WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Son güncelleme: 27 Nisan 2025

ANKARA 2. FIKRI VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESI

T.C. ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/383 Esas - 2021/293
T.C.
ANKARA
2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA

ESAS NO : 2020/383
KARAR NO : 2021/293

HAKİM :....
KATİP ....

DAVACI :....
VEKİLİ : Av. ....
DAVALI : 1-....
VEKİLİ : Av.....
DAVALI : 2- .....
DAVA : Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Marka Hükümsüzlüğü ile İlan
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/09/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Önlenmesi, Durdurulması, Marka Hükümsüzlüğü ile İlan istemli davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dilekçesiyle özetle, müvekkili ... GIDA şirketinin, 1967yılında Bursa'da kurulduğunu, Bursa Karacabey ve Torbalı İzmir tesislerinde salça, ketçap, mayonez, domates ürünleri, sebze konservesi faaliyetlerini sürdürdüğünü, ... Gıda grubunun Türkiye'nin en büyük gıda şirketlerinden biri haline geldiğini, müvekkiline ait “...” ibareli markanın tanınmışlığının, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen yargı kararları ile de sabit olduğunu, müvekkili şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde “...” ibaresini münhasıran ve esas unsur olarak içeren 106 adet marka bulunduğunu, hal böyleyken, müvekkiline ait tescilli tanınmış marka, ticaret unvanı ve alan adının esas unsuru olan "..." ibaresinin ayırt edilemeyecek derecede benzerinin/aynısının davalı şirketler tarafından "kaşar peyniri" üzerinde kullanıldığının tespit edildiğini, ihlal yaratan ürün fotoğrafları ve fişinin sunulduğunu, müvekkiline ait markaların, 29. sınıfta "Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil)." Emtialarını da kapsadığını, görüntülerine yer verilen ve müvekkilinin izni olmaksızın üretilen ve satışa çıkarılan ürün üzerinde "..." markasının kullanıldığını, ürünün arka kısmında üretici bilgisi olarak; "Bu ürün ... Süt Ürünleri Gıda Tar. Hayv. Nak. Tic. Ve San. Ltd. Şti . tarafından ... Ambalaj Temizlik Gıda İnşaat Hırdavat Reklam Limited Şirketi adına fason olarak üretilmiştir.” ibaresinin yer aldığının tespit edildiğini, somut uyuşmazlık yönünden, davalıların eylemlerinin 6769 sayılı SMK madde 29/1(a) ve madde 7/1 (a) ve (b) hükümleri uyarınca marka hakkına tecavüz niteliği taşıdığını, davalının uyuşmazlık konusu edilen "kaşar peyniri" ürünü ile müvekkili markaları kapsamında yer alan emtiaların benzerliğinin tartışmasız olduğunu, davalı yanın kullanımının, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı ... Ambalaj Temizlik Gıda İnşaat Hırdavat Reklam Limited Şirketi'nin 29.02.2020 tarihinde "..." ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, 2020/26112 sayı ile kayıt altına alınan başvurunun 16.11.2020 tarihinde tescil edildiğini, marka benzerlik değerlendirmesi yapılırken markaların bir bütün olarak yarattığı izlenimin esas alınacağını, somut durumda söz konusu "SAN" ibaresinin ayırt edici nitelikte bir ibare olmadığı gibi sektörde yaygın olarak kullanıldığını, markanın itibarının zarara uğraması, itibarından haksız yarar sağlanması ve markanın ayırt ediciliğinin zedelenmesi ihtimallerinin varlığı dahi müvekkili firmanın büyük emek ve paralar ile tanınmış kıldığı markası açısından ciddi riskler oluşturduğunu, somut olayda 6769 sayılı SMK madde 29 göndermesi ile madde 6/5 hükmü uyarınca hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiğini, "..." ibaresinin "marka" olarak tescilli olmanın yanı sıra müvekkiline ait birer sınai mülkiyet hakkı olan alan adlarının (www.....com.tr ve www.tatgida.com/tr) ve ticaret unvanının (... GIDA SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ) da esas unsurunu oluşturduğunu, 6769 sayılı SMK'nın 6/6 maddesi gereğince de haklarının zarar göreceğinin tartışmasız olduğunu, davalının "kötüniyetli" hareket etmesi nedeniyle de, işbu markanın hükümsüz kılınması gerektiğini,
-TÜRKPATENT nezdinde, davalı ... Ambalaj Temizlik Gıda İnşaat Hırdavat Reklam Limited Şirketi adına 2020/26112 sayı ile tescilli markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğü ile marka sicilinden terkinine, müvekkili şirketin tescilli markalarına ve ticaret unvanına vaki tecavüzünün tespite, önlenmesine, durdurulmasına, tüm sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, müvekkili şirkete ait tescilli markaları kullanmak suretiyle yaratılan haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, tüm sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Süt Ürünleri Gıda Tar. Hayv. Nak. Tic. Ve San. LTD ŞTİ dosyaya cevap sunmamıştır.
Davalı ... Ambalaj Temizlik Gıda İnşaat Hırdavat Reklam Limited Şirketi dosyaya cevap sunmamıştır.
