WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DANIŞTAY 10. DAIRE

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/5883 E.  ,  2021/1305 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5883
Karar No : 2021/1305

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDENLER (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; oğlu …'nin 28/06/2016 tarihinde Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminalinde gerçekleştirilen saldırıda vefat etmesi üzerine, maddi ve manevi zararının tazmini amacıyla 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapmış olduğu 26/12/2016 tarihli başvurunun reddine ilişkin İstanbul Valiliği Zarar Tespit Komisyonu tarafından verilen … tarih ve … sayılı kararın iptali ile davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin kararıyla; sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesinin amaçlandığı, genel bir ifade ile "terör olayları" olarak nitelenen eylemlerin, Devlete yönelik olduğu, Anayasal düzeni yıkmayı amaçladığı, bu tür olaylarda zarar gören kişi ve kuruluşlara karşı kişisel husumetten kaynaklanmadığı, sözü edilen olaylar nedeniyle zarara uğrayan kişilerin, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri, belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmininin hakkaniyet gereği olduğu, sosyal devlet ilkesine de uygun düşeceği, uyuşmazlık konusu olayda, İstanbul Atatürk Havalimanında meydana gelen terör saldırısında davacı yakınının vefat etnesi nedeniyle uğranılan zararların tazmini isteminin, 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunduğu yolunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, dolayısıyla zararın, idari hizmetin işleyişine ilişkin bir kusurdan değil de, terör eyleminden kaynaklanması karşısında, uyuşmazlığın çözümünde maddi tazminat istemlerinin, özel bir kanun olan 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminat istemlerinin ise sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafından, maddi ve manevi zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapılan 26/12/2016 tarihli başvurunun reddine ilişkin İstanbul Valiliği Zarar Tespit Komisyonu tarafından verilen … tarih ve … sayılı kararın iptali bakımından; uyuşmazlığın çözümünde, öncelikle davacının oğlunun vefat etmesine neden olan eylemin "terör eylemi" olduğunun ne zaman öğrenildiğinin tespiti gerektiği, olayda; davacının, oğlu …'nin, 28/06/2016 tarihinde, İstanbul Atatürk Havalimanında meydana gelen terör saldırısı neticesinde hayatını kaybettiği, yaşanılan olay neticesinde davacının elem, ızdırap ve acı çektiği, yaşanılan olayın şoku içerisinde olduğu ve davacının İran asıllı olduğu da dikkate alındığında Türk Hukuk Sistemi ve başvuru yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmasının kendisinden beklenemeyeceği, dolayısıyla, davacının olay tarihinden itibaren 60 gün içerisinde 5233 sayılı Kanun kapsamında başvuruda bulunmasının beklenmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği, yaklaşık 6 ay sonra yapılan başvurunun makul süre içerisinde yapıldığı, 5233 sayılı Kanuna göre zarar tespit komisyonu tarafından davacının maddi tazminat istemi değerlendirilmesi gerekirken tek başına yetkisi bulunmayan zarar tespit komisyonu başkanı tarafından karar verilmiş ise de davanın açıldığı 27/02/2017 tarihinden sonraki bir tarih olan 21/04/2017 tarihinde yetkili olan zarar tespit komisyonunca aynı kararın alındığı görüldüğünden, bu durumun işlemi sakatlar nitelikte görülmediği, bu durumda; yabancı uyruklu olan davacı açısından 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılacak olan başvuru süresi ve usul ve yöntemlerinin bilinmesinin kendisinden beklenmesi mümkün olmadığından, olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içerisinde yapıldığı anlaşılan başvurunun, "zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren" süresinde yapılmış başvuru olarak değerlendirilerek, uğranıldığı belirtilen zarar tespit edilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, başvurunun süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığına, davacının 150.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı bakımından isteminin incelenmesi; davacı tarafından, maddi ve manevi zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması talebiyle yapmış olduğu 26/12/2016 tarihli başvurunun reddine ilişkin İstanbul Valiliği Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin hukuka aykırı olduğu, davalı idarece davacının maddi tazminat başvurusu hakkında yeniden bir inceleme ve değerlendirme yapılacağından, davacının maddi tazminat istemi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, davacının 250.000,00 TL manevi zararın tazmini bakımından isteminin incelenmesi; davacının oğlu olan …'nin ölümü neticesinde yaşam süresince duyacakları üzüntü, acı, psikolojik çöküntü nedeniyle takdiren, müteveffanın annesi olan davacıya 50.