Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/9357 E. , 2021/3346 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/9357
Karar No : 2021/3346
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, hükümlü olarak bulunduğu … Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda işkenceye maruz kaldığı ileri sürülerek iş gücü kaybı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlarına karşılık olarak 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; davalı idareye bağlı cezaevlerinde bulunan tutuklu veya hükümlülerin sağlıklarından ve can güvenliklerinden idarenin sorumlu olduğu, bu nedenle davacı ile infaz koruma memurları arasında yaşanan olayda, gerek davacının bıçak temin edebilmesi, gerekse, davacının vücudundaki sıyrıklar ve ağrılar da dikkate alındığında, gardiyanlarca davacıya kötü muamelede bulunulması, gözlem odasında ellerinin arkadan kelepçelenerek, rahatsızlanmasına rağmen bir süre o şekilde tutulması ve insan onuruna yakışmayacak şekilde sedye yerine battaniye ile taşınması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, hizmetin kötü işlemesi nedeniyle davalı idarenin olayda hizmet kusurunun bulunduğu, davacının görevi yaptırmamak için direnme, davalı idarenin E.A., E.Ö., A.A., Ş.G. ve P.H. isimli personelinin işkence yapma, zor kullanma yetkisinin aşılması suretiyle kasten yaralama suçlarıyla yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında bulunan … Adli Tıp Şube Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı raporunda, davacıda meydana gelen lezyonların duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması veya yitirilmesi niteliğinde olmadığının belirtilmesi ve dosya içinde bulunan diğer belgelere göre, davacının olay nedeniyle maddi kayba uğradığını gösteren bir veri bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine, manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı 23/01/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından; infaz kurumu personelinden eğitim materyali istemesi sebebiyle darp edildiği, olaydan sonra düzenlenen muayene raporu darp edildiğini açıkça ortaya koyacak nitelikte olduğundan iş gücü kaybı yaşadığının sabit olduğu, salt cezaevinde bulunmasının iş gücü kaybının olmadığı şeklinde yorumlanamayacağı, plastik oda olarak adlandırılan yerde kendisine yapılan muamelenin işkence yapıldığının başka bir göstergesi olduğu, aynı olayla ilgili olarak ceza mahkemesinde görülen davanın kesinleşmesi beklenmeksizin bakılan uyuşmazlığın karara bağlanmasının hukuka aykırı olduğu, İdare Mahkemesince maddi tazminat talebinin reddine ilişkin verilen kararın yeterli gerekçe içermediği, takdir edilen manevi tazminat miktarının ise olayın niteliği ve yaşanan üzüntünün karşılığı olmaktan uzak olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından; usule ilişkin olarak, bakılmakta olan davanın süresinde açılmadığı; esasa ilişkin olarak ise, olay günü davacının koğuş kapısına sürekli vurması ve rahatsızlık yaratması üzerine infaz koruma memurlarınca davacının bulunduğu odaya girildiği, burada davacının elinde iki adet meyve bıçağıyla infaz koruma memurlarına saldırdığı ve bir memuru elinden yaraladığı için zor kullanılarak bıçakların elinden alındığı, plastik oda diye tabir edilen gözlem odasına infaz kurumu müdürünün talimatıyla kendisine ve başkasına zarar vermemesi adına gözlem altında tutulmak için alındığı, burada bulunduğu süre içerisinde de taşkınlık yapması sebebiyle ellerinin kelepçelendiği, davacının rahatsızlanması üzerine derhal hastaneye sevk edildiği, nitekim konuyla ilgili yapılan ceza yargılamasında infaz koruma memurlarının beraat ettiği, davacının ise görevi yaptırmamak için direnmek suçundan cezalandırıldığı belirtilerek yaşanan olayın davacının kişisel kusurundan kaynaklanması sebebiyle idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin reddi ile kararın maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminat istemin kısmen reddine ilişkin kısımlarının gerekçeli olarak onanması; davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak suçundan (CMK 250. maddesi ile görevli) …Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile müebbet hapis cezası ile cezalandırıldığı, cezasının infazı için Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda kalmaktayken, 05/07/2012 tarihinde Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna nakledildiği ve bu esnada Fırat Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Uzaktan Eğitim Bölümü 2. sınıf öğrencisi olması sebebiyle nakledildiği ceza infaz kurumundan eğitimine devam etmek için gerekli olan bilgisayar aracılığı ile internet kullanmayı talep ettiği, bu talebinin Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile, davacının daha önceden uzaktan eğitim için bilgisayar vasıtasıyla girdiği üniversite internet sayfasının mesaj bölümünü kardeşi ile yazışma yapmak amacıyla eğitim