Davalı ... Ambalaj Temizlik Gıda İnşaat Hırdavat Reklam LTD. ŞTİ. vekili dilekçeleri ile özetle; müvekkili firmanın markasının yazılımını, yani görüntüsünü değiştirdiğini, markasını tescil ettirmiş olduğu şekilde "..." olarak kullanmaya başladığını, gözle de görüleceği üzere, artık markalar arasında bir benzerlik ve iltibas bulunmadığını, dava öncesinden bu yana, markayı ilk kullanmaya başladığı zamandan beri, ürün çeşidinin sadece peynir olduğunu, davacının piyasada ne öncesinde ne sonrasında süt ve süt ürünleri üretimi ve pazarlaması bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın açılmasını müteakip davaya katılan tarafların dilekçeleri karşılıklı tebliğ olunmuş, sundukları deliller alınmış, marka tescil ve başvuru dosyaları ile alâkalı kayıtları getirtilmiş, dava şartları incelenmiş, ön inceleme duruşması yapılmış, taraflar sulhe teşvik olunmuş, sonuç alınamaması üzerine uyuşmazlık konuları tespit edilmiş, tahkikat icra olunmasını ve bilirkişi raporu alınmasını müteakip, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yazı İşleri Yönetmeliği'nin 41/2. maddesi hükmü de gözetilerek taraf vekillerine tahkikat ve yargılamının geneliyle ilgili son sözleri de sorulmuş; sözlü iddia ve savunmada bulunma olanağı tanınmıştır.
GEREKÇE :
Davacı ve davalılar arasındaki uyuşmazlık, davacı iddiaları karşısında davalının kullanımlarının davacının Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabet teşkil edip etmediği, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Marka Hakkına Tecavüz Kavramı;
Üstün bir hakka dayalı olarak marka sahibi, tecavüzlere karşı markasını koruyabilmek için çeşitli imkânlardan yararlanabilir. Tecavüz fiilinin türü ve zamanına göre değişebilecek olan önlemler veya yaptırımlar sadece tescilli markalar açısından 6769 s. SMK’da düzenlenmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki tecavüz, bir haksız fiildir. Tecavüzün varlığı için 6769 s. SMK’da belirtilen eylemin gerçekleşmiş olması ve somut olayda hukuka uygunluk sebeplerinden birinin mevcut bulunmaması gereklidir.
Diğer taraftan, 6769 s. SMK uyarınca, marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremeyeceği düzenlenmiştir. Kısacası tescilli marka kullanımı tek başına marka hakkına tecavüz iddiasına karşı hukuka uygun nedeni olarak sayılmamaktadır.
Tescilli bir markanın, sahibinin izni olmaksızın kullanılması veya o markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, tecavüzün bilinmesine rağmen pazarlanması, stoklanması, satış için teklif edilmesi, ihracı, ithali ya da tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığının bildirilmesinden kaçınılması, tecavüz olarak tanımlanmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) madde 29 uyarınca aşağıdaki fiiller, marka hakkına tecavüz kabul edilmektedir;
- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak,
- Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
- Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
- Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.
Madde 29/(1)-(a) fıkrasının atfı ile aynı Kanunun (7). maddesi ise;
(1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması halinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
- Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
- Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
- Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye'de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması halinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
- İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
- İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
- İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
- İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
- İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
- İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
- İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması, şeklindedir.
Madde metninde geçen, ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali açısında ise bütünsellik esastır. Markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir.
Markalar arasındaki benzerliğin, tüketicileri, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari ekonomik açıdan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas ihtimali kapsamında sayılmalıdır. Markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibasa yol açabilir.
Yargıtay HGK’nun 13.06.2012 tarih ve 2012/11-155E - 2012/376K sayılı ilamında; “Halk tarafından karıştırılma ihtimalinde ölçüsü; bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halk olduğunun göz önünde tutulmasıdır. Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalidir. Buradaki kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelime olup, şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ve bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir. Hatta, markalar arasında birçok noktada fark bulunduğu tespit edilse bile ikisinin karıştırılabileceği yönünde ise, iki işaret arasında karıştırma ihtimalinin bulunduğu kabul edilmelidir” denilmektedir.
Olayın özelliklerine göre, yapılan karşılaştırmada, işitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalarda ise, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur. Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması ya da değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimali için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hecede ya da (birden fazla sözcük olması halinde) hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun ya da baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Diğer bir deyiş ile markanın asıl fonksiyonu, karıştırma tehlikesi olmadan ticaret mevkiine konulan mal veya hizmetin orijinini tüketicilere veya alıcılara garanti etmek olduğundan, pazardaki mal veya hizmetin aynı teşebbüs veya önceki marka sahibi teşebbüsle ekonomik bağı olan bir teşebbüse ait olduğu algısının halkta uyandırılması, diğer bir deyiş ile halkın o mal veya hizmetin aynı ya da ekonomik olarak bağlantılı teşebbüsten geldiğine inanabilme olasılığı, karıştırılma ihtimali veya tehlikesidir.
Önemli olan her somut olayın kendi koşulları içerisinde değerlendirilmesi, markaların ve markaların kapsamındaki çekişmeli olan her bir mal/hizmet grubu bakımından, o mal veya hizmetin hitap ettiği ortalama tüketicilerin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer marka değerlendirmesinde bulunma ihtimalinin tespitidir.