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu ... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkillinin genel hükümler kapsamında destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin istemi olduğu, maddi tazminatın 5233 sayılı Kanun kapsamında hesap edilmesinin hukuk kuralları ile örtüşmediği, 5233 sayılı Kanunun sadece maktu ve asgari tazminat miktarının sulhen teklifini içeren bir kanun olduğu, maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, manevi tazminatın düşük olduğu, yargılama gideri ve davalı idareler lehine vekalet ücreti olmadan kararın düzeltilerek onanması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, aleyhe olan kısımların bozulması gerektiği, maddi tazminata ilişkin karar verilmesine yer olmadığı kararının uygun olduğu, idarenin ağır hizmet kusuru halinde manevi tazminat sorumluluğunun bulunduğu, olayın bir terör olayı olduğu, bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat ilgili Kanunda düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, belirlenen manevi tazminatın düzenlenme amacına aykırı yüksek belirlendiği, davacının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin isteminin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı İstanbul Valiliği tarafından, Zarar Tespit Komisyonu kararının iptalinin hukuka aykırı olduğu, idare aleyhine manevi tazminata hükmedebilmek için idarenin hizmet kusuru/kusursuz sorumluluk halinin olması gerektiği, olayda idarenin hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk halinin bulunmadığı, olayın terör olayı olduğu ve 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, manevi tazminat 5233 sayılı Kanun'da düzenlenmediğinden sorumluluklarının bulunmadığı, manevi tazminat miktarının hakkaniyete aykırı olduğu, manevi tazminatta temerrüt olmadığından faiz işletilmesinin hatalı olduğu, maddi tazminat üzerinden maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, idarelerinin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı vekili tarafından savunma verilmemiştir. Davalı idareler tarafından ayrı ayrı, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davacının başvurusunun İdari Yargılama Usulü Kanunu 13. madde kapsamında yapılan bir başvuru olduğu, davalı İçişleri Bakanlığı tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında görülerek davalı Valiliğe gönderildiği, genel hükümler kapsamında yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada olayın bir terör olayı olduğu, idarenin hizmet kusuru/ kusursuz sorumluluğuna yol açabilecek olay öncesi istihbarat ya da ihbarın bulunmadığı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun terör olaylarında maddi tazminat istemlerinde gerçek zararın karşılanmasına ilişkin kararları ile Anayasa Mahkemesi'nin 03/11/2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 08/09/2020 tarih ve Başvuru No:2016/7302 sayılı Adnan Ceylan Başvurusu kararı gereği; 5233 sayılı Kanun'un geçici maddelerinde yer alan dönemler dışında meydana gelen terör veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle oluşan zararların mutlak olarak 5233 sayılı Kanun usulleriyle çözümlenmesi gerekmediği, dava konusu olayda olduğu üzere, tazminat hukukunun genel hükümlerine göre açılan davada başvurucunun sosyal risk ilkesi gereği tazmini gereken maddi, manevi tazminatlarının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, bu yönde inceleme yapılmamasının mahkemeye erişim hakkına müdahale olduğu kabulü ile genel hükümler kapsamında açılan davanın talep gereği sosyal riskten incelenmesi gerektiği, maddi tazminat açısından dosyanın bilirkişiye gönderilmesi gerektiği, ancak hesaplama yapılırken olayın terör olayı olması ve idarenin ve zarar görenin kusursuz olduğu, sosyal risk ilkesine dayalı inceleme yapıldığı da dikkate alınarak tazminat ve sorumluluk dengesi sağlanması açısından hesabın % 50'sinin kabul edilmesinin hem davacı ve davalı yönünden adil, hem de hukuki nitelendirmeye uygun bir çözüm olduğu gerekçesiyle kararın dava konusu işlemin iptali ve maddi tazminat hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının bozulması gerektiği, manevi tazminata ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
28/06/2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı'nda meydana gelen terör saldırısı sonucunda yakınını kaybeden davacının maddi ve manevi zararlarının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
