WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Son güncelleme: 14 Mayıs 2025

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ


8. Hukuk Dairesi 2008/3259 E., 2008/36911 K.

8. Hukuk Dairesi 2008/3259 E., 2008/36911 K.
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİMER'AMER'AYA ELATMANIN ÖNLENMESİ

4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 599 ]
4342 S. MERA KANUNU [ Madde 20 ]
4342 S. MERA KANUNU [ Madde 3 ]
4342 S. MERA KANUNU [ Madde 4 ]
"İçtihat Metni"

Fatma ve müşterekleri ile Malim aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair (Ordu İkinci Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 03.03.2008 gün ve 209/51 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacılar vekili, vekil edenlerinin miras bırakanı Mehmet'ten kalan taşınmazı, mirasçılardan Hamdi'nin davalıya satıp devrettiğini, Mehmet mirasçılarının yararlanmasına davalının karşı koyduğunu açıklayarak elatmasının önlenilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Halim vekili, mer'a niteliğinde bulunan taşınmaz Hamdi tarafından 25-30 yıl kadar süre ile tasarruf edildikten sonra 1998 yılında bu yeri Hamdi'nin vekil edenine satıp devrettiğini, üzerine ev ve hayvan barınağı yaptığını, davacıların bu yer üzerinde herhangi bir haklarının bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, öncesi itibariyle Mehmetln zilyetliğinde olan dava konusu yerin Hamdi'ye, onun da satış ve devri ile zilyetliğinin davalıya geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Toplanan deliller ve dosya içeriğine göre, O... ili, K... ilçesi, M... köyü sınırlan içerisinde bulunan taşınmazın yaylak niteliğinde bir yer olduğu belirlenmiştir. 4342 sayılı Mer'a Kanunu'nun 3/E maddesinde tanımı yapılan yaylaklar, aynı Kanun'un 4. maddesi hükmüne göre. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Mer'a, yaylak, kışlak ve benzeri orta malların özel hukuk hükümleri uyarınca edinilmeleri mümkün değildir. Bu nedenle, yaylak niteliğinde bulunan bir yerin üzerinde tarafların mülkiyet hakkından söz edilemez. Ancak, yararlanma hakkına sahip olan köy veya belde halkı tarafından kullanılması düşünülebilir. Mer'a Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca, yararlanma amacına uygun olarak belli koşullar altında bu tür yerler üzerinde inşaat yapılması mümkündür. Bu şekilde yaz aylarında mer'adan yararlanma sürdürülür. Görülmekte olan davada tanık sözlerine göre, da-valıların dedesi, davalının satıcısı Hamdi'nin babası Mehmetln yaylak nite-liğinde bulunan bu yeri uzun yıllar kullandığı, ölümüyle oğlu Hamdi'nin ya-rarlanmasını sürdürdüğü ve daha sonra davalıya satıldığı belirlenmiştir. Bu yer üzerindeki yararlanma, bir bakıma sürdürülen zilyetliğin devri niteliğindedir. Bu tür yerler üzerinde yararlanma hakkına sahip bulunan köy veya belde halkının yasanın öngördüğü şekilde kullanımı söz konusu olmaktadır. Mehmet'in ölümüyle TMK'nın 599. maddesi hükmü uyarınca bu yerler üzerindeki ya-rarlanma hakkı ve zilyetliği mirasçılanna geçmiştir. Mirasçıların böyle bir yer üzerindeki yararlanması elbirliği durumundadır. Mirasçılardan birinin tek başına bu yer üzerindeki yararlanması veya zilyetliği üçüncü kişiye devretmesi hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Diğer yönden, taksim olmadığı sürece, mirasçılardan birisinin zilyetliği tüm mirasçılar adına geçmiş sayılır. Bu açıklamalar karşısında Hamdi'nin davalıya yapmış olduğu sabş ve devir hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Davacıların kök miras bırakanı Mehmefe ait mirasçılık belgesinin İstenilmesi, ölüm tarihinin belirlenmesi, mirasın açılmasıyla davacılar ve diğer mirasçılara geçen bu yer üzerindeki yararlanma hakkını mirasçılardan birisinin tek başına devretmesinin geçerli bir sonuç doğurmayacağının düşünülmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemece, bu yönler gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması yerinde ve doğru görülmemiştir.

Davacılar vekilinin temyiz itirazlannın kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK'nın 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA) ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.