Haksız Rekabet Kavramı;
Yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 55. maddesinde objektif iyiniyet kurallarına aykırı davranışların neler olduğu madde madde sayılmıştır. Söz konusu eylemler sınırlı olmayıp, kanunda sadece başlıca haksız rekabet hallerine yer verilmiş olmakla birlikte, kanunun ifade şeklinden başkaca haksız rekabet hallerinin de bulunabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Uygulamada, haksız rekabetin en çok rastlanan şekli iltibasa meydan vermek suretiyle başkalarının emek ve masrafıyla elde ettiği haklı şöhrete ortak olmaktır. İltibasın varlığı için, genel olarak normal ve orta seviyedeki bir alıcının piyasaya sürülmüş malı alırken aldanıp aldanmayacağının tespiti gerekir. Diğer taraftan, haksız rekabet için iltibas tehlikesinin bulunması bile yeterli kabul edilmektedir. Diğer bir deyiş ile iltibas sebebiyle, haksız rekabetin mevcut olması için, muayyen ve müşahhas bir durumda, muhakkak bir zararın olmasına bağlı değildir. Mevcut iltibasın ileride bir zarar doğurabilecek vasıfta olması yeterlidir. Önemli olan iltibasa hedef olan ve aldatılmak istenen müşterilerin anlayışıdır.
SMK’da düzenlenen hükümler haricinde, genel kabule göre iki tarafın markası tescil edildiği takdirde, her iki marka da kanunun himayesinde görülmektedir. Bundan dolayı, marka sahipleri serbestçe markalarını kullanabilirler. Ancak, bu kullanma şekil, renk, ebat, ambalaj kompozisyonu bakımından iltibasa meydan vermeyecek şekilde olmalıdır.
Hükümsüzlük Değerlendirmesi;
6767 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanununun 25/(1). maddesinde “5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 5. maddesi mutlak red, 6. maddesi ise nisbi red hallerini düzenlemektedir.

Nisbi red hallerinden; Aynılık veya Benzerlik Kavramları;
Aynılık veya benzerlik incelemesinde, inceleme yöntemi;
Birinci olarak; ikinci markanın, birinci markanın kullanıldığı ürün ya da hizmet ile aynı ya da aynı tür (türdeş) ürün ya da hizmet için kullanılıyor olup olmadığının tespiti,
İkinci olarak; sonraki markanın, önceki marka ile tamamen aynı veya benzer olup olmadığının tespiti şeklindedir.
İltibas değerlendirmesinde bütünsellik ilkesi esastır. Markalar arasında benzerliğin olup olmadığına, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alınarak karar verilir. İltibasın fiilen gerçekleşmiş olmasına gerek yoktur. Sadece iltibas ihtimalinin varlığı yeterlidir. Markalar arasındaki benzerliğin, tüketicileri, satın almayı düşündükleri mal/hizmet yerine bir başka mal/hizmet almak durumunda bırakması kadar, tüketicilerin iki farklı marka karşısında bulunduklarını anlamalarına rağmen bu markaların aynı kişiye ait olduğunu sanmaları ya da bu malları/hizmetleri üreten/yapan işletmeler arasında idari ekonomik açıdan bir ilişkinin bulunduğu düşüncesine kapılmaları da iltibas ihtimali kapsamında sayılmalıdır. Markaların esas unsurlarının aynı veya benzer olması, markanın genel görünümüne etkisi az olan diğer unsurlardaki farklılığa rağmen, iltibasa yol açabilir.
İltibas, markaya konu işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir. Halkın karşılaştırılan işaretler arasında herhangi bir şekilde bağlantı kurabilmesi iltibas için yeterlidir. İşitsel, görsel veya kavramsal benzerliklerden bir ya da birkaçının önemi ön plana çıkabilir. Şekil markalarında doğal olarak görsel benzerlik önem taşır. Şekil ve sözcük bileşimi ile oluşturulan markalarda ise, “söz görünümden daha yüksek sesle konuşur” ilkesi gereği genellikle sözcük baskın ve ayırt edici unsurdur. Marka kapsamındaki mal veya hizmetin türü de bu konuda ağırlık kazanabilir. Buna göre giyim ürünlerinde görünüm, lokanta hizmetlerinde işitsel benzerlik daha önemli role sahiptir. Yine özellikle, sözcüğün önceki markadan kısmen veya önemli bir bölümü itibariyle alınması ya da değiştirilmesi suretiyle kullanılması durumlarında, sadece işitsel benzerlik karıştırılma ihtimali için yeterli olabilir. Sözcük markalarında vurgunun hangi hecede ya da (birden fazla sözcük olması halinde) hangi sözcükte olduğu değerlendirilmelidir. Bu husus sözcüğün hangi dilde olduğuna göre de değişebilir. Görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik karşılaştırmasında özellikle önceki markanın tercih edilmesinin arkasında yatan fikrin gözden uzak tutulmamasında yarar vardır. Aynı düşünce başvuruya konu markanın seçilmesinde de etkili ise, bu durum vurgunun ya da baskın unsurun görsel veya işitsel öğelerden birinde hatta bir sözcüğün tek bir hece veya harf gurubunda ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Tanınmış Marka Kavramı;
Bir markanın tanınmışlık ile ilgili nispi tescil engeli anlamındaki korumadan yararlanılabilmesi ve markanın (aynı veya farklı mal ve hizmetler yönünden) korunabilmesi için;
Sonraki başvuru sahibi ile önceki marka sahibi arasında bağlantı olma ihtimali,
Önceki marka sahibinin bu markanın tescilinden zarar görme ihtimali,
Önceki marka hakkı sahibinin ününden ve marka değerinden haksız yarar sağlama,
Önceki markanın itibarına zarar verme,
Önceki markanın ayırt edici karakterini zedeleme gibi unsurların bulunması aranmaktadır.