A- Temyize konu kararın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının incelenmesinden:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın belirtilen kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B- Temyize konu kararın dava konusu işlemin iptaline, maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısımlarının incelenmesinden:
İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun'un ''Başvurunun süresi, şekli, incelenmesi ve sonuçlandırılması''na ilişkin esaslara yer verilen 6. maddesinin 1. fıkrasında; zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanacağı, bu sürelerden sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceği hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
28/06/2016 tarihinde Atatürk Havalimanında meydana gelen terör saldırısında oğlu vefat eden davacı İran vatandaşı tarafından, meydana gelen olay sebebiyle uğradığı maddi ve manevi tazminat istemlerini içeren başvuru dilekçesi ile 26/12/2016 tarihinde İçişleri Bakanlığına başvurulduğu, İçişleri Bakanlığınca başvurunun İstanbul Valiliğine gönderildiği, Valilik tarafından da komisyon adına Vali yardımcısı imzasıyla 5233 sayılı Kanunun 6. maddesi gereği yasal başvuru süresinin aşılması nedeniyle reddedilmesi üzerine davacı tarafından bu işlemin iptali ve maddi, manevi tazminat istemli dava açıldığı; İdare Mahkemesince, yaşanılan olay neticesinde davacının elem, ızdırap ve acı çektiği, yaşanılan olayın şoku içerisinde olduğu ve davacının İran asıllı olduğu da dikkate alındığında Türk Hukuk Sistemi ve başvuru yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmasının kendisinden beklenemeyeceği, dolayısıyla, davacının olay tarihinden itibaren 60 gün içerisinde 5233 sayılı Kanun kapsamında başvuruda bulunmasının beklenmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği, yaklaşık 6 ay sonra yapılan başvurunun makul süre içerisinde yapıldığı, 5233 sayılı Kanuna göre zarar tespit komisyonu tarafından davacının maddi tazminat istemi değerlendirilmesi gerekirken tek başına yetkisi bulunmayan zarar tespit komisyonu başkanı tarafından karar verilmiş ise de davanın açıldığı 27/02/2017 tarihinden sonraki bir tarih olan 21/04/2017 tarihinde yetkili olan zarar tespit komisyonunca aynı kararın alındığı görüldüğünden, bu durumun işlemi sakatlar nitelikte görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline, maddi tazminat istemi hakkında da işlemin iptali üzerine davalı idarece yeniden değerlendirme yapılacağı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına, tarafların istinaf istemleri üzerine Bölge İdare Mahkemesi tarafından istinaf istemlerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, 28/06/2016 tarihinde meydana gelen terör olayı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi zararların tazmini amacıyla 5233 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereği olaydan itibaren 60 gün içerisinde Zarar Tespit Komisyonuna başvurulması gerektiği, davacı tarafından yaklaşık 6 ay sonra yapılan başvurunun süresinde olmadığı, dava konusu işlemin iptali ile maddi tazminata ilişkin istemlerin reddedilmesi gerekirken işlemin iptali ve maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının dava konusu işlemin iptaline, maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısımlarının BOZULMASINA, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 23/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)KARŞI OY :

Dava konusu olay, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda 28/06/2016 tarihinde DEAŞ mensubu teröristlerin yanlarındaki bombayı patlatmaları ve ellerindeki silahlarla etrafa ateş etmeleri sebebiyle meydana gelmiştir.
Olayın oluş şekli, olay tarihi, olaya yakın zamanlarda ülkemizde meydana gelen benzer terör olayları (20/07/2015 tarihinde Suruç Patlaması, 10/10/2015 Ankara Gar Patlaması, 17/02/2016 Merasim Sokak Patlaması, 13/03/2016 tarihinde Güvenpark Patlaması, 07/06/2016 tarihinde Vezneciler Patlaması...), olay öncesinde havalimanı gibi yerlerde bombalı terör eylemi yapılacağına dair istihbari bilgilerin bulunduğu, olay tutanağına göre teröristlerin güvenlik tarafından kamera sistemi ile fark edildiği, polisin müdahalesi sırasında olayın yaşandığı dikkate alınarak ülkemiz gibi terör olaylarının sık yaşandığı ve sürekli teyakkuz halinde olunması gereken bir ülkenin en büyük havalimanında meydana gelen bu patlama ve silahlı saldırı olayında öncelikle idarenin olaya ve olayın önlenmesine ilişkin hizmet kusurunun olduğu oyuyla aksi yöndeki Daire çoğunluk kararına katılmıyorum.

UYAP Entegrasyonu