10. Hukuk Dairesi 2022/10320 E. , 2023/103 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/376 E., 2021/331 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/257 E., 2020/354 K.
Taraflar arasındaki 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden yersiz faydalandırılma nedeniyle kurumca tahakkuk ettirilen fark prim borcunun iptali ile kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Kararın davalı ... Başkanlığı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin davalı kuruma 10.05.2013-24.05.2013 tarihli dilekçeleri ile başvuruda bulunarak 1096467 sicil sayılı iş yeri ile ilgili olarak 5510 sayılı Kanun'un 81-I fıkrası gereğince %5 oranlık teşvik indiriminden kaynaklanan ödemelerin yapılmasını talep ettiği, davalı kurumca 12.08.2013 tarihli yazı ile olumsuz yanıt verildiğini, ... 3. İş mahkemesinin 2014/240 Esas sayılı dosyası ile davalı kuruma açılan dava da müvekkili şirket lehine karar verildiğini, söz konusu alacağın tahsili için davalı kurum aleyhine ... 5. İcra müdürlüğünün 2015/8621 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı kurum tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını, davalı kurumca kararın temyizi üzerine yargıtay 21. Hukuk dairesince husumetin kuruma yöneltilemeyeceği gerekçesi ile bozma kararı verildiğini, mahkemece bozma kararına uyularak davanın husumet yokluğundan reddedildiğini, kuruma tekrar 10.05.2013-20.05.2013 tarihli dilekçelerle yapmış olduğu başvuruları yenilediklerini belirterek yazılı başvuruda bulunulmadığını, ancak davalı kurumca 1,342.534,04 TL miktarında haksız ve usulsüz borç tahakkuku gerçekleştirildiğini, yargıtay hukuk genel kurulu kararları ile 5510 sayılı Kanun'un 81 inci md. Gereğince %5 puanlık hazine desteği niteliğindeki iş veren indiriminde prim borcunun doğumu ve prim teşvikinden kimlerin yararlanacağı konusunda şartları denetleyecek ve denetleme sonucuna göre iş verenlerin %5 puanlık indirimden yararlanıp yararlanmayacağına karar verecek olan primlerin tahsil etmekle yükümlü olanın SGK olduğu ve bu sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumunun anılan davalarda taraf sıfatına haiz olduğunun hüküm altına alındığını beyanla ... 3. İş Mahkemesinin 2015/485 Esas 2016/179 Karar sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, ... 3. İş Mahkemesinin bu dosyası ile hükmedilen alacak ve ferileri kadar alacaklı olması nedeniyle kurum tarafından gerçekleştirilen borç tahakkukunun iptaline ve borçlu olmadığının tespitine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket hakkında yapılan işlemlerin yasaya ve mevzuata uygun olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "...Mahkememizce davalı SGK İl Müdürlüğü'ne müzekkere yazılarak karar ilamı doğrultusunda işyerinin borçlandırma iptal edilip edilmeyeceği hususu sorulmuş olup, 12.10.2020 tarihli ilamı ile mahkeme kararı kesinleşmeden borçların iptal edilme durumunun söz konusu olmadığının bildirildiği ve husumettin devam ettirildiği anlaşılmış olup, "5510 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin 1 fıkrasının I bendi ile " bu Kanun'un 4 üncü maddesinin 1 inci Fıkrasının A bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör iş verenlerin bu maddenin a bendine göre malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden iş veren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutar hazinece karşılanır, iş veren hissesine ait primlerin hazinece karşılanabilmesi için iş verenlerin çalıştırdıkları sigortalılar ilgili olarak bu kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde SGK'ya vermeleri, sigortalılara tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile hazinece karşılanmayan iş veren hissesine ait yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır" hükmü ile belli şartların varlığı halinde malülük yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden iş veren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanması uygulaması getirilmiş olup, davacının dava edilen dönemde ihale makamı tarafından 5 puanlık indirim tutarına ilişkin kesinti yapılmadığı ve bu suretle 5510 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin 1 inci Fıkrasının I bendi ile getirilen 5 puanlık indirimden yararlandırılmadığı, davacının sözleşme dönemlerinde çalıştırdığı sigortalılarla ilgili olarak aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içeresinde SGK'ya verdiği ve sigortalıların tamamına ait primlerin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile hazinece karşılanmayan iş verene ait tutarı yasal sürede ödediği bu suretle 5510 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin 1 inci Fıkrasının I bendindeki hükmünden yararlanabilmek için aranılan şartlara sahip olduğu belirlenmiş, resen prim borcu tahakkukuna ilişkin kurumun 08.02.2018 tarih 1809259 sayılı kurum işleminin iptali ile davacı şirketin 2009/6-2010/5 tarihleri arası dönem prim teşviklerinin iptalinden kaynaklı borç tahakkuklarından kuruma borçlu bulunmadığının tespitine dair karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, davacı hakkında yapılan kurum işlemlerinin yerinde ve isabetli olduğunu, davacı şirketin teşvik indiriminden faydalanma koşullarını taşımadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; sonuç itibarıyla, 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde yer alan, incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bunun kendiliğinden gözetileceği yönündeki düzenleme çerçevesinde yapılan incelemede, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davalının istinaf başvurunun esastan reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kurum vekili, davacı şirket hakkında yapılan işlem usul ve yasaya uygun olup, iptali gereken herhangi bir işlem bulunmadığını, aradaki prim boşluğunun başka şekilde doldurulmasının