Diğer ifadeyle markalar benzer olmalı ve emtia listeleri ise aynı veya benzer olmamalı ki tanınmışlık incelemesine sıra gelsin ve önceki tanınmış markanın koruma kapsamı tanınmışlık sebebi ile genişletilerek sonraki benzer markanın farklı emtia/hizmet üzerindeki tescili engellensin.
Tanınmışlığa ilişkin tescil engeli anlamında önceki markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması, tanınmış marka sahibinin ürettiği ürüne olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, bu ürünlerin de önceki marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyandırarak, satın almalarını sağlayabilir. Bu durum, marka sahibi arasında bağlantı olma veya haksız yararlanma olgusu olarak tanımlanabilir. Ancak bu durumun gerçekleşmesi için, önceki marka sahibi ile sonraki markayı kullanacak olanların benzer tüketici kategorisine sahip olmaları ve benzer eğilimleri göstermeleri gerekmektedir. Yani önceki markayı kullananların, sonraki markayı da kullanacak olmaları ve bu markalar arasında bağlantı kurma ihtimallerinin olması gerekmektedir.
Her somut olayda tanınmış markanın aynısı veya benzerinin farklı mallar için tescilinin, tanınmış markadan haksız yarar sağlayıp sağlamayacağı, onun itibarına zarar verip vermeyeceği ve/veya onun ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği hususlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gereklidir. Çünkü aynı veya benzer markanın çok sayıda gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılması ve özellikle herkesin bildiği, sık biçimde kullandığı bir işaret yahut isim olması halinde, anılan işaretin farklı mallarda tescilli tanınmışlık kazanan markanın itibarından haksız yarar sağlamayacağı gibi, onun ayırt edici karakterini de zedelemez. Tescil edilip tanınmışlık vasfı kazanan markanın orijinal bir işaret olmaması, diğer bir deyiş ile yeni oluşturulmuş bir kelimeden oluşmaması ve herkes tarafından bilinen bir işaret olması da onun reklam değerine ve gücüne olumsuz yönde etki eder.
Aynı şekilde, markanın reklam değeri yani imajı ile hafızalarda edindiği yer ile tanınmışlık düzeyi de nazara alınacak önemli ve vazgeçilmez kriterlerdir. Tanınmışlığı belirleyebilmek için en etkili yol pazar araştırmaları yaptırmaktır. Markanın tanınmışlığının sağlanmasında ise en etkili yöntem ulusal düzeyde reklam faaliyeti yürütmektir. Ulusal düzeyde reklam faaliyeti de en etkili bir şekilde ulusal yayın yapan TV reklamları ve daha sonra da ulusal yayın yapan gazete-dergi reklamları ile yapılabilmektedir.
Başkasına Ait İsim, Ticaret Unvanı, Fotoğraf, Telif Hakkı veya Herhangi Bir Fikrî Mülkiyet Hakkı Bakımından Değerlendirme;
Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılabileceği üzere başkasına ait ticaret unvanı, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkı sahiplerinin, bu hak konularının bir başkası tarafından izinsiz olarak tescili taleplerine itirazda bulunarak tescili engellemeleri veya tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlüğünü talep etmeleri mümkündür. Bu halde, ticaret unvanına dayalı olarak bir markanın tesciline itiraz ediliyor ise, tescilli ticaret unvanına ait sicil kaydındaki faaliyet konuları ile tescil edilmek istenen markanın kapsayacağı mal veya hizmet listesinin karşılaştırılarak, başvurunun önceki sınaî hak kapsamında kalıp kalmadığı incelenmelidir.
Bununla birlikte doktrinde de kabul gören görüşe göre ilgili düzenlemenin uygulanmasında doğrudan markasal kullanım olmasa da markasal etkinin kaçınılmaz olduğu sektörlerde (hizmet sektörü gibi) unvan hakkının tescille kazanılmış olması gerekli ve yeterlidir. Dolayısıyla, ticaret unvanı kapsamında hizmet sektörü gibi, unvan olarak kullanılsa dahi markasal etkinin doğacağı faaliyet konuları bulunmakta ise bu sektörlerde fiili bir kullanım olmasa dahi sonraki markaya itiraz hakkı kazanılmış olacağı kabul edilen görüştür. Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 2016/5347E – 2017/7319K sayılı ilamında da bu durum vurgulanmış ve aksi yöndeki yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Kötüniyetli Tescil Kavramı;
Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötüniyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötüniyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmaktadır.
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kapsamında, 6769 s. SMK m. 6/(9) uyarınca kötüniyetli tescil talebine itiraza, yedekleme veya marka ticareti yapma amacına veya şantaja yönelik markalar, bir başka ifadeyle, bir markanın kullanılması için ciddi çalışmalar yapıldığını bilen bir kişinin sırf başkasına zarar vermek veya adına tescil ettireceği markayı daha sonra yüksek bir bedel karşılığında satmak amacıyla tescil ettirdiği markalar veya daha genel ifadeyle, bir markanın yasadaki belirlenen varlık ve kullanılış amacına aykırı maksatlarla tescil ettirilen markalar konu olmaktadırlar.