faaliyeti dışında kullandığı tespit edildiğinden yüksek güvenlikli ceza infaz kurumu koşullarında internet kullanımına izin verilmesinin güvenlik riski oluşturacağı belirtilerek reddedildiği, aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Adalet Meslek Yüksek Okulu öğrencisi olan davacının, 08/02/2013 tarihinde, ertesi gün gireceği sınavlara ilişkin derslere ait geçmiş yılların sınav soru ve cevaplarının çıktılarını talep ettiği, talebinin, Kurum bilgisayarında bulunan UYAP sisteminden dolayı istediği bilgiye ulaşılamayacağı, daha önce Anadolu Üniversitesinden resmi yazı ile temin edilen soru ve cevapların tekrar aynı yolla temin edilebileceği, ders materyallerinin ise daha önceden davacıya verildiği belirtilerek reddedilmesi üzerine, davacının Kurum müdürüne yönelik "ona dışarıda gününü göstereceğim" şeklinde, hamile olan Kurum öğretmeni hakkında ise "ona tekme atarak çocuğunu düşüreceğim" şeklinde söylemlerde bulunduğu, görüşme sonrasında davacı tarafından sürekli olarak kalmakta olduğu odanın acil çağrı butonuna basılmak ve oda kapısına vurulmak suretiyle gürültü yapıldığı, diğer odalarda kalan hükümlü ve tutukluların da kapıya tekme vurarak tepki göstermesi üzerine Kurum müdürünün talimatıyla saat 16.00 sularında infaz koruma başmemuru ve infaz koruma memurlarının hükümlünün kalmakta olduğu oda kapısına gelerek içeri girdiği, davacının ellerini montunun cebine sokmuş şekilde beklerken her iki elindeki meyve bıçağını aniden cebinden çıkararak görevli personele karşı mukavemette bulunmaya başladığı ve bu esnada elindeki bıçaklar alınmaya çalışılırken bir infaz koruma memurunun elinden 5-6 santim çapındaki kesik sonucu yaralandığı, davacının etkisiz hale getirilmesini takiben Kurum müdürünün talimatı ile tedbir amaçlı olarak kendisine ve çevresine zarar vermemesi için 24 saat esasıyla kamera ile takip edilen gözetim odasına (plastik odaya) alındığı, gözetim odasına alındıktan sonra da kapılara vurması ve agresif davranışlar sergilemesi nedeniyle, hükümlünün ellerine arkadan kelepçe takıldığı, aynı gün saat 18.15 sularında gözetim odasındaki hükümlünün kontrol merkezince, hareketsiz yattığının gözlemlenmesi üzerine gözetim odasına girildiği, yarı baygın ve tepkisiz halde yerde yatan davacının battaniye ile taşınarak Kurum sağlık personeli ve Kuruma çağrılan 112 acil servis görevlileri tarafından ön muayenesinin yapılması suretiyle 18.45 sularında Bolu Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevkinin yapıldığı, yapılan muayene sonucunda davacıya acil müdahale gerekli görülmediğinden 19.45 sularında ceza infaz kurumuna geri getirilerek kalmakta olduğu odaya yerleştirildiği, davacının 12/02/2013 tarihinde Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Psikiyatri Servisine sevk edildiği ve aynı tarihli muayene raporunda, "konversiyon ve simülasyon" teşhisi konulduğu, 15/02/2013 tarihinde Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi Ortopedi Polikliniğinde düzenlenen rapor ile, davacının hayati tehlike geçirmeksizin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şeklinde yaralandığına ilişkin kesin rapor verildiği; Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesinden alınan 12/02/2013 tarihli genel adlli muayene raporunda, "sağ göz kıvrımının aksında 0,7 mm çapında kabuklanmış sıyrık, boynunun her iki yanında önden arkaya doğru uzanan kahverengi izler, kafada vertexde subjektif ağrı şikayetleri, sol dirsekte kabuklanmış sıyrık, sol el bileğinin dış yüzeyinde kabuklanmış sıyrık, sol el bileğinin iç tarafında kızarıklık, el ve parmak hareketleri ağrılı ve kısıtlı, sol omzunda ve sol kalçasında subjektif ağrı şikayetleri, sol ayak bileği iç tarafında kabuklanmış sıyrık, sol ayak bileği hareketleri subjektif ağrıları mevcut, sağ dirsekte kabuklanmış sıyrık mevcut olup, diğer sistem bulgularının normal olduğu" tespitlerine yer verildiği; davacının 08/02/2013 tarihindeki Kurum görevlisini kasten yaralama eylemi nedeniyle Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulunun 13/02/2013 tarih ve 2013/20 sayılı kararı ile 20 gün hücreye konulma cezasıyla cezalandırıldığı, kurum görevlilerine karşı hakaret ve tehditte bulunduğu eylemler nedeniyle ise Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulunun 14/02/2013 tarih ve 2013/21 sayılı kararı ile 20 gün hücreye konulma cezasıyla cezalandırıldığı ve anılan cezaların İnfaz Hakimliği ile Ağır Ceza Mahkemesi denetimlerinden geçerek kesinleştiği; anılan olayla ilgili yapılan adli yargılama neticesinde … Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:.. sayılı kararıyla, davacının görevi yaptırmamak için silahla direnme suçunu işlediği sabit görülerek 1 yıl, 6 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, davalı idarenin E.A., E.