mümkün olmadığını, olay ile ilgili olarak kesinleşmiş bir kararın bulunduğunu, davacının tahakkuk ettirilen primi ödemekle yükümlü olduğundan icranın iadesi yoluna da başvurulsa o miktar Kurum hesaplarına aktarıldıktan sonra kalan bakiye miktar üzerinden davacının prim ve faiz borcu devam edeceği için tahsilatta mükerrerlik olmadan icranın iadesi işlemi yapılacak ve prim tahakkuku nedeniyle kalan bakiye üzerinden prim tahsilatı 6183 sayılı Kanun'a göre yapılacağını, davacının icranın iadesi gerektiği prim tahakkuku işleminin yerinde olmadığını iddia etmekte ise de icranın iadesini talep etmiş olmamıza rağmen dosyaya herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek, kurum işleminin yerinde olup, davanın reddi yerine yazılı şekilde verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı şirket hakkında davalı ... Kurumunca 5510 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik hükümlerinden yersiz faydalandırıldığı gerekçesi ile yapılan resen borç tahakkukuna ilişkin işlemin iptali gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri aynı zamanda 5510 sayılı Kanun hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.5510 sayılı Kanun'un ek 17 nci maddesinin 4 üncü fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemelerince verilen kararlar hakkında ... Başkanlığı'nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup, bu aşamadan sonra da anayasaya aykırılığı tespit ile iptal edilen bu fıkraya dayalı olarak verilmiş olan kararlar da dairemizce Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte oluşan bu yeni durum ve maddenin tüm hükümleri ile birlikte yeniden değerlendirilmesi için bir kez daha bozulmuş, böylece 4 üncü Fıkrada yer alan “görülmekte olan davalar” yönünden yapılan bu yeni düzenleme ve aynı maddenin 3 üncü fıkraya yaptığı yollama nedeniyle 3 üncü fıkra içerisinde getirilen davalı Kuruma yönelik ödeme yükümlülüğü karşısında, bu hükümlerin uyuşmazlığın çözümünde uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gelinen son aşamada, eldeki dava bakımından irdeleme yapılacak olursa, ek 17 nci maddenin 4 üncü Fıkrasında yer alan kuralın, “mahsup veya iade edilme yönünden üçüncü fıkra hükümlerine yaptığı atıftan dolayı ödemelerin üç yıla yayılacağını öngörmesinin, faizin başlama tarihi ve ödeme için öngörülen süre göz önünde bulundurulduğunda kuralın mülkiyet hakkını sınırladığı ve yapılan bu sınırlamanın orantısız ve aşırı olduğu, hak arama hürriyeti çerçevesinde dava açan kişilerin mahkemelerden adil yargılanma hakları gereği uyuşmazlığı bitirecek şekilde gerekçeli karar elde etme haklarının bulunduğu, yargılamanın henüz devam ettiği bir süreçte, taraflardan birinin aleyhine olacak ve yargı merciinin uyuşmazlık konusu talep hakkında karar vermesini engelleyecek şekilde davayı ortadan kaldıran ya da davanın incelenmesini durdurarak karara bağlanmasına engel olan düzenlemelerin kişilerin karar elde etme hakkı ile birlikte sonuçları bakımından da kişilerin mülkiyet haklarının ölçüsüz şekilde sınırlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla anılan maddeye dayalı olarak verilen kararlar da hukuka aykırı nitelikte olup, özellikle ek 17 nci maddenin 3 üncü Fıkrasında yer alan düzenlemenin de mevcut bir dava olmaksızın prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılmasını düzenlemesi, başka bir deyişle davasız başvuru halinde, kuruma getirilen ödeme yükümlülüğünün çerçevesinin düzenlendiği hususu ile Anayasa Mahkemesi kararının 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması ile yürürlüğe girmesinden sonra, mahkemelerce iptal edilmiş olan Ek 17 nci maddenin 4 üncü Fıkrası kapsamında uygulama yapılarak karar verilmesi olanağının ortadan kalktığı ve bu fıkranın içeriğinde yer alan atıf nedeniyle 3 üncü Fıkrasının da uygulanabilir hüküm olmaktan çıkarıldığı hususu birlikte düşünüldüğünde, eldeki dava bakımından teşvik indirimine ilişkin uyuşmazlığın kaynağı olan temel yasa maddesi, yani 5510 sayılı Kanun'un 81 inci maddesi hükümlerinin davanın yasal dayanağı olarak kabul edilmesi ve bu maddedeki koşulların irdelenmesi ile bu madde çerçevesinde uygulama yapılması gerekir.
Bu çerçevede irdeleme yapıldığında ise, 5510 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin (ı) bendinin 6. cümlesinde, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 38 nci maddesi ile yapılan değişiklik neticesinde; “(Değişik cümle: 13.02.2011 - 6111 S.K./38. md.)Bu bent hükümleri; 21.04.2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanun'un 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.” hükümleri getirilmiş olup, ihaleli işler kapsam dışı bırakılmış ise de; söz konusu düzenlemenin anılan Kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylarda uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, belirtilen değişikliğin 6111 sayılı Kanun'un 215 inci maddesinde belirtildiği üzere Kanun'un Resmi Gazete'de yayımlandığı 25.02.2011 tarihini takip eden ayın birinci günü yürürlüğe gireceği hususu dikkate alındığında ve anılan maddenin değişiklikten önceki halinde de, “Bu fıkra hükümleri Kamu idareleri işyerleri ile bu Kanuna göre sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz.” hükümlerinin yer aldığı ve ihaleli işlerin kapsam dışında bırakılmadığı gözetildiğinde, davacı şirketin de imzaladığı ihale tarihlerinin anılan yasal düzenleme öncesi olduğu dikkate alındığında, verilen kararın bu yönden de yerinde olduğu, ancak mahkeme karar gerekçesinin farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, gerekçede yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalı kurum vekilinin temyiz itirazının aşağıdaki bent kapsamında kabulü ile temyiz olunan ilk derece Mahkemesi kararının yukarıdaki gerekçe ile birlikte DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!