Tescili istenen markanın iltibasa yol açması, tarafların uzun süredir aynı sektörde faaliyette bulunması kötüniyetin tespiti için göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir. Fakat bu sebepler tek başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz. Buna göre hükümsüzlük kararı verilebilmesi için kötüniyetin açık/bariz olması, hakkın kötüye kullanılması ve ahlaka aykırılık oluşturması gerekmektedir.
Yargı kararını, doktrin görüşleri ile birlikte değerlendirildiğinde, ticari dürüstlük kurallarına aykırı olarak tanınmış olsun ya da olmasın markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve haksız teciller birer kötüniyetli tescil olarak görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarihli 501/507 sayılı kararında da ifade edildiği üzere “…kötü niyetli tescil başlı başına bir hükümsüzlük sebebidir. Ancak, anılan HGK kararında da belirtildiği üzere kötü niyetli tescil genel olarak tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir…” denilmektedir.
SOMUT OLAYA İLİŞKİN GEREKÇELİ DEĞERLENDİRME
Somut olay kapsamında uyuşmazlık, davacının markaları ile tanıtıcı işaretleri ile davalıların markası ve eylemli kullanımlarının tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, davalının 2020/26112 sayılı "..." ibareli markası açısından, 6769 s. SMK m.6/1-6/5-6/6 ve 6/9 kapsamında hükümsüzlük nedenlerinin oluşup oluşmadığı konularında toplandığı,
Davalıların Eylemli Kullanımları
Davacı vekili dava dilekçesi ekinde, üçüncü kişi Alnıaçık Fırın İşl. Oto. Tem. Taah. Tic. Ltd. Şti. isimli şirket tarafından düzenlenmiş bir kasa fişi sunmuş olduğu, fiş üzerinde “... tost peyniri %08 34,90” ibarelerinin yer aldığı, devamında reyon üzerinde ürün görsellerinin bulunduğu, Ürünün arkasına ait tek bir fotoğraf olduğu, Bu hali ile davalıların, peynir (süt ürünü) olarak tespit edilen malı üretmek sureti ile piyasaya sunmuş oldukları, Davalı şirketlerin eylemli kullanımları, uluslararası NİCE sınıflandırmasının 29. sınıfında yer alan “Süt ve süt ürünleri (tereyağı dahil).” malları içinde yer aldığı,
Davacı Şirket Markaları / Mal – Hizmet Karşılaştırması
2006 42085 tescil numaralı markanın sahibinin davacıdan farklı olduğu, 2005/04446, 2006/29274, 2006 64885, 2006 64886, 2007/12799, 2008/12849, 2017/20864, 2019/92200, 2019/129799, 2019/129802, 2020/02252, 2020/02253 numaralı markaların tescil edilmediği görülmüş olup inceleme kapsamına alınmamıştır.
Diğer taraftan, 2020/33255, 2020/108998 ve 2020/113916 numaralı markalar ise başvuru tarihleri itibari ile hükümsüzlüğe konu markadan sonraki tarihe ait olmakla hükümsüzlük incelemesinde dikkate alınmamıştır.
Davalı yanın markasal kullanımının, “peynir” ürününe ilişkin olduğu yukarıda tespit edilmiştir. Aynı şekilde liste olarak yer alan davacı yana ait markalar incelendiğinde de, özellikle 29. ve 30. sınıflarda tescilli oldukları, bazı markalar içerisinde, peynir dahil süt ve süt ürünlerinin yer aldığı, diğer taraftan gıda sektörü içinde yer alan söz konusu malların kullanım amaçları, satış yollarının benzerliği, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmaları ve mağazalarda aynı reyonda veya rafta bulunmaları karşısında davalıların eylemli kullanımları ile davacı yana ait markalarda yer alan tescilli sınıfların benzer kabul edilmesi gerektiği, hükümsüzlük talebi açısından ise davaya konu ... numaralı markanın tescilli sınıfının 29. sınıf, “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil).” olduğu, davacı yana ait markalar içerisinde özellikle 29. ve 30. sınıflarda yer alan tescili mallar içinde kaldığı, bazı davacı markalarının 35. sınıftaki perakendecilik hizmetlerini de kapsadığı, perakendecilik hizmeti içerisinde 29. ve 30. sınıflar içinde yer alan malların da sayıldığı, bu hali ile kullanım amaçları, işlevleri ve birbirleri ile olan ilişkileri (alternatif veya tamamlayıcı olması) bakımından yapılan değerlendirmede, taraf markalarının ve markasal kullanımının aynı / aynı tür ve / veya benzer malları / hizmetleri içerdiği,
Somut olayda, çekişmeli olan sınıfın gıda sektörüne ait olduğu, yapılan değerlendirmede de söz konusu mal ve hizmetler açısından bu mal ve hizmetlerin alıcılarının ortalama seviyedeki tüketiciler olduğu kabul edilmiştir.
Dikkat edilmesi gereken husus ise marka hukukunda karıştırılma ihtimalinin varlığı, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca, “halk” nezdinde olmalıdır. Bir markanın diğer marka ile karıştırılma ya da iki marka arasında ilişki bulunduğu ihtimali, malın hitap ettiği uzman ya da satıcı nezdinde değil, halk nezdinde araştırılmalıdır.
