Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/971 E. , 2022/1593 K.
"İçtihat Metni" T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/971
Karar No : 2022/1593
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : Kendi adına asaleten, kızı … adına velayeten …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, ambulans ve çağrı ekibindeki görevlilerin ihmali davranışları neticesinde murisleri …'ın vefat etmesinde ve davacılardan …'ın karnındaki bebeğiyle birlikte hayatı tehlike geçirmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla 100.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 1.096.803,01 TL) maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın olayın gerçekleştiği 20/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; müteveffa …'ın devlet eliyle veya denetimiyle yürütülen sağlık hizmetlerinin görülmesi sırasında idare tarafından görevlendirilmiş memurların ihmali davranışlarıyla hayatını kaybettiği, bu durumun kamu hizmetinin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi dolayısı ile hizmet kusurundan kaynaklandığı, müteveffa …'ın hayatını kaybetmesi nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminat tutarının hesaplanması amacıyla dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun hükme esas alınabilir nitelikte görüldüğü gerekçesiyle davacılar tarafından talep edilen maddi tazminat talebinin kabulüne, 1.096.803,01 TL tazminatın davalı idare tarafından, 100.000,00 TL'sinin 02/10/2017 (idareye başvuru tarihi) tarihinden, 996.803,01 TL'sinin miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği 02/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile ayrı ayrı 40.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın 02/10/2017 (idareye başvuru tarihi) tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, manevi tazminatın fazlaya ilişkin kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu ... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu, hükmedilen tazminata olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, davalı idare tarafından, olayda hizmet kusurunun olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi sonrasında karar verilmesi gerektiği, olayla ilgili düzenlenen ön inceleme raporunda davacılar yakınlarının ölümünde hizmet kusurunun bulunmadığının ortaya konulduğu, meydana gelen zararla idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı, dava konusu olayda karşı tarafın kusur oranının irdelenmediği, tazminat hesaplamasına esas alınan hesap bilirkişi raporunun hatalı olduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu ve manevi tazminata yürütülen yasal faizin hüküm tarihinden itibaren başlatılması gerektiği ileri sürülerek Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Tarafların temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar yakını …, 20/01/2017 sabahı saat 03.59 itibarıyla 112 Komuta Kontrol Merkezini (KKM) arayarak hamile eşinin (…'ın) baygın olması nedeniyle yardım çağrısında bulunmuş, ancak olayın etkisiyle adresini bildirirken yalnızca apartman numarasını söyleyip daire numarasını belirtmemiştir. Davalı idare tarafından Buca 59 numaralı ASHİ nöbetçi ambulans ekibi görevlendirilerek çağrıda bulunulan adrese sevk edilmiştir. Vaka mahalline ulaşan görevli ekip, siren çalmaksızın tepe lambaları açık halde bulunan ambulansı karşılayan kimsenin olmaması, binada hiçbir ışığın yanmaması, "DAT" diye tabir edilen korna çalınmasına rağmen kimseyle irtibatın sağlanamaması üzerine çağrı merkezini arayarak durumu bildirmiş, merkezde çağrı görevlisi tarafından yardım çağrısında bulunulan telefon numarası müteakip defalar aranmış, ancak telefon çalmasına rağmen açılmamıştır. Bu nedenle ambulans ekibiyle görüşülerek hastanın kendi imkânlarıyla sağlık kuruluşuna götürülmüş olabileceği değerlendirilerek ambulans ekibi geri dönmüştür.
Aynı gün, yukarıda anılan olaydan yaklaşık 12 saat sonra, ilk çağrının arandığı aynı telefondan 112 KKM tekrar aranmış, bu kez davacı …'ın eşinin sobadan zehirlendiğini ve kendisinin de iyi olmadığını ifade ederek yardım isteminde bulunması üzerine görevlendirilen Buca/Gediz 37 numaralı ASHİ nöbetçi ambulans ekibi, olay yerine intikal etmiş, Yunus Kaçar'ın hayatını kaybettiği anlaşılmıştır. Olay yerine gelen ambulansta yeterli yer olmaması nedeniyle ambulansa sadece … alınmış, … başka bir ambulansın sevkinin gecikmesi nedeniyle konutta bekledikten sonra kendi imkanlarıyla sağlık kuruluşuna gitmiştir.
Bunun üzerine davacılar tarafından yakınları …'ın hayatını kaybetmesinde, diğer davacıların ise hayati tehlike atlatmasında davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla maddi ve manevi zararların tazmini istemi ile davalı idareye 02/10/2017 tarihinde başvuruda bulunulmuş, anılan başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davaları olup, idarenin hukuki (mali/tazmin) sorumluluğunun yargı aracılığıyla belirlenip hüküm altına alınmasını sağlamaktadır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, mahkemece, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmektedir. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
İdarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak, yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütme yükümlülüğünün bulunduğu tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanun'un 447. maddesi, 2. fıkrası ile mevzuatta 1086 sayılı Kanun'a yapılan atıfların, 6100 sayılı Kanun'un bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, hakimin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği öngörülmüştür.
2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 1. maddesinde, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kurulduğu; 2. maddesinde, Adli Tıp Kurumunun, mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu; 15. maddesinde, Adli Tıp Üst Kurullarının, adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hâkimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri, adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri, adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri, adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı düzenlenmiş iken; 703 sayılı "Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ile anılan hükümler yürürlükten kaldırılmış ise de, 15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4 No'lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 2.,3. ve 16. maddelerinde yukarıda yer verilen hükümler aynı şekilde yeniden getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince, davacılar yakını …'ın devlet eliyle veya denetimiyle yürütülen sağlık hizmetlerinin görülmesi sırasında idare tarafından görevlendirilmiş memurların ihmali davranışlarıyla hayatını kaybettiği, bu durumun kamu hizmetinin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi dolayısı ile hizmet kusurundan kaynaklandığı sonucuna varılmış ise de; dava konusu olayla ilgili olarak ilgililer hakkında soruşturma izni verilmemesi yolundaki kararın, itiraz üzerine yargı kararıyla kaldırılarak soruşturma izni verildiği görüldüğünden, yürütülen adli soruşturmanın akıbetinin araştırılması ve soruşturma kapsamında elde edilen verilerin kusur incelemesi yönünden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, dava konusu olayın gelişimi karşısında davacılar yakını …'ın kesin ölüm sebebinin ne olduğu, Mahkemece tespit edilen gecikmenin meydana gelen ölüm olayına etkisi, …'a zamanında müdahale edilseydi yine de ölüm olayının meydana gelip gelmeyeceği, diğer davacıların gecikme nedeniyle hayati tehlike geçirip geçirmediği ya da aynı nedenle bir sağlık sorunu yaşayıp yaşamadığı hususlarının, ilgili tıbbi kayıtlar temin edilmek ve aralarında konunun uzmanlarının bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerektiği de tabiidir.
Bu durumda; yukarıda belirtildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre davacıların maddi ve manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu İzmir Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 23/03/2022 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.
Dilekçeniz oluşturuluyor. Bu süreç biraz zaman alabilir, ancak sıkılmamanız için aşağıda dilekçe oluşturulmasını istediğiniz konuda benzer içtihatları listeledik. İncelemek isteyebilir veya bekleyebilirsiniz. Dilekçeniz oluşturulduktan sonra ekranda sizinle paylaşılacaktır. Sabrınız için teşekkür ederiz!