Ö., İ.K., A.A., Ş.G. ve P.H. isimli personelinin ise işkence yapma ve zor kullanma yetkisinin aşılması suretiyle kasten yaralama suçlarını işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle beraatlerine karar verildiği ve anılan kararın Yargıtayca temyizen incelenmesi sonucunda onanarak kesinleştiği, davacı tarafından 18/11/2014 tarihinde ceza infaz kurumu personelince kendisine işkence yapılması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu, anılan başvurunun 24/12/2014 tarih ve 199724 sayılı işlemle reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan uyuşmazlıkta; davacı tarafından ceza infaz koruma personelince kendisine işkence yapıldığı, işkence ve darp izlerinin hastanede yapılan muayene sonrasında düzenlenen raporla sabit olduğu, infaz koruma memurlarının saldırısından sonra plastik oda olarak adlandırılan gözlem odasına ellerinin kelepçeli olarak konulmasının, odanın sürekli olarak kamera ile izlenmesi uygulamasının da işkencenin başka bir göstergesi olduğu ileri sürülmekte ise de; olayların gerçekleştiği 08/02/2013 tarihinde davacının ceza infaz kurumu personeliyle tartıştığı ve bu esnada kurum müdürü ile kurum öğretmenine karşı tehdit eylemi gerçekleştirdiği, sonrasında da sürekli olarak acil durum zilini çalmak ve kapıya vurmak suretiyle gürültü yapması nedeniyle bulunduğu alanda diğer mahkumlar nezdinde de huzursuzluk yarattığı için ceza infaz kurumu personelince odasına girilmesi üzerine, kurum personeline cebinde sakladığı 2 adet meyve bıçağıyla direnmeye kalkıştığı ve bir infaz koruma memurunu hafif olarak yaraladığı, saldırgan davranışları sebebiyle kendisine ve kurum personeline zarar vermesini önlemek için geçici olarak gözlem odasına alındığı, dosya içerisinde bulunan kamera kaydı izleme raporuna göre koridorda da kurum personeline sürekli olarak mukavemet ettiği, gözlem odasında devamlı şekilde kapıya vurması üzerine ellerinin sonradan kelepçelendiği, gözlem odasında bir süre durduktan sonra yerde hareketsiz olarak kalması üzerine kurum personelince 112 ekiplerine haber verilerek davacıya tıbbi müdahalede bulunulmasının sağlandığı ve aynı gün hastaneye sevk edildiği, hastanede sağlık kontrolleri yapılan davacının, acil müdahale edilecek bir durumun olmadığının anlaşılması üzerine ceza infaz kurumuna geri getirildiği görülmektedir.
Buna göre; olay günü ceza infaz kurumunda düzeni bozucu davranışlarda bulunduğu yargı denetiminden geçerek kesinleşen 2 adet disiplin cezası ile sabit olan davacının aynı zamanda kendisine müdahale etmek isteyen kurum personeline bıçakla mukavemet etmek suretiyle görevi yaptırmamak için direnme suçunu da işlediğinin sabit olduğu, bu hadiseler esnasında vücudunun çeşitli yerlerinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte sıyrık ve çiziklerin davacının haksız ve hukuka aykırı eylemlerinin bastırılması için kendisine müdahale edildiği esnada ve eline takılan kelepçeyi çıkartmak için bileklerini zorladığı esnada oluştuğu, ayrıca, gözlem odasına alınmasının da davacının konusu suç olan fiilleri neticesinde alınan bir tedbir niteliğinde olduğu değerlendirildiğinden, olayda davalı idareye atfedilebilecek bir hizmet kusuru bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; İdare Mahkemesince, davacının bıçak temin edebilmesi ve gözlem odasından battaniyeyle taşınması noktalarında da idareye hizmet kusuru atfedilmiş ise de; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a istinaden yürürlüğe konulan Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca (uç kısmı sivri olmamak ve 10 cm uzunluğunu geçmemek kaydıyla) meyve bıçağı bulundurulmasında mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı; ayrıca davacının gözlem odasında hareketsiz ve yarı baygın bir şekilde yatıp uyaranlara tepki vermemesi nedeniyle zaman kaybetmeksizin sağlık görevlilerine teslim edilebilmesini teminen odada bulunan battaniye ile ambulansa taşınmasının davacının sağlığına kavuşması için aciliyet gerektiren bir müdahale olduğu anlaşıldığından, belirtilen yönlerden de idarenin hizmet kusuru işlemediği kanaatine varılmıştır.
A) İdare Mahkemesi Kararının Maddi Tazminat İsteminin Reddi ile Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Reddine Yönelik Kısımlarının İncelenmesi :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısımları yukarıda aktarılan gerekçelerle sonucu itibarıyla usul ve hukuka uygun olup, davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) İdare Mahkemesi Kararının Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulüne Yönelik Kısmının İncelenmesi:
Yukarıda aktarılan gerekçelerle; davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı olayda, İdare Mahkemesince manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısımlarının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. Adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle ödenmemiş olan temyiz aşamasına ait yargılama giderlerinin davacıdan tahsili için mahkemesince ilgili vergi dairesi müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!