Dolayısıyla, markaların hitap ettiği tüketici ya da kullanıcı dikkate alınmak suretiyle, markaların bu kişiler nezdinde karıştırılıp karıştırılmayacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yasada geçen “halk” tabiri amaca uygun şekilde “markayı taşıyan ürünlerin nihai tüketici kitlesi” olarak anlaşılmalıdır”. Benzerlikte görüşüne başvurulacak kişi markalı ürünün yöneldiği hedef kitleye mensup/makul derecede bilgilendirilmiş, makul derecede dikkatli ve makul derecede ihtiyatla değerlendirme yeteneğine sahip kişinin değerlendirmesidir. İlgili tüketici belirlenirken “ortalama tüketicinin dikkat düzeyinin mal veya hizmetlerin kategorisine göre çeşitlilik gösterdiği de akılda tutulmalıdır” (C -251/95 Sabel / Puma [1997]). Çekişmeli malın ortalama tüketicisinin zihnindeki marka algısı da bu nedenle değerlendirmede dikkate alınmıştır.
Davalıların Eylemli Markasal Kullanım Karşılaştırılması;
Hem davalı şirketlerin tespit edilen kullanımları, davalılardan ... Ambalaj Temizlik Gıda İnşaat Hırdavat Reklam LTD. ŞTİ. tarafından verilen dilekçe ekinde yer alan güncel kullanımlar değerlendirildiğinde; Burada karşılaştırmada dikkate alınması gereken, davacının iddiası karşısında, davalının eylemli kullanımıdır. Davalının eylemli kullanımı ile birlikte karşılaştırılacak olan husus, davacı yanın tescilli markaları olacaktır.
Markalar karşılaştırıldığında, eylemli kullanımda “...” ibaresinin belli bir figüratif özellik taşıdığı, bu hali ile “...” ve “san” şeklinde iki ayrı ibare anlamı çıkartacak şekilde kullanıldığı, “...” ibaresinin canlıların besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum, tatlılık, hoşa giden durum, lezzet, zevk anlamlarına geldiği, “san” ibaresinin ise “sanayi” ibaresinin kısaltması olarak kullanıldığı kabul edilmiş, görsel olarak kırmızı zemin üzerine beyaz yazı karakteri ile “...” ibaresi, altında çok küçük yazı karakteri ile veya yanında zemin ile aynı tonlarda silik bir şekilde “san” ibarelerini içerdiği, yukarıda listelenen davacı markalarında ortak unsurun “...” ibaresi olduğu, anlamına yukarıda yer verildiği, listelenen davacı markalarının bazılarının kelime markası, bazılarının ise şekil unsuru içerdiği, kelime markalarının beyaz fon üzerine siyah tonlarda tescil edildiği, şekil unsuru içeren markaların ise karşılaştırmada örnek olarak gösterilen nitelikte olduğu, görsel olarak kırmızı şekil üzerine kendine özgü beyaz renkte yazı karakteri ile “...” ibaresini içerecek şekilde kompozisyon edildiği, markaların anlamsal ve fonetik açıdan okunuşlarının benzer olduğu, görsel olarak yapılan karşılaştırmada kullanılan renk ve yazı karakterlerinin yüksek derecede benzerliği, davalıların “...” ibaresini öne çıkaracak kullanımları birlikte değerlendirilmiş, bir bütün olarak yapılan karşılaştırmada, benzer ibarelerin ve kullanımların bütüne olan etkileri dikkate alındığında; taraf markaları / markasal kullanımları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan yüksek düzeyde benzerlik bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır. Taraf markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu, davalı kullanımlarının, davacı yanın marka hakkına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Davacı markası ile davalıların yanın eylemli kullanımının görsel, işitsel ve anlamsal açıdan benzer olması, markaların bütünsel algısı bakımından ilgili tüketici nezdinde ilişkilendirilme tehlikesini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda markaların aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetlerde kullanılmaları halinde halkın bu markalar arasında bağlantı kurması mümkündür. Davalının eylemli kullanımını gören bir tüketici, bu markayı, davacının “...” esas unsurlu/ibareli markasının serisi, alt markası yahut yeni bir versiyonu sanabileceği mütalaa edilmektedir. Tüketiciler bu bağlamda davacının, davalılara yeni bir marka türetme hakkı tanıdığını (davalılara bir hak ve/veya lisans verdiğini) ya da davalıların davacının “...” markalı ürün yelpazesine katıldığını düşünebilirler.
Haksız Rekabet Değerlendirmesi;
Her ne kadar haksız rekabetin varlığının tespiti hukuki bir değerlendirme olup, Sayın Mahkemenin takdirinde kalması ile birlikte, heyete verilen görev çerçevesinde yapılan değerlendirmede, taraf markaları / markasal kullanımları arasında görsel, işitsel ve anlamsal açıdan ;
Rekabet ekonomik hayatta müşteri çekmek için yapılan mücadele olmakla birlikte, mücadelede kullanılan vasıtaların meşru olması gerektiği tartışmasızdır. Bundan dolayı, herkes rekabet hakkını kullanırken iyiniyet kurallarına uymakla yükümlüdür. Kabul edildiği üzere de; bir tüccarın, rakip değer bir tüccarın şöhretini, ticaret unvanının, mahsulatının alametlerini müşterileri zehaba götürecek şekilde kullanması halinde de iltibas mevzubahis olur. Bu durumda, rekabetin suistimali mevzubahistir.
