynı iddiaları devam ettiğinden Dairemizce öncelikle bu hususa ilişkin olarak davacı/davacıların temyiz iddiaları doğrultusunda dava konusu olay değerlendirilmiştir.
Dava konusu olayın bir terör olayı olduğu açık olmasına rağmen, bu terör olayında idarenin hizmet kusuru/ kusursuz sorumluluğunun bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Dairemizin konuyla ilgili yerleşik içtihadı da; terör eylemi sonucu bir zararın ortaya çıkması durumunda, öncelikle söz konusu olayın meydana gelmesinde idarelere atfı kabil bir hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk hallerinin bulunup bulunmadığının araştırılması, idarenin gerek hizmet kusuru gerekse kusursuz sorumluluk hallerinin olayda bulunmaması durumunda 5233 sayılı Kanun kapsamında gerekli inceleme ve araştırma yapılarak karar verileceği yönündedir. Bu nedenle idarenin / idarelerin olay öncesi genel güvenlik hizmetlerine ilişkin kusuru / kusursuz sorumluluğunun tespiti için olay öncesinde olaya ilişkin ihbar veya istihbari bilgi ve belge olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Olay öncesinde ve olaya ilişkin istihbari bilgi belge var ise idarenin bu konuda özel bir önlem almaması neticesinde oluşan zarardan hizmet kusuru ilkesi uyarınca sorumlu tutulacağı açıktır.
İncelenen dosyalarda İdare Mahkemeleri tarafından yapılan ara kararlar üzerine dosyalara giren bilgi ve belgelere göre; İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü ilgili birimlerince emniyete ulaşan ve gerekli birimlerle paylaşılan genel nitelikteki muhtemel eylemlere ilişkin yazıların sunulduğu, olaya ilişkin ihbarın bulunmadığının belirtildiği, söz konusu yazıların incelenmesinden; davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için olay öncesinde olaya ilişkin istihbari bilginin yer, zaman, kişi unsurlarından bir ya da bir kaçının belirli olacak şekilde idarece bilinmesi ve idarenin bu bilgiye rağmen gerekli önlemi almaması halinde söz konusu olacağı değerlendirildiğinde; dava konusu olayda Emniyet birimlerinde olay öncesinde olaya ilişkin herhangi bir ihbarın bulunmadığına ilişkin yazıları da gözönünde tutularak idarenin hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluğundan söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
A- Temyize konu kararın davacının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının incelenmesinden:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın belirtilen kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B- Temyize konu kararın davacı için 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının incelenmesinden
Manevi zarar; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi ve tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta, Bölge İdare Mahkemesince söz konusu patlamalarda yaralananların açmış olduğu, birbirine benzer yaralanma ve yaralanma oranı olan manevi tazminat istemli dosyalarda farklı miktarlarda manevi tazminata hükmedildiği görülmektedir. İş bu dosyada da yaralanan davacı için 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş olup, hükmedilen manevi tazminatın Dairemiz içtihatlarına göre yetersiz olduğu, bu nedenle manevi tazminatın amaç ve niteliği de dikkate alınarak davacının yaralanma oranı ve olay karşısında duyulan acıyla da orantılı olacak şekilde yeniden takdiren belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 23/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)KARŞI OY :
Dava konusu olay, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda 28/06/2016 tarihinde DEAŞ mensubu teröristlerin yanlarındaki bombayı patlatmaları ve ellerindeki silahlarla etrafa ateş etmeleri sebebiyle meydana gelmiştir.
Olayın oluş şekli, olay tarihi, olaya yakın zamanlarda ülkemizde meydana gelen benzer terör olayları (20/07/2015 tarihinde Suruç Patlaması, 10/10/2015 Ankara Gar Patlaması, 17/02/2016 Merasim Sokak Patlaması, 13/03/2016 tarihinde Güvenpark Patlaması, 07/06/2016 tarihinde Vezneciler Patlaması...), olay öncesinde havalimanı gibi yerlerde bombalı terör eylemi yapılacağına dair istihbari bilgilerin bulunduğu, olay tutanağına göre teröristlerin güvenlik tarafından kamera sistemi ile fark edildiği, polisin müdahalesi sırasında olayın yaşandığı dikkate alınarak ülkemiz gibi terör olaylarının sık yaşandığı ve sürekli teyakkuz halinde olunması gereken bir ülkenin en büyük havalimanında meydana gelen bu patlama ve silahlı saldırı olayında öncelikle idarenin olaya ve olayın önlenmesine ilişkin hizmet kusurunun olduğu oyuyla aksi yöndeki Daire çoğunluk kararına katılmıyorum.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!