Somut olayda, davalıların markasal kullanımı ile davacı yanın markalarının benzer olduğu, diğer taraftan tescilli ürünleri kapsadığı birlikte değerlendirildiğinde, davalıların davacı markasına yanaşma gayreti içinde olduğu, Yargıtay .....HD, 17.04.2012 tarih, 2010/15775 E, 2012/6253 K sayılı kararında; “…Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalıya ait ‘’………’’ markasının davacı markasına görsel ve işitsel olarak benzemediği, ancak tarafların ürün ambalajının ayırt edilemeyecek kadar benzer olup, karıştırma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile markaya tecavüze ilişkin talebin reddine, davalının ürün ambalajının davacının ürün ambalajı ile iltibas oluşturacak şekilde kullanımının haksız rekabet oluşturması nedeniyle taklit ambalaj kullanımının önlenmesine karar verilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” İfadelerine yer verildiği, buna göre markasal kullanımdan farklı olarak, ambalaj seçimin de tek başına haksız rekabet oluşturabileceği, haksız rekabet hükümlerinin sınai mülkiyet haklarını kümülatif olarak koruduğu, bu hali ile davacı yanın TTK haksız rekabet hükümlerinden yararlanabileceği,
Hükümsüzlük Değerlendirmesi;
Davalı ... Ambalaj Temizlik Gıda İnş. Hırd. Rek. LTD. ŞTİ.ne ait ve davacı şirkete ait marka karşılıklı olarak değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin davaya mesnet markalarının kelime ve şekil ya da sadece kelime unsurları içerecek şekilde ortak olarak “...” ibaresini içerdiği, davaya konu davalı şirket markasının ise kelime unsurlu “...” ibaresinden oluştuğu,
Fonetik olarak “...” ile “...” markalarının okunuşları arasında benzerlik bulunmaktadır. Davalı taraf markasının kelime markası olduğu, beyaz fon üzerine siyah tonlarda tek satıra gelecek şekilde, “...” ibaresini içerdiği, “...” ibaresinin belli bir anlamı olmadığı fakat yaygın kullanım itibari ile “san” ibaresinin “sanayi” kelimesinin kısaltması olduğu ve bu hali ile vurgunun “...” ibaresinde yoğunlaştığı, taraf markalarında ortak “...” ibaresinin markaları görsel olarak da birbirlerine yaklaştırdığı değerlendirilmiş, taraf markalarının, anlamsal, fonetik ve görsel olarak bir bütün halinde değerlendirilmesi esas olacağından markaların bu hali ile karıştırılma ihtimaline neden olabilecek derecede benzer oldukları kanaatine varılmıştır. Davaya konu marka ile davacının markasında ye alan esas unsurun benzer olduğunun kabulü gereklidir. Tescilli sınıflar açısından “...” ibaresi düşük ayırt ediciliğe sahip olduğu düşünülse de, bu özelliğin marka korumasından yararlanamayacağı anlamına gelmediği, taraf markaları arasında bu hali ile iltibas ihtimalinin olduğu, taraf markalarının detaylarındaki farklılıkları hatırda tutamayacak olan orta düzeydeki tüketiciler nezdinde, markalar arasında bir irtibat kurulması ve davalı markasının, davacı markaları ile bağlantılı bir marka olarak algılanması dolayısıyla iltibas ihtimalinin (karıştırılma tehlikesinin) mevcut olduğu,
Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan ve yukarıdaki bentte tanımı yapılan gerçek veya tüzel kişi tüketici açısından, taraf markalarının aynı anda ya da ayrı ayrı görülmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmaktadır.
İşaretler arasındaki benzerlik değerlendirmesi, markanın türüne, yani şekil markası, sözcük markası, ses markası veya bunların karması olup olmamasına göre birçok farklı faktör açısından yapılacak değerlendirmeye bağlı olarak tespit edilebilir. Benzerliğin tespiti, markanın türüne göre farklı unsurları esas almayı da gerektirebilmektedir. Somut olayda, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden, tüketici işlemi ya da tüketiciye yönelik uygulamaların her aşamasında makul düzeyde bilgiye sahip olan gerçek veya tüzel kişi olan ortalama tüketici açısından, taraf markalarını aynı anda ya da ayrı ayrı görmesi halinde, bu markaların ilişkili markalar olduğunu sanma tehlikesi bulunmaktadır.
Ortalama tüketici açısından ortaya çıkacak karıştırılma olasılığı açısından hitap edilen/hedeflenen tüketici kesimi için yapılacak değerlendirmede, potansiyel alıcı veya kullanıcı kitlesi, bu kimselerin eğitim ve mesleki bilgi düzeyi, malı satın alırken gösterecekleri dikkat ve özenin derecesi ve satın alma kararı verirken harcayacakları süre değerlendirmede dikkate alınmıştır.
Somut olayda, davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu deliller içerisinde, reklam, tanıtım ve promosyon faaliyetleri, medya harcamaları, tescilli yurtiçi ve yurtdışı markalarını gösterir liste ve örnek mahkeme kararları değerlendirildiğinde, davacı yanın “...” markasının, kendisine sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine sahip, coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım yapacak seviyeye ulaştığı, özellikle “salçalar, domates sosları, ketçaplar ve konservelenmiş gıda” ürünleri açısından, gıda sektöründe belli bir tanınmışlık seviyesine ulaştığı,
Bu hali ile davacı yanın markasının tanınmış kabul edildiği ürün/sektör açısından, davacı marka sahibinin dava konu markanın tescilinden zarar görme, itibarında zarar meydana gelme ihtimalinin bulunduğu tespit edilmiş; davalı yanın tescili kullanımı ile davacı şirket markalarına yanaştığı değerlendirilmiştir. Tanınmış marka olmanın sonuçlarından bir tanesi de o mala veya hizmete olan güvendir. Somut olayda da, tüketicide mevcut olan güven nedeniyle, üçüncü kişilerde, hükümsüzlüğe konu sınıfta yer alan ürünlerin de tanınmış marka sahibi tarafından üretildiği hissi uyanabilecektir. Bu nedenlerle, davacı yan başvurusu açısından haksız yararlanma ihtimalinin gerçekleştiği,
Dosya kapsamında yapılan değerlendirmede, davacı yanın “...” ibaresini içeren ticaret unvanı, fotoğraf, telif hakkı veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkı bulunmadığı görülmekle, 6769 s. SMK m. 6/(6) kapsamındaki korumadan yararlanamayacağı,
Tescil başvurusunda bulunan kişinin kötüniyetli olduğuna emare teşkil edebilecek olgu ve olayların varlığı, kötüniyetli marka başvurusunun kabulü için yeterli sayılmakla birlikte, somut olay açısından, davalı şirketin tescilli markasını, tescil edildiği şekilden farklı olarak kullandığı görülmüş, işbu kullanımın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete konu olduğu,
Marka Hakkına Tecavüz ve Haksız Rekabet Açısından;
Davaya esas davacı şirket tescilli markaları ile davalı şirketlerin markasal kullanımının aynı / aynı tür malları kapsadığı, davalı şirketlerin eylemli kullanımının, davacının marka haklarını ihlal ettiği, 6769 sayılı SMK m. 7 ve 29 uyarınca davacının markalarından doğan haklara tecavüz teşkil ettiği, davalı şirketlerin eylemli kullanımının haksız rekabet teşkil ettiği,
Hükümsüzlük Talebi Açısından;
Dava konusu ... sayılı ve "..." ibareli davalı şirket markası ile davacı şirketin dayanak markaları arasında, benzerlik ve bu benzerlik neticesinde, ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu,
Dava konusu ... sayılı ve "..." ibareli davalı şirket markasının tescilli 29. sınıfta yer alan “Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dâhil).” mallarının, davacı şirketin davaya dayanak markasında yer alan mallar / hizmetler ile aynı / aynı tür veya benzer nitelikte olduğu, dava konusu ... sayılı ve "..." ibareli davalı şirket markası açısından, davacı şirketin tanınmış markası karşısında, haksız bir yarar sağlayabileceği, tanınmış markanın bu nedenle zarar görebileceği ve/veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği şartlarının gerçekleştiği, dava konusu ... sayılı ve "..." ibareli davalı şirket markası açısından, 6769 s. SMK’nun 6/6. maddesi şartlarının oluşmadığı, dava konusu ... sayılı ve "..." ibareli davalı şirket markası açısından hükümsüzlük şartlarının oluştuğu sonuçlarına ulaşılmış aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M :
Davanın Kabulüne,
Davalı ... AMBALAJ TEMİZLİK GIDA İNŞAAT HIRDAVAT REKLAM LTD. ŞTİ adına 2020/26112 sayı ile tescilli markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
Davacı şirketin tescilli markalarına ve ticaret unvanına vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına,
Davacıya ait markalar ile iltibas meydana getiren her türlü kullanımın bulunduğu her yerden kaldırılmasına,
İhlal meydana getiren markayı/tanıtma vasıtasını ihtiva eden her cins etiket, mahfaza ve ticari evrağın, ve saire basılı her türlü evrak tanıtım malzemeleri ve iş yeri tabelasının bulunduğu her herden kaldırılmasına, silinmesine, silinmesi mümkün olmaması halinde imhasına,
Davacıya ait markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini tanıtma vasıtası olarak ihtiva eden reklamların durdurulmasına,
Gideri davalılardan alınmak üzere kararın kesinleşmesini müteakip özetinin tüm Türkiyede yayınlanan gazetelerden birinde ilanına,
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 51/4.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip resen Türk Patent’e gönderilmesine,
Alınması gereken 59,30.-TL harçtan, peşin alınan 54,40.-TL'nin mahsubu ile eksik kalan 4,90.-TL maktu ilâm harcının davalılardan alınarak hazineye irad kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirmesi sebebiyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan takdiren 5.900,00.-TL maktu ücreti vekâletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yazılı 2.534,10.-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re'sen davacıya iadesine (HMK m.333),
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı şirketlerin vekilinin/ temsilcisinin yokluğunda tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.16.09.2021

Kâtip Hâkim ✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır

MASRAF DÖKÜMÜ
İlk Masraf : 116,60.-TL
Bilirkişi Ücreti :2.250,00.-TL
G.A : 167,50.-TL
TOPLAM :2